Obezite ameliyatları risksiz değil
Türk Gastroenteroloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Kadir Demir, obezite ya da şişmanlık ameliyatı olarak bilinen cerrahi müdahalelerde ölümün her 100 ya da 1000 kişinin birinde görüldüğüne işaret ederek, “Ülkemizde kayıtlı olmayanları da göz önünde tutarsak bu oranın daha yüksek olduğu kesindir” dedi
14.10.2018 00:00:00
SELİM AYANOĞLU/İSTANBUL
Türk Gastroenteroloji Derneği Üyesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Demir, obezite ameliyatlarının giderek yaygınlaştığına işaret ederek, "Bu ameliyatlarda ölüm her 100 ya da 1000 kişinin birinde görülmektedir, ülkemizde kayıtlı olmayanları da göz önünde tutarsak bu oranın daha yüksek olduğu kesindir.
Bu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır" dedi. Yeni Mesaj'a konuşan Prof. Dr. Demir, şunları söyledi: "Ülkemizde gerek şişmanlık, gerekse diyabette artış oranları Batı ülkelerinden çok fazladır. Bugün erkeklerin yüzde 20.5'i, kadınların yüzde 41'i, toplamda ise halkımızın yüzde 30.3'ü şişmandır. Fazla kilolular ise toplamda yüzde 34.6'dır. Normal olan ise sadece yüzde 35.1'dir, yani sadece 3 kişinin biri normal kilodadır. Diyabet oranı da yüzde 15'lere dayanmaktadır.
Şişmanlık, kilonun (kg) boyun (cm) karesine bölünmesiyle elde edilen vücut kütle indeksi (VKİ) ile değerlendirilir. VKİ 18-25 normal, 25-30 arası fazla kilolu, 30-35 şişman, 35-40 fazla şişman, 40 üstünde ise hastalık derecesinde şişman (morbid şişman) olarak anılır. Şişmanlık tamamen vücudun harcadığından daha fazla alınan kalorinin depolanması ile ortaya çıkar."
Bu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır" dedi. Yeni Mesaj'a konuşan Prof. Dr. Demir, şunları söyledi: "Ülkemizde gerek şişmanlık, gerekse diyabette artış oranları Batı ülkelerinden çok fazladır. Bugün erkeklerin yüzde 20.5'i, kadınların yüzde 41'i, toplamda ise halkımızın yüzde 30.3'ü şişmandır. Fazla kilolular ise toplamda yüzde 34.6'dır. Normal olan ise sadece yüzde 35.1'dir, yani sadece 3 kişinin biri normal kilodadır. Diyabet oranı da yüzde 15'lere dayanmaktadır.
Şişmanlık, kilonun (kg) boyun (cm) karesine bölünmesiyle elde edilen vücut kütle indeksi (VKİ) ile değerlendirilir. VKİ 18-25 normal, 25-30 arası fazla kilolu, 30-35 şişman, 35-40 fazla şişman, 40 üstünde ise hastalık derecesinde şişman (morbid şişman) olarak anılır. Şişmanlık tamamen vücudun harcadığından daha fazla alınan kalorinin depolanması ile ortaya çıkar."
İştah hormonu alınıyor
Hastanın daha az yemesini sağlamak için cerrahi yöntemler geliştirildiğine işaret eden Demir, şöyle konuştu: "Bugün bunu endoskopik olarak ameliyatsız yapmayı amaçlayan çabalarda vardır ancak gelişme aşamasındadır.
Mide küçültme ameliyatlarında amaç sadece mideyi küçültmek olmayıp aynı zamanda midenin iştak hormonu 'ghrelin' üreten kısmının çıkarılması da amaçlanır. Hem iştahı yok olan, hem de midesi hacim olarak küçülen hasta yemek yemez ve zayıflar. Endoskopik girişimlerde fundus çıkarılmadığından iştah azalması görülmez. Cerrahi mide küçültme-tüp mide ameliyatlarının erken ve geç yarattığı sorunlar vardır.
Günümüzde VKİ 40 olanlar ile 35 üstü olup beraberinde metabolik sendromu olan (kan şekeri yüksek, hipertansiyon, yağlarında yükseklik olan) hastalara bu ameliyatlar önerilmekte ve sağlık kurumları ücretlerini karşılamaktadır. Bu kurallar bazen eksik kilolarını tamamlamak için kilo alma çabasına giren hastalar tarafından suistimal edildiği görülmektedir. Mide küçültme ameliyatlarından sonra dikişlerin tutmaması ile mide içeriğinin karın boşluğuna kaçması erken dönemde fark edilip tedbir alınmazsa, ölüme neden olan çoklu organ yetmezlikleri ile sonlanmaktadır.
Bunun yanı sıra zamanla yaklaşık 2 yıl sonra vücuttan çıkarılan fundusun yaptığı açlık hormonu 'ghrelin'i, midenin kalan kısımlarında ortaya çıkan hücreler tarafından yapılmaya başlamaktadır. Erken dönemde iştahı tamamen kaybolan hastada, ghrelinin yapılmasıyla başlayan iştah, hastanın yemesine, bu da 5-6 yıl sonra hastaların yüzde 60-70'sinde kilonun eskiye dönmesine neden olur."
Mide küçültme ameliyatlarında amaç sadece mideyi küçültmek olmayıp aynı zamanda midenin iştak hormonu 'ghrelin' üreten kısmının çıkarılması da amaçlanır. Hem iştahı yok olan, hem de midesi hacim olarak küçülen hasta yemek yemez ve zayıflar. Endoskopik girişimlerde fundus çıkarılmadığından iştah azalması görülmez. Cerrahi mide küçültme-tüp mide ameliyatlarının erken ve geç yarattığı sorunlar vardır.
Günümüzde VKİ 40 olanlar ile 35 üstü olup beraberinde metabolik sendromu olan (kan şekeri yüksek, hipertansiyon, yağlarında yükseklik olan) hastalara bu ameliyatlar önerilmekte ve sağlık kurumları ücretlerini karşılamaktadır. Bu kurallar bazen eksik kilolarını tamamlamak için kilo alma çabasına giren hastalar tarafından suistimal edildiği görülmektedir. Mide küçültme ameliyatlarından sonra dikişlerin tutmaması ile mide içeriğinin karın boşluğuna kaçması erken dönemde fark edilip tedbir alınmazsa, ölüme neden olan çoklu organ yetmezlikleri ile sonlanmaktadır.
Bunun yanı sıra zamanla yaklaşık 2 yıl sonra vücuttan çıkarılan fundusun yaptığı açlık hormonu 'ghrelin'i, midenin kalan kısımlarında ortaya çıkan hücreler tarafından yapılmaya başlamaktadır. Erken dönemde iştahı tamamen kaybolan hastada, ghrelinin yapılmasıyla başlayan iştah, hastanın yemesine, bu da 5-6 yıl sonra hastaların yüzde 60-70'sinde kilonun eskiye dönmesine neden olur."