Önceki yazımda nasıl oluyor da on iki yıldır yapılan icraatlara halkımızın itirazı olmadı da, çok da önemli olmayan gezi parkı olayı gündemin başında günlerdir ülkenin sorunu oldu? sorusunu sormuş ve cevabını düşünmeye bırakmıştım. Aslında esas düşünülmesi gereken soru: Bu milletin aklı nerede idi? sorusudur. İmanla ilgili, dinlerarası diyalog olayı, milletin uyanması için tek başına yeter de artardı. BOP eşbaşkanlığı tek başına Başbakan istifa demeye yeterdi. Çünkü biz onu BOP’a eşbaşkan olsun diye seçmemiştik. Siyon boynuzunu Başbakan göğsüne taktığında, milletin olayı değerlendirip ayağa kalkması şarttı. En son yabancı firmalara arzu ettikleri, orman veya özel arazide, petrol dahil, maden çıkarma yetkisi veren kanun bile göz ardı edildiği bir anda, günlük hatalardan en küçüğü olan gezi parkı sorun oluvermişti. Öncelikle, ülke bu duruma nasıl gelmiş veya getirilmişti?En son Sayın Başbakan kuzey Afrika’dan dönüşte, kendisine Türk Baharı ile ilgili yapılan imaya cevaben: “Biz Türk Baharını 2002 de başlattık” diyerek büyük bir itirafı halkımıza yapmıştır ve coşku ile alkışlanmıştır. Maşallah…Sayın Başbakanın ifadesi ile 2002 de Türk Baharı yani AKP’nin iktidarı ile BOP doğrultusunda başlayan macerada hedef; bizim ülkemizin yardımı ile, bizi de kapsayan 22 İslam ülkesinin parçalanması ve ABD’nin emri altında, güdümlü idare edilerek, kaynaklarının ağırlıklı olarak ABD’ye aktarılmasıdır. Esasında gaye büyük İsrail’in kurulması ve kıyamet savaşlarına doğru engellerin yok edilmesidir. Sonuçta BOP kapsamında Haçlı ve Siyonistlerin İslam’a karşı savaşıdır. ABD önce iktidar, daha sonra da bölünmeyi kolaylaştırmak için, başkanlık sistemi vaadi ile eşbaşkanlığa getirdiği Başbakanımızı, Afganistan, Irak, Libya, ve Suriye’de Haçlılara tam destek alarak kullanmıştır. Hala son günlerde olduğu gibi Afrika ülkelerinde ve pek çok İslam ülkesinde aracı olarak kullanmaktadır. ABD nereye gönderdi ise hükümet orada hazır bulunmuştur.Ülkemizin bölünmesi pek kolay olmaz, tek yol federatif bir yapıyı ve dolayısı ile Başkanlık sistemini oluşturmaya yarayacak anayasal kanunları, yeni anayasaya koymak gereği şarttır. Bu şart anayasanın olmazsa olmaz ilk üç maddesidir. Kuruluşumuzun değişmesi mümkün olmayan temelidir. Atatürk’ün korunması için Türk ordusuna emanetidir. AKP, başından beri çeşitli yollarla orduyu tasviye ederek kontrolüne almıştır. Buna güvenerek başkanlık sistemi ve federasyon sevincine girmiştir. Anayasayı, askeri anayasa diyerek yeni bir sivil anayasa oluşturma yoluna girmiştir. Olaylar son derece açık ve net olarak sürdürülerek.Bırakın Türkiye Cumhuriyeti ifadesini, kısaltılmasını bile bizlere çok gördüler ve (T.C.) sembollerini yazılardan sildiler. Eli silahlı teröristleri Kürt açılımı adı altında serbest bırakarak, her türlü silahları ile yurt dışına, daha doğrusu Suriye’ye savaşmaya gönderdiler. Amma komutanlar terör suçu ile suçlamalarla içeride tutulmaktadır. Yani PKK affedildi. Ordunun yüksek rütbeli komutanları nerede ise ömür boyu terör suçundan teröristlerin şahitliği ile hapse mahkûm edildi. Meydan AKP’ ye kaldı. Sıra Anayasa’nın ilk üç maddesine gelindiğinde işin ciddiyetine binaen BTP Bu üç maddeyi koruyan dördüncü maddeyi kullanarak, üç maddenin tartışılmasının dahi anayasa ihlal suçu olduğunu, değiştirme teşebbüslerinin de terör suçu sayıldığını, AKP’nin ve bu suça göz yuman savcıların, milletvekillerinin, mevcut anayasaya göre cezalandırılmasının şart olacağını ifade ederek, İktidarı ve aklı başında olan hukukçuları ve de Türk milletini uyandırmıştır. Aynı anda Başkanlık Sistemi düşüncesi de dumura uğramıştır. ABD alternatif çözümlere daima sahiptir. Bu sefer de, Hatay’da şehitleri dahi toprağa verilmeden Sayın Başbakan, stratejik ortak olduğu Obama’dan taktik almak için, ABD’ye koşmuştur. Federasyon için tek bir yol kalmıştı. Bu yol artık Arap Baharına benzer, Türk Baharının resmen açıklanması olacaktı. Hiç vakit geçirmeden emniyet kuvvetleri ile masum gezi yolu itirazını sabote ederek kargaşayı başlatmış oldu. Ve bu arada Afrika’ya ricatla mukaddes bildiği BOP görevine devam etti. Önceden saydığımız pek çok sebep içinden böylesine (mukayesede) basit bir olayın seçilmesinin sebebi; parçalanıp başkanlık ve federasyon olduğumuzda, AKP ve Başbakanın mazereti; “gördünüz ülkemiz ne kadar büyük bir ülke iken, her şeyimiz son derece mükemmel iken, basit bir sebeple bu durumlara getirildi. Suçlu, GEZİ yolunu başlatan, hizmete karşı çıkan, polise gaz ve su kullandıran, ülkede kargaşa yaratanlardır... Ben başkan olunca… vs. vs. olacaktır.”Çözümü basitken kaçar gidersen. Eli kanlı, silahlı canileri taltif edersen. Apo’ya teslim olup halkını rezil edersen, Haçlıya destek olup kendini görmez, Ata sözü dinlemez, Esad’a rest çekersen, NATO’yu kendine destek edersen, suç neden masumda olsun. Ülkemize, bırakında projeleri ve çözümleri ile BTP iktidar, dünyayı kurtaran Türk Prof. Dr. Haydar Baş, Başbakan olsun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017