Terör Türkiye'yi bu defa İstanbul'un kalbinden vurdu.
Türkiye ekonomisinin ve de turizminin can damarlarından biri olan, turistlerin uğramadan geçmedikleri İstanbul Sultanahmet Meydanı'ndan dün gerçekleşen canlı bomba saldırısında 10 kişi öldü, 15 kişi de yaralandı.
Saldırıdan birkaç saat sonra yapılan açıklamalarda canlı bombanın Suriyeli olduğu ifade edildi. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da söyledi.
Her ne kadar hükümet, bu saldırıyı Suriye'nin, yani Beşar Esad'ın üzerine yıkmaya çalışsa da canlı bombanın Suriyeli çıkması, daha kaç tanesini canlı bomba namzedi olduğunu bilmediğimiz milyonlarca Suriyeli tehdidiyle Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı günleri yaşıyoruz.
Daha önceki canlı bomba saldırılarında teröristin uyruğu günler sonra ancak belirlenebilmişken, dünkü saldırıdan dakikalar sonra saldırganın Suriyeli olduğunun açıklanması, bana hayli ilginç geldi.
Sultanahmet'i kana bulayan Suriye uyruklu olduğu iddia edilen bu canlı bombayı DHKP-C, PKK ya da IŞİD gibi terör örgütlerinin kullanmış olabileceğinden daha önemlisi, Türkiye'nin bu saldırılara geçmiştekinden çok daha fazla maruz kalıyor olmasıdır.
Bu saldırı kafalarda bazı sorular sordurdu.
Neden şimdi?
2016 yılının henüz 12'inci gününde yaşanan bu vahim saldırı, Türkiye'nin bu yılı da terör saldırılarının gölgesinde geçireceğini gösteriyor. AKP'li yıllarda Türkiye'nin gündemini ya ABD ve AB, ya da terör örgütleri belirledi. Bu yıl da gündemi anlaşılan terör örgütleri belirliyor olacak.
Neden İstanbul?
Çünkü İstanbul'daki bir saldırının etkisi sadece Türkiye'de hissedilmez. Hele de turistleri hedef alan bir saldırının hemen dünyada yankılanır. Öyle de oldu. Birkaç dakika sonra dünya medyasında saldırı gündeme oturdu. Turizm rezervasyonları iptal olurken, 2016 turizm için şimdiden kayıp yıl olarak görülüyor.
Bu saldırı artık Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Hakkari gibi kentlerde yaşanan terörden Türkiye'nin metropol kentlerinin de hedefte olduğunu gösteriyor.
Güneydoğu'daki pek çok il ve ilçede kalekol inşasına hız veren hükümet, İstanbul gibi büyükşehirlerde de kalekollar inşa edecek.
Hükümetten açıklama yapan yetkililerin hiç şaşırmış tavırları yoktu. Yoksa bu saldırlar bekleniyor muydu? Eğer böyleyse istihbarat alınmasına rağmen saldırıların engellenemediği sonucu ortaya çıkar ki, bu büyük bir güvenlik zafiyetiyle karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Türkiye ekonomisinin ve de turizminin can damarlarından biri olan, turistlerin uğramadan geçmedikleri İstanbul Sultanahmet Meydanı'ndan dün gerçekleşen canlı bomba saldırısında 10 kişi öldü, 15 kişi de yaralandı.
Saldırıdan birkaç saat sonra yapılan açıklamalarda canlı bombanın Suriyeli olduğu ifade edildi. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da söyledi.
Her ne kadar hükümet, bu saldırıyı Suriye'nin, yani Beşar Esad'ın üzerine yıkmaya çalışsa da canlı bombanın Suriyeli çıkması, daha kaç tanesini canlı bomba namzedi olduğunu bilmediğimiz milyonlarca Suriyeli tehdidiyle Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı günleri yaşıyoruz.
Daha önceki canlı bomba saldırılarında teröristin uyruğu günler sonra ancak belirlenebilmişken, dünkü saldırıdan dakikalar sonra saldırganın Suriyeli olduğunun açıklanması, bana hayli ilginç geldi.
Sultanahmet'i kana bulayan Suriye uyruklu olduğu iddia edilen bu canlı bombayı DHKP-C, PKK ya da IŞİD gibi terör örgütlerinin kullanmış olabileceğinden daha önemlisi, Türkiye'nin bu saldırılara geçmiştekinden çok daha fazla maruz kalıyor olmasıdır.
Bu saldırı kafalarda bazı sorular sordurdu.
Neden şimdi?
2016 yılının henüz 12'inci gününde yaşanan bu vahim saldırı, Türkiye'nin bu yılı da terör saldırılarının gölgesinde geçireceğini gösteriyor. AKP'li yıllarda Türkiye'nin gündemini ya ABD ve AB, ya da terör örgütleri belirledi. Bu yıl da gündemi anlaşılan terör örgütleri belirliyor olacak.
Neden İstanbul?
Çünkü İstanbul'daki bir saldırının etkisi sadece Türkiye'de hissedilmez. Hele de turistleri hedef alan bir saldırının hemen dünyada yankılanır. Öyle de oldu. Birkaç dakika sonra dünya medyasında saldırı gündeme oturdu. Turizm rezervasyonları iptal olurken, 2016 turizm için şimdiden kayıp yıl olarak görülüyor.
Bu saldırı artık Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Hakkari gibi kentlerde yaşanan terörden Türkiye'nin metropol kentlerinin de hedefte olduğunu gösteriyor.
Güneydoğu'daki pek çok il ve ilçede kalekol inşasına hız veren hükümet, İstanbul gibi büyükşehirlerde de kalekollar inşa edecek.
Hükümetten açıklama yapan yetkililerin hiç şaşırmış tavırları yoktu. Yoksa bu saldırlar bekleniyor muydu? Eğer böyleyse istihbarat alınmasına rağmen saldırıların engellenemediği sonucu ortaya çıkar ki, bu büyük bir güvenlik zafiyetiyle karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024