'O etekten kasıt, nurdur'
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdular: "Kıyamet gününde Resûlullah (s.a.a) Allah'ın eteğinden tutacak, bizler de Resûlullah'ın eteğinden tutacağız, taraftarlarımız da bizim eteğimizden tutacaklar. Etekten kasıt, nurdur."
29.01.2017 00:00:00
Ali bin Fazzal babasından şöyle naklediyor:
İmam Rıza (a.s)'dan, "Hayır! Muhakkak ki onlar, o gün Rablerinden (inen) bir perde arkasında kalacaklardır (onu göremeyeceklerdir)" (Mutaffifin/15) ayeti hakkında sordum.
İmam Rıza (a.s) buyurdular ki: "Allah Teâlâ'yı, 'kullar bir perdenin arkasındadır ve O'nu göremeyecekler' şeklinde vasıflandırmak doğru değildir. Ayetin manası, onlar Allah Teâlâ'nın sevabından mahrum kalacaklardır, şeklindedir."
İmam Rıza'dan, "Rabbin ve melekler saflar halinde geldiler" (Fecr/22) ayetini sordum.
Buyurdular ki: "Allah Teâlâ gitme ve gelme eylemiyle vasıflandırılamaz. Allah'ın şânı bundan çok daha yücedir. Ayetin manası, 'Rabbinin emri gelip, melekler saf-saf olduğunda...' şeklindedir."
İmam'dan, "Onlar Allah'ın meleklerle birlikte kendilerine buluttan gölgeler arasında gelivermesini mi bekliyorlar?" (Bakara/210) ayeti hakkında sordum.
Buyurdular ki: "Ayet şu manadadır: Yani, acaba onlar, Allah'ın, melekleri bulutlar arasından onlara göndermesini mi bekliyorlar?"
İmam (a.s)'a, "Allah onlarla alay etti" (Tevbe/79), "Allah onları istihza eder" (Bakara/15), "Hile yaptılar ve Allah da hile yaptı" (Âl-i İmran/54) ve "Münafıklar Allah'a hile yapmaktadır, Allah da onlara hile yapmaktadır" (Nisa/142) ayetlerini sordum.
Cevaben şöyle buyurdular: "Allah Teâlâ ne alay eder ve ne de hile yapar. Ancak, hile ve alaylarına uygun olarak onları cezalandırır. Allah Teâlâ'nın şânı zalimlerin söyledikleri ve zannettiklerinden çok daha yücedir."
Hasan bin Ali el-Hazzaz (Veşşa) diyor ki:
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdular: "Kıyamet gününde Resûlullah (s.a.a) Allah'ın eteğinden tutacak, bizler de Resûlullah'ın eteğinden tutacağız, taraftarlarımız da bizim eteğimizden tutacaklar. Etekten kasıt, nurdur." Başka bir hadiste de şöyle buyurmuşlardır: "Etekten kasıt dindir."
İbrahim bin Ebu Mahmud diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'a, "Halkın, Peygamber-i Ekrem'den naklettikleri, 'Allah Teâlâ her Cuma akşamı dünya semaına gelir' hadisi hakkında görüşünüz nedir?" diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Allah'ın lâneti, kelimelerin yerini değiştirerek sözün manasını tahrif edenlerin üzerine olsun. Allah'ın Resulü böyle bir şey söylememiştir. Peygamber (s.a.a)'in buyurduğu şundan ibarettir: Allah Teâlâ her gecenin son üçte birlik kısmında ve Cuma gecesinin evvelinden itibaren bir meleği dünya semaına gönderir. O melek, Allah'ın emriyle şöyle nida eder: Acaba bir şey isteyen yok mu ki, onun isteğini yerine getireyim? Tevbe eden yok mu ki, onun tevbesini kabul edeyim? Mağfiret dileyen yok mu ki, onu bağışlayayım? Ey hayrı isteyen! Bu tarafa gel. Ey kötülük peşinde olan! Vazgeç.
