AKP milletvekili Mehmet Metiner, Fetullah Gülen ve Cemaati için "Badem bıyıklı neocanlar" yakıştırmasını yaptı.
Metiner'in sözü yolsuzluk soruşturması sebebiyle Cemaate olan kızgınlığının eseri ama gerçekten de Risale-i Nur Hareketi amacı ve dış bağlantıları noktasında tam bir muammadır.
Hele hele Nurcu ekolun uzantısı olarak görülen F Tipi Cemaatin emperyal bir infaz örgütü haline dönüştüğünü bizzat Başbakan söylüyor.
Kimileri bu durumu Nurcu ekolün gerçek yüzünün ortaya çıkması, yani küresel efendilerine açıktan hizmet etmesi olarak açıklıyor.
Mehmet Metiner'in neocon diye tanımladığı Fetullah Gülen'in Tayyip Erdoğan'ı dava etmesi ise fevkalade kayda değerdir.
Öyle çünkü yakın bir geçmişe kadar et-kemik misali olan bu iki figürün mahkemelik olması İslam'ın bunlar için amaç değil, araç olduğunun dolaylı olarak ispatı oluyor!
Suriyeli 1 milyon kaçkın
Resmi olarak 1 milyon, gayri resmi olarak çok daha fazla Suriyeli kaçkın Türkiye'de.
Ben onlara kaçkın diyorum, zira ülkesine ihanet edene daha hafif bir yakıştırma bulamadım.
Ve heyhat, bu kaçkınları üç yıla yakındır biz doyuruyoruz.
İnsani görev diyecekleriniz olacak ama kusura bakmayın ekonomik buhranın eşiğinde olan Türkiye bu kadar yükü daha fazla taşıyamaz.
Dramatik olan bu insanların daha ne zamana kadar Türkiye'de kalacaklarının bilinmemesidir.
Sorun sadece yemesi-içmesi değil, sebep oldukları sosyal sorunlar ortada.
Bu gidişle Suriye'de sulh uzak ihtimal olduğundan göreceksiniz bunlar başımıza kalacak!
İnternette Kuzey Kore modeli
Sanal medya'ya karatma geliyor.
Bundan böyle mahkeme kararı olmadan bir fermanla, internet portalları kapatılabilecek.
Amaçları elektronik medyaya korku salıp kontrolde tutmak.
AKP ve Erdoğan'ı eleştiren, buyrukla kepenk indirecek.
Evet iktidar, maaşlı 6 bin tweet atanı yeterli bulmadı internet medyasına yasaklar getiriyor.
Peki, internet yayıncılığının engellendiği ülkeler mi?
Başta Kuzey Kore!
Peşi sıra Suudi Arabistan.
Onları Çin ve İran takip ediyor.
Pardon Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği ve normları mı diyordu?
Tayyip Bey'in MİT itirafı
Başbakan sorulan soru üzerine MİT'in Reza Sarraf ile alakalı olarak Nisan 2013'de gönderdiği iddia edilen raporu yalanlamadı.
Sadece uyarı yerine tespit tanımlamasını yaptı
Evet, Erdoğan "Reza Sarraf ile iki bakanınız arasında yolsuzluk ilişkisi var ve bu başınızı derde sokar" diye rapor verilmesini kural içinde görüyor.
Pardon ama diyelim uyarı değil de tespit olsun, MİT'in buna hakkı var mı?
MİT ne zaman devletin kurumu olmaktan çıkıp AKP ve genel başkanının çıkarlarını koruyan bir örgüte dönüştü?
MİT yasası ortada bu yapılan açık bir suç!
Erdoğan'ın derdi ise böyle bir suçun işlenmesi değil, o raporun sızmasıdır.
Aha buraya not düşüyorum, gün gelecek MİT bunun hesabını hukuk önünde verecek!
Çıkış yolu hâkimlere tazminat!
Bu aralar yargının itibarı yerlerde sürünüyor.
Sebep politize olması, yani hukuka göre değil başka şeylere göre karar verilmesidir.
Bunu aşmanın tek bir yolu var.
O da gerekçe olmaksızın tutuklayan ve hüküm veren hâkimler için açılacak tazminat davalarında çıkan sonucun hâkimlere rucü edilmesidir.
Ergenekon davaları öncesinde var olan bu uygulama Tayyip Erdoğan tarafından kaldırılmış ve tazminat cezalarının devlet tarafından ödenmesi şartı getirilmişti.
Bu kaldırılmadığı ve hatta genişletilmediği sürece bu ülkede adalet olmaz, zira hakimlere de bir sopa gerekiyor?
Metiner'in sözü yolsuzluk soruşturması sebebiyle Cemaate olan kızgınlığının eseri ama gerçekten de Risale-i Nur Hareketi amacı ve dış bağlantıları noktasında tam bir muammadır.
Hele hele Nurcu ekolun uzantısı olarak görülen F Tipi Cemaatin emperyal bir infaz örgütü haline dönüştüğünü bizzat Başbakan söylüyor.
Kimileri bu durumu Nurcu ekolün gerçek yüzünün ortaya çıkması, yani küresel efendilerine açıktan hizmet etmesi olarak açıklıyor.
Mehmet Metiner'in neocon diye tanımladığı Fetullah Gülen'in Tayyip Erdoğan'ı dava etmesi ise fevkalade kayda değerdir.
