Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) Dilekçe Komisyonu'na bir alt komisyon kuruldu: OHAL (Olağanüstü Hal) İnceleme Komisyonu. Mızrak çuvala sığmadığı için, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki uygulamalar nedeniyle mağdur olanların durumuna Hükûmet de sessiz kalamadı.
Nasıl sessiz kalsın ki:
OHAL ilan edilmesinden sonra, Anayasanın ve Olağanüstü Hal Kanununun verdiği yetkiye dayalı olarak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çıkarılmaya başlanmıştı. Bu kararnameler ile düzenlenen konular oldukça geniş bir alana yayılmıştı. Neredeyse kanun yerini almıştı. Niyet üzüm yemekti ama dövülenlerin sayısı gittikçe kabarıyordu;
97 bin memur ihraç edilirken, 30 bini de açığa alınıyordu. Fetö'den şüpheli 149 bin 833 kişi hakkında işlem yapılıyordu. Hâkimi,savcısı, akademisyeni, öğretmeni ve öğrencisi?binlerce dernek ve vakıf da sonlandırılıyordu. Sayıları on bini aşmış kişi Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) ve İdare Mahkemelerine başvurmuştu.
Kurunun yanında yaşın yanma ihtimali yüksekti.
Bize kalırsa sorun KHK'lerde yer alan sorumluluk hükmüydü. 667 sayılı KHK hükmü ile getirilen düzenleme, darbe teşebbüsü sonrasında verilen ve verilmesi beklenen hızlı kararlar sürecinde karar alacak ve uygulayacak kamu görevlilerinin endişelerini(!) gidermek için konulduğu izlenimi veren bir hükümdü.
Hükme göre, "karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari ve cezai sorumluluğu doğmaz". Yetki karşılığı sorumluluk yoksa, görev yerine getirilirken kantarın topuzu kaçmakta, pirincin taşı ayıklanamamaktadır.
Görev sorumluluğu olmazsa mağduriyet kaçınılmazdır. Ve kıyıma dönüşen işlem ve uygulamalar sonucu önlem olarak Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların imzasını taşıyan 23 Ocak 2017 tarih ve 685 sayılı KHK ile 7 üyeli OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu.
Komisyona yaklaşık 200 bin başvuru bekleniyor.
Nerden baksan altı üstü 7 kişi tüm başvuruları gereği gibi inceleyebilecek mi?
Üstelik görev süresi 2 yıl olan Komisyon için bu her şeyden önce fizik olarak imkânsızdır. Süre birer yıl uzatılsa da mümkün değil.
Kuşkumuz şundan, bugüne kadar yapılmış olan hataları örtmek için mi komisyon kuruldu?!
Komisyonun verdiği kararlar kesin mi olacak, yoksa kanun yolları açık mı?
Komisyon kararlarına karşı Hakimler ve Savcılar Kurulunun(HSK) görevlendireceği Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabilecek.
İşte bu kertede başka bir sorun var karşımızda; tıpkı Silivri mahkemeleri gibi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri gibi özel yetkilendirilmiş mahkemeler mi, bizi bekliyor, bağımsız mahkemeler yerine.
İdare Mahkemelerinden de sonuç alınamaz ise, AYM'de bireysel başvuru yoluyla hak aranabilecektir.
Son adres ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olacaktır.
Nasıl sessiz kalsın ki:
OHAL ilan edilmesinden sonra, Anayasanın ve Olağanüstü Hal Kanununun verdiği yetkiye dayalı olarak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) çıkarılmaya başlanmıştı. Bu kararnameler ile düzenlenen konular oldukça geniş bir alana yayılmıştı. Neredeyse kanun yerini almıştı. Niyet üzüm yemekti ama dövülenlerin sayısı gittikçe kabarıyordu;
97 bin memur ihraç edilirken, 30 bini de açığa alınıyordu. Fetö'den şüpheli 149 bin 833 kişi hakkında işlem yapılıyordu. Hâkimi,savcısı, akademisyeni, öğretmeni ve öğrencisi?binlerce dernek ve vakıf da sonlandırılıyordu. Sayıları on bini aşmış kişi Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) ve İdare Mahkemelerine başvurmuştu.
Kurunun yanında yaşın yanma ihtimali yüksekti.
Bize kalırsa sorun KHK'lerde yer alan sorumluluk hükmüydü. 667 sayılı KHK hükmü ile getirilen düzenleme, darbe teşebbüsü sonrasında verilen ve verilmesi beklenen hızlı kararlar sürecinde karar alacak ve uygulayacak kamu görevlilerinin endişelerini(!) gidermek için konulduğu izlenimi veren bir hükümdü.
Hükme göre, "karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari ve cezai sorumluluğu doğmaz". Yetki karşılığı sorumluluk yoksa, görev yerine getirilirken kantarın topuzu kaçmakta, pirincin taşı ayıklanamamaktadır.
Görev sorumluluğu olmazsa mağduriyet kaçınılmazdır. Ve kıyıma dönüşen işlem ve uygulamalar sonucu önlem olarak Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların imzasını taşıyan 23 Ocak 2017 tarih ve 685 sayılı KHK ile 7 üyeli OHAL İnceleme Komisyonu kuruldu.
Komisyona yaklaşık 200 bin başvuru bekleniyor.
Nerden baksan altı üstü 7 kişi tüm başvuruları gereği gibi inceleyebilecek mi?
Üstelik görev süresi 2 yıl olan Komisyon için bu her şeyden önce fizik olarak imkânsızdır. Süre birer yıl uzatılsa da mümkün değil.
Kuşkumuz şundan, bugüne kadar yapılmış olan hataları örtmek için mi komisyon kuruldu?!
Komisyonun verdiği kararlar kesin mi olacak, yoksa kanun yolları açık mı?
Komisyon kararlarına karşı Hakimler ve Savcılar Kurulunun(HSK) görevlendireceği Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabilecek.
İşte bu kertede başka bir sorun var karşımızda; tıpkı Silivri mahkemeleri gibi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri gibi özel yetkilendirilmiş mahkemeler mi, bizi bekliyor, bağımsız mahkemeler yerine.
İdare Mahkemelerinden de sonuç alınamaz ise, AYM'de bireysel başvuru yoluyla hak aranabilecektir.
Son adres ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023