Bu melek fecre kadar böyle seslenmeye devam eder. Fecir zamanı geldiğinde bu melek, melekût âlemindeki yerine geri döner."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh).
İmam Rıza (a.s)'dan, "Hayır! Muhakkak ki onlar, o gün Rablerinden (inen) bir perde arkasında kalacaklardır (onu göremeyeceklerdir)" (Mutaffifin/15) ayeti hakkında sordum.
İmam Rıza (a.s) buyurdular ki: "Allah Teâlâ'yı, 'kullar bir perdenin arkasındadır ve O'nu göremeyecekler' şeklinde vasıflandırmak doğru değildir. Ayetin manası, onlar Allah Teâlâ'nın sevabından mahrum kalacaklardır, şeklindedir."
İmam Rıza'dan, "Rabbin ve melekler saflar halinde geldiler" (Fecr/22) ayetini sordum.
Buyurdular ki: "Allah Teâlâ gitme ve gelme eylemiyle vasıflandırılamaz. Allah'ın şânı bundan çok daha yücedir. Ayetin manası, 'Rabbinin emri gelip, melekler saf-saf olduğunda...' şeklindedir."
İmam'dan, "Onlar Allah'ın meleklerle birlikte kendilerine buluttan gölgeler arasında gelivermesini mi bekliyorlar?" (Bakara/210) ayeti hakkında sordum.
Buyurdular ki: "Ayet şu manadadır: Yani, acaba onlar, Allah'ın, melekleri bulutlar arasından onlara göndermesini mi bekliyorlar?"
İmam (a.s)'a, "Allah onlarla alay etti" (Tevbe/79), "Allah onları istihza eder" (Bakara/15), "Hile yaptılar ve Allah da hile yaptı" (Âl-i İmran/54) ve "Münafıklar Allah'a hile yapmaktadır, Allah da onlara hile yapmaktadır" (Nisa/142) ayetlerini sordum.
Cevaben şöyle buyurdular: "Allah Teâlâ ne alay eder ve ne de hile yapar. Ancak, hile ve alaylarına uygun olarak onları cezalandırır. Allah Teâlâ'nın şânı zalimlerin söyledikleri ve zannettiklerinden çok daha yücedir."
Hasan bin Ali el-Hazzaz (Veşşa) diyor ki:
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdular: "Kıyamet gününde Resûlullah (s.a.a) Allah'ın eteğinden tutacak, bizler de Resûlullah'ın eteğinden tutacağız, taraftarlarımız da bizim eteğimizden tutacaklar. Etekten kasıt, nurdur." Başka bir hadiste de şöyle buyurmuşlardır: "Etekten kasıt dindir."
İbrahim bin Ebu Mahmud diyor ki:
İmam Rıza (a.s)'a, "Halkın, Peygamber-i Ekrem'den naklettikleri, 'Allah Teâlâ her Cuma akşamı dünya semaına gelir' hadisi hakkında görüşünüz nedir?" diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Allah'ın lâneti, kelimelerin yerini değiştirerek sözün manasını tahrif edenlerin üzerine olsun. Allah'ın Resulü böyle bir şey söylememiştir. Peygamber (s.a.a)'in buyurduğu şundan ibarettir: Allah Teâlâ her gecenin son üçte birlik kısmında ve Cuma gecesinin evvelinden itibaren bir meleği dünya semaına gönderir. O melek, Allah'ın emriyle şöyle nida eder: Acaba bir şey isteyen yok mu ki, onun isteğini yerine getireyim? Tevbe eden yok mu ki, onun tevbesini kabul edeyim? Mağfiret dileyen yok mu ki, onu bağışlayayım? Ey hayrı isteyen! Bu tarafa gel. Ey kötülük peşinde olan! Vazgeç.
Bu melek fecre kadar böyle seslenmeye devam eder. Fecir zamanı geldiğinde bu melek, melekût âlemindeki yerine geri döner."
(Uyun-u Ahbar'ir-Rıza (a.s), Şeyh Saduk İbn-i Babeveyh).