Nice bayramlara…

Hep deriz ya, nerede o eski bayramlar.

Nerede o eski günler.

Herkesin hayalidir çocukluk günlerini tekrar tekrar yaşayabilmek.

Tabii güzel anılarla umutlarla heyecanlarla geçen bir çocukluk varsa.

Aslında insanın huzuru ve mutluluğu kendi iç dünyasında gizlidir.

Dostlar vaktimizin kıymetini bilelim.

Yine kadrini kıymetini  bilmemiz gereken her şeyin başı dediğimiz sağlığımız.

Nice sağlıklı sıhhatli huzurlu ömürler temennisi ile güzel bir bayram heyecanına kavuşmanın huzurunu mutluluğunu yaşamaya çalışıyoruz.

Yaşamaya çalışıyoruz, çünkü ülkemizde anlık gelişen olaylar gelişmeler sancılar sıkıntılar elbette hepimizin malumu.

Bu süreçte her şeyden önce adalet adalet adalet. Adaletin olmadığı yerde hiç kimsenin güvende olması mümkün değildir.

Adalet mülkün temelidir ölçüsü asla unutulmamalıdır.

Ne isteriz ki!

İnsan hayatında doğuştan gelen kazanımlarıyla aslında ömrünü kimseye muhtaç olmadan Allah'a kulluk ölçüsüyle yaşamaktır esası.

Fertler olarak hayatın içinde yaptığımız her hareketi Allah benden razımı ölçüsüyle yaparsak, hata yapma şansımızın çok az olacağı kanaatindeyim.

Bu da bir murakabe ölçüsüyle, empati anlayışıyla, toplumda bireylerin varlığını sürdürebilmesi ile mümkün olabilir.

Anılar

Anılar bazen gerçekten hayata ışık tutacak nitelikte. 

Uzun yıllar beraber olma fırsatı bulduğum Prof Dr Haydar Baş hocamızın, evladım nasılsın, piyasalar nasıl, millet nasıl sorusu aklıma geliyor bu dönemlerde çok sıkça.

Sokakta yürürken gezerken hep bu analizi yapmaya devam ediyorum aslında bir gazeteci olarak.

Belki birçok defa değindik. İnsanoğlu dünyaya geliş gayesini amaçlayan ölçünün dışında yaşayan bir toplum oldu maalesef. O yüzdendir ki doğruları görmekten uzak. Âdeta ektiğini biçen bir halde.

Keşkelerle yaşamakla geçiyor bir ömür.

İnsanların boynu bükük, mutsuz düşünceli dertli, fakat asla çaresiz ve çözümsüz değil.

Çözüm!

Dünya "milli ekonomi" derken Türkiye'ye ne yapıyor.

Çözüm elbette yine bizleriz.

Bizlerin vereceği karardadır.

Yaşanan son siyasi süreçlerde de  gördüğümüz tabloda toplum gerilmek isteniyor.

Ve bu tablonun aslına bakarsanız hiç kimseye faydası yok.

Yazık oluyor ülkemize.

Türk gençliğinin dikkatini çekmek adına siyasi arenada her geçen gün bir adım öne çıkan BTP lideri Hüseyin Baş ın, "Dünya milli ekonomi derken Türkiye bu anlayıştan hızla uzaklaşıyor" mesajını kulak verelim.

Bütün dünyada tüketici kesim desteklenirken, memur maaşıyla emekli maaşıyla asgari ücretle vatandaşın satın alma gücü artırılırken, hem üretici hem tüketici piyasa canlılığını sağlamaya çalışıyor.

Öz cümle dünya milli ekonomi modeli anlayışıyla hızla ilerlerken, maalesef ülkemiz ciddi anlamda 'milli ekonomi' anlayışından uzaklaşmaktadır.

İstesek de istemesek de çözüm, (MEM) Milli Ekonomi Modeli'dir.

İnsan gönüldür gönül!

Bir ömrü Türk milletinin birlik ve beraberliği için adayan insan. 

Hayatı boyunca hep aynı anahtar çözüm.

İnsan gönüldür gönül.

Bizlerin hayatında yeri dolmayacak bir insan. 

Ömür boyu her Türk evladının unutamayacağı bir ölçü. 

Adeta hayat sigortası gibi.

Hafızalardan silinmemesi gereken bir uyarı.

Prof. Dr. Haydar Baş; "Toplumum bölünmesinden hiçbir faydamız yok. İnanın yeminle konuşuyorum, bir ve beraber olmak, bir bilek bir yürek olmaktan başka, Türkiye Cumhuriyeti'nin devletinin ve milletinin çıkar yolu asla yoktur. Ve korkunç bir zifiri karanlığa girdik arkadaşlar. Burada merhametle, şefkatle, izzetle, iffetle, fetanetle, birbirimizi kucaklayacağız, hataları görmeyeceğiz." 

Evet, bizim bizden başka dostumuz yok.

Bir ve beraber olmaktan başka çaremiz yok.

Kurtla kuzunun kardeş gibi olduğu bir dönemde yaşamak temennisiyle.

Aramızdan ayrılışının seneyi devriyesinin 5. yılına girerken,

"İnsan gönüldür gönül" diyerek sevmeyi, saymayı, birliği, beraberliği bizlere öğreten, Prof. Dr. Haydar Baş' ı özlemle  ve hasretle yâd ediyoruz.

Nice bayramlara…