Eskiler anlatırdı; babanın yanında konuşurken bile baş önde eğik kısık bir sesle konuşulurmuş. Şu an eminim bu yazıyı okuyanlar arasında belli bir yaşın üstünde olanlar içlerinden geçiriyordur o da bir şey mi biz şöyle saygılıydık böyle saygılıydık diye…
Evet, hepsi doğrudur, eskiden ana-babaya saygı vardı hatta mahallede bir büyüğümüz yanımızdan geçse edeple duruşumuzu düzeltirdik. Sigara içiyorsak bir büyüğümüz görmesin diye kıyı köşe içerdik. Baba odaya girdi mi uzanıyorsak hemen toplanırdık, bacak bacak üstüne atmak mı, ooff nerdeee… Yani edep vardı hayâ vardı, buna mukabil de bereket vardı.
İsterseniz bir iki tanede ayet ve hadisle olayı netleştirelim:
"Biz insanlara ana ve babalarına iyilik etmelerini vasiyet etdik." (Ankebut, 8).
"Allah'ın rızası ana-babanın rızasına, öfkesi de yine ana-babanın öfkesine bağlıdır." (Tirmizî¸ (25) Birr¸ 3¸ had. no: 1899).
"Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar." (Tirmizi, Birr, 75).
Ve çoğumuzun bildiği Peygamber Efendimizin şu sözü: "Anne-babası yanında yaşlanıp da cenneti hak etmeyene yazıklar olsun."
Neden bu yazıyı yazdığımıza gelelim. Malum Dünya olarak büyük bir imtihandan geçiyoruz; tüm dünyayı saran virüs ülkemize de bulaştı ve yayılmasını önlemek için devletin almış olduğu önlemlerden birisi de 65 yaş üstü vatandaşlarımızın sokağa çıkmalarını kısıtlamak oldu. Ve bu yasağın peşinden bazısı mecbur sebeplerden, bazısı virüsü önemsemediğinden dışarı çıktı. Başlarına gelmedik kalmadı. Yaşlılarımız bazı gençlerin yaptıkları alay konusu oldu. Bir videoda elinde alışveriş torbası olan teyzemizi, siren çalarak evine doğru koşturan görevliler.
Bir yanda bankta oturan amcaların kafalarına atılan su dolu poşetler ve hatta balık serpme ağları.
Bir yandan babasını sandalyeye bağlamış çocuklar, "pazara niye gittin" diye soran çocuğuna, "size portakal almak için kızım" diyen babanın videosu ve bu videoları gülerek paylaşan on binler...
Ve daha ne rezillikler…
Yahu ne oldu bize, bu ülkede ne ana-babalar var eşlerini kaybetmiş, çocuklarının yanında sığıntı gibi yaşıyorlar. Evde gelin rahatsız olmasın diye sabahın erken saatinde evden çıkıp da yatsı namazına kadar sokaklarda vakit geçirip eve gelen babalar var. Çocuğuna maddi yardımda bulunmak için bahçesinde ekip biçtiği sebzeleri pazar köşelerinde, kaldırımlarda satmaya çalışan analar var. Cenab-ı Hak tüm evlatlara merhamet nasip etsin.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey yıllar öncesinde dememiş miydi; "insan meselesini çözmeden hiçbir sorunu çözemeyiz" diye… Yine O dememiş miydi; "insan gönüldür gönül" diye…
İşte Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet eserlerini yazmasındaki sebep e budur. Hem ekonomimizi milli çözümler ve sosyal projelerle düzeltip milletimizi ayağa kaldırmak, hem de milli bir eğitimle beraber insanımızın aklına, gönlüne hitap eden ve bu millete yakışan değerlere sahip olmasını sağlayıp, gençlerimizi milli bir kimliğe kavuşturmak. Yani içinde bulunduğumuz bu sürecin tek reçetesi yine Prof. Dr. Haydar Baş.
- ‘Artık yeni şeyler söylemek lazım’ / 30.11.2020
- Ahdım olsun / 21.04.2020
- Nereden nereye / 29.03.2020
- El yaman çıktı! / 16.03.2015