Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.
Haydar Baş'ın
Ehl-i Beyt açılımı ve buna bağlı olarak yazdığı Ehl-i Beyt Külliyatı sadece yurdumuz genelinde değil, tüm dünyada büyük bir yankı oluşturmuştur. Yapılan Uluslararası Ehl-i Beyt Sempozyumlarına farklı İslam ülkelerinden davet edilen Ehl-i Beyt âlimleri, bu sempozyumlardaki gerçekleri ve değinilen noktaları kendilerinin bile ilk defa duyduğunu itiraf etmekten kendilerini alamamışlardır. Bunun yanında, Haydar Hoca'nın Ehl-i Beyt açılımını hazmedemeyen bazı kesimler de vardır. Peygamber Efendimizin sağlığından bugüne kadar gelen bu Müslüman görünümlülerin asıl derdi Prof. Dr. Haydar Baş'a iftira atıp düşmanlık yaparak bunun üzerinden Ehl-i Beyt düşmanlığı yapmaktır. Peki, Haydar Hoca'nın neden her iki kelimesinden birinde Ehl-i Beyt örneği var biliyor musunuz?Çünkü;Ehl-i Beyt'i tanımazsak, asırlardır Müslümanlardan gizlenen gerçek İslam'ı yaşayamayız. Ehl-i Beyt'i tanımazsak, Müslüman'a namlu doğrultanlara destek oluruz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, "Suriye'yle savaşmak caizdir" diyen İngiliz ajanı hocaları dinler Müslümanın Müslümana kırdırılmasına vesile oluruz. Ehl- Beyt'i tanımazsak, Beytü'l-Mal'dan bir boncuk tanesi alıp heybesine atan sahabiye Hz. Peygamber'in beddua ettiğini ve o kişiyi toprağın kabul etmediğini bilmeden, hırsızlık yapan siyasilere destek oluruz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, Peygamber'in ciğerparesi Hz. İmam Hüseyin'i şehit eden "Yezid'e lanet edilmez" diyen âlim müsveddelerini alır başımıza tac ederiz. Ehl-i Beyt'i tanımazsak, günahsız bir insanın ölümüne kelimenin yarısı kadar vesile olanın ebediyyen cehennemlik olduğu ölçüsünü unutup "Büyük Ortadoğu Projesi büyük nimet" diyen takkeli İngiliz ajanı sahte tarihçilere kulak veririz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, tescilli İngiliz tarikatını tanıyamayız ve İslam dinini sakaldan cübbeden ibaret zannederiz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, kendisini "Nakşibendi ordusu" olarak ilan eden IŞİD'e destek oluruz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, birlik ve beraberliğin önemini anlayamayız, "Alevi'nin, Şia'nın katli caizdir" fetvalarına inanıp BOP'a destek oluruz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, "Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmını (Muhammeden Resûlullah) söylemeyenler de cennete girecek" diyen Dinler Arası Diyalog simsarlarına inanarak imanımızı kaybederiz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak Papa'ya "Kutsiyetpenahları" başlıklı mektup yazan siyasilere destek olarak bu vebale ortak oluruz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, Sultanahmet Camii'nde Papa'nın duasına amin diyen ve Papa'nın uyarısı üzerine dua şeklini değiştiren müftü için, "Aman ne olacak ki bu kadar da abartmayın" açıklamalarına kanarak imanımızdan oluruz.Ehl-i Beyt'i tanımazsak, yıkılan bir imparatorluktan iman gücüyle kurulan cumhuriyetin lideri olan Atatürk'e ve annesine iftira atan cahillerden oluruz. Ehl-i Beyt'i tanımazsak, geçim derdinde olduğumuz halde, Muaviye örneği gibi devlet imkânlarıyla milletin parasıyla yapılan muhteşem saraylarda oturan siyasilere destek oluruz.Yani kısaca Ehl-i Beyt'i tanımak anlamak ve yaşamak İslam'ın ta kendisidir. Onlar yaşayan Kur'an'dır. Onlar Kur'an'da Hz. Peygamber'in Kur'an'da, "Sizden peygamberliğime karşılık Ehl-i Beyt'imi sevmenizden başka hiçbir şey istemiyorum" dediği Hz. Fâtıma, İmam Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'dir. Allah Türk milletine Ehl-i Beyt'i anlamayı öğrenmeyi yaşamayı nasip etsin, şüphesiz bu kutlu yola sarılmaktan başka hiçbir kurtuluşumuz yoktur.