O halde iman geçersizdir
İmam Rıza (a.s) Firavun’la ilgili şöyle buyurdu: “Firavun, azabı gördüğü zaman iman getirmişti. Azap görüldüğü zaman iman etmek geçersizdir. Allah-u Teâlâ’nın geçmiş ve gelecek ümmetler hakkındaki hükmü budur”
27.01.2024 16:38:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari'r-Rıza (a.s.) isimli eserinde şöyle anlatıyor:
Abdulvahid bin Muhammed bin Ubdus el-Nişaburî metindeki senetle İbrahim bin Muhammed el-Hemedanî'den şöyle naklediyor:
İmam Rıza (a.s)'a şöyle arz ettim: "Allah-u Teâlâ neden Firavun iman ettiği ve onun tevhidini ikrar ettiği halde yine de onu gark etti?" İmam (a.s) cevaben şöyle buyurdular: "Çünkü Firavun, azabı gördüğü zaman iman getirmişti. Azap görüldüğü zaman iman etmek geçersizdir. Allah-u Teâlâ'nın geçmiş ve gelecek ümmetler hakkındaki hükmü budur. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Onlar bizim dayanılmaz azabımızı gördükleri zaman dediler ki: Bir olan Allah'a iman ettik ve O'na şirk koştuğumuz şeyleri de inkâr ettik. Fakat dayanılmaz azabımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı.' (Mümin/85).
Yine, başka bir ayette şöyle buyurmuştur: 'Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmişse veya imanıyla bir hayır kazanmışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz.' (Enam/158).
İşte böylece Firavun boğulacağı an şöyle dedi: 'İsrailoğullarının inandığı ilahtan başka ilah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım.' (Yûnus/90-91).
Ona denildi ki: 'Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve fesat çıkaranlardandın. Bugün ise senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz.' Firavun baştan ayağa demir kuşanmış olmasına rağmen Allah-u Teâlâ onun bedenini gelecek nesillere bir ibret olması ve onu bu haliyle görmeleri için yüksek bir yere attı. Oysa ağır olan şey batar, yukarı çıkmaz; işte bu, bir ayet ve nişane idi.
Allah-u Teâlâ'nın Firavun'u gark etmesinin başka bir sebebi ise şudur: Firavun, boğulacağını anladığı zaman Mûsa (a.s)'dan yardım istedi, Allah'tan yardım istemedi. Allah-u Teâlâ Mûsa'ya, 'Ey Mûsa! Sen Firavun'a yardım etmedin; çünkü onu sen yaratmadın. Eğer beni yardımına çağır- saydı mutlaka ona yardım ederdim' diye vahyetti."
Hasan bin Ali el-Veşşâ'dan, o da İmam Rıza (a.s)'dan, o da babası İmam Mûsa Kâzım (a.s)'dan, o da babası İmam Sâdık (a.s)'dan şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Allah-u Teâlâ Nuh'a şöyle buyurdu: 'Ey Nuh! O senin ailenden değildir.' (Hûd/46). Çünkü Hz. Nuh'un oğlu ona muhalif idi. Allah-u Teâlâ Nuh (a.s)'a uyan herkesi onun ailesinden saymıştır."
Ravi şöyle diyor: "İmam Rıza (a.s) benden, 'Muhalifler, Nuh'un oğlu hakkında inen bu ayeti nasıl okuyorlar?' diye sordu. Ben de cevaben şöyle dedim: 'Halk onu iki şekilde okuyor; innehu amelun gayr-u salihin ve innehu amelu gayr-i salihin.' (Kur'an-ı Kerim'de birinci şekli zikredilmiştir. Yani her ne kadar oğlu da olsa ehlinden sayılmamıştır.)
İmam şöyle buyurdu: "Yalan söylüyorlar! O, Nuh'un oğlu idi, ancak Allah-u Teâlâ onu, babasıyla muhalefet edince ehlinden dışladı."
Abdulvahid bin Muhammed bin Ubdus el-Nişaburî metindeki senetle İbrahim bin Muhammed el-Hemedanî'den şöyle naklediyor:
İmam Rıza (a.s)'a şöyle arz ettim: "Allah-u Teâlâ neden Firavun iman ettiği ve onun tevhidini ikrar ettiği halde yine de onu gark etti?" İmam (a.s) cevaben şöyle buyurdular: "Çünkü Firavun, azabı gördüğü zaman iman getirmişti. Azap görüldüğü zaman iman etmek geçersizdir. Allah-u Teâlâ'nın geçmiş ve gelecek ümmetler hakkındaki hükmü budur. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Onlar bizim dayanılmaz azabımızı gördükleri zaman dediler ki: Bir olan Allah'a iman ettik ve O'na şirk koştuğumuz şeyleri de inkâr ettik. Fakat dayanılmaz azabımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı.' (Mümin/85).
Yine, başka bir ayette şöyle buyurmuştur: 'Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmişse veya imanıyla bir hayır kazanmışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz.' (Enam/158).
İşte böylece Firavun boğulacağı an şöyle dedi: 'İsrailoğullarının inandığı ilahtan başka ilah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım.' (Yûnus/90-91).
Ona denildi ki: 'Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve fesat çıkaranlardandın. Bugün ise senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz.' Firavun baştan ayağa demir kuşanmış olmasına rağmen Allah-u Teâlâ onun bedenini gelecek nesillere bir ibret olması ve onu bu haliyle görmeleri için yüksek bir yere attı. Oysa ağır olan şey batar, yukarı çıkmaz; işte bu, bir ayet ve nişane idi.
Allah-u Teâlâ'nın Firavun'u gark etmesinin başka bir sebebi ise şudur: Firavun, boğulacağını anladığı zaman Mûsa (a.s)'dan yardım istedi, Allah'tan yardım istemedi. Allah-u Teâlâ Mûsa'ya, 'Ey Mûsa! Sen Firavun'a yardım etmedin; çünkü onu sen yaratmadın. Eğer beni yardımına çağır- saydı mutlaka ona yardım ederdim' diye vahyetti."
Hasan bin Ali el-Veşşâ'dan, o da İmam Rıza (a.s)'dan, o da babası İmam Mûsa Kâzım (a.s)'dan, o da babası İmam Sâdık (a.s)'dan şöyle buyurduğunu naklediyor:
"Allah-u Teâlâ Nuh'a şöyle buyurdu: 'Ey Nuh! O senin ailenden değildir.' (Hûd/46). Çünkü Hz. Nuh'un oğlu ona muhalif idi. Allah-u Teâlâ Nuh (a.s)'a uyan herkesi onun ailesinden saymıştır."
Ravi şöyle diyor: "İmam Rıza (a.s) benden, 'Muhalifler, Nuh'un oğlu hakkında inen bu ayeti nasıl okuyorlar?' diye sordu. Ben de cevaben şöyle dedim: 'Halk onu iki şekilde okuyor; innehu amelun gayr-u salihin ve innehu amelu gayr-i salihin.' (Kur'an-ı Kerim'de birinci şekli zikredilmiştir. Yani her ne kadar oğlu da olsa ehlinden sayılmamıştır.)
İmam şöyle buyurdu: "Yalan söylüyorlar! O, Nuh'un oğlu idi, ancak Allah-u Teâlâ onu, babasıyla muhalefet edince ehlinden dışladı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.

















































