Öyle çünkü yakın bir geçmişe kadar et-kemik misali olan bu iki figürün mahkemelik olması İslam'ın bunlar için amaç değil, araç olduğunun dolaylı olarak ispatı oluyor!
Suriyeli 1 milyon kaçkın
Resmi olarak 1 milyon, gayri resmi olarak çok daha fazla Suriyeli kaçkın Türkiye'de.
Ben onlara kaçkın diyorum, zira ülkesine ihanet edene daha hafif bir yakıştırma bulamadım.
Ve heyhat, bu kaçkınları üç yıla yakındır biz doyuruyoruz.
İnsani görev diyecekleriniz olacak ama kusura bakmayın ekonomik buhranın eşiğinde olan Türkiye bu kadar yükü daha fazla taşıyamaz.
Dramatik olan bu insanların daha ne zamana kadar Türkiye'de kalacaklarının bilinmemesidir.
Sorun sadece yemesi-içmesi değil, sebep oldukları sosyal sorunlar ortada.
Bu gidişle Suriye'de sulh uzak ihtimal olduğundan göreceksiniz bunlar başımıza kalacak!
İnternette Kuzey Kore modeli
Sanal medya'ya karatma geliyor.
Bundan böyle mahkeme kararı olmadan bir fermanla, internet portalları kapatılabilecek.
Amaçları elektronik medyaya korku salıp kontrolde tutmak.
AKP ve Erdoğan'ı eleştiren, buyrukla kepenk indirecek.
Evet iktidar, maaşlı 6 bin tweet atanı yeterli bulmadı internet medyasına yasaklar getiriyor.
Peki, internet yayıncılığının engellendiği ülkeler mi?
Başta Kuzey Kore!
Peşi sıra Suudi Arabistan.
Onları Çin ve İran takip ediyor.
Pardon Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği ve normları mı diyordu?
Tayyip Bey'in MİT itirafı
Başbakan sorulan soru üzerine MİT'in Reza Sarraf ile alakalı olarak Nisan 2013'de gönderdiği iddia edilen raporu yalanlamadı.
Sadece uyarı yerine tespit tanımlamasını yaptı
Evet, Erdoğan "Reza Sarraf ile iki bakanınız arasında yolsuzluk ilişkisi var ve bu başınızı derde sokar" diye rapor verilmesini kural içinde görüyor.
Pardon ama diyelim uyarı değil de tespit olsun, MİT'in buna hakkı var mı?
MİT ne zaman devletin kurumu olmaktan çıkıp AKP ve genel başkanının çıkarlarını koruyan bir örgüte dönüştü?
MİT yasası ortada bu yapılan açık bir suç!
Erdoğan'ın derdi ise böyle bir suçun işlenmesi değil, o raporun sızmasıdır.
Aha buraya not düşüyorum, gün gelecek MİT bunun hesabını hukuk önünde verecek!
Çıkış yolu hâkimlere tazminat!
Bu aralar yargının itibarı yerlerde sürünüyor.
Sebep politize olması, yani hukuka göre değil başka şeylere göre karar verilmesidir.
Bunu aşmanın tek bir yolu var.
O da gerekçe olmaksızın tutuklayan ve hüküm veren hâkimler için açılacak tazminat davalarında çıkan sonucun hâkimlere rucü edilmesidir.
Ergenekon davaları öncesinde var olan bu uygulama Tayyip Erdoğan tarafından kaldırılmış ve tazminat cezalarının devlet tarafından ödenmesi şartı getirilmişti.
Bu kaldırılmadığı ve hatta genişletilmediği sürece bu ülkede adalet olmaz, zira hakimlere de bir sopa gerekiyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Cahit / diğer yazıları
- Gül-Erdoğan kardeşliği yalanı / 08.05.2014
- Genelkurmay ve Cemaat! / 07.05.2014
- Başbakan Fethullah diyerek hedef mi şaşırtıyor? / 05.05.2014
- Tayyip Erdoğan gömü mü buldu? / 01.05.2014
- "Gül'ü tehdit ettiler!" / 30.04.2014
- Haşim Kılıç kimi, niye tokatladı? / 28.04.2014
- Başbakan; Gül ile Necdet Paşa'ya sopa mı gösteriyor? / 24.04.2014
- Muhalefetin adayı kim olmalı? / 23.04.2014
- İşte Abdullah Gül'ün çark etme nedeni / 21.04.2014
- Ukrayna ve Kırım'a dikkat dikkat! / 17.04.2014
- Genelkurmay ve Cemaat! / 07.05.2014
- Başbakan Fethullah diyerek hedef mi şaşırtıyor? / 05.05.2014
- Tayyip Erdoğan gömü mü buldu? / 01.05.2014
- "Gül'ü tehdit ettiler!" / 30.04.2014
- Haşim Kılıç kimi, niye tokatladı? / 28.04.2014
- Başbakan; Gül ile Necdet Paşa'ya sopa mı gösteriyor? / 24.04.2014
- Muhalefetin adayı kim olmalı? / 23.04.2014
- İşte Abdullah Gül'ün çark etme nedeni / 21.04.2014
- Ukrayna ve Kırım'a dikkat dikkat! / 17.04.2014