Oldum olası eğitim yaşamımızı yazboz tahtası yapar dururuz. Gelen iktidarlara göre eğitim tarzımız değiştiği gibi aynı iktidarın değişen bakanına göre de değişiyor. Önce okul öncesi eğitim 60 aya kadar olan çocuklara verildi. Sonra bu 66 aya esnetildi. Şimdi de dönüldü dolaşıldı eskiye dönülerek okula başlama yaşı 72 ay oldu. Yani altı yaşını bitirmiş çocuk, ilkokula kayıt yapılacak.
İnsanın içinden oh be diye bir rahatlama nidası çıkıyor. Çünkü doğru yola dönüldü. Çocukta beyinsel ve zihinsel olarak birinci sınıfta okuma yaşı 72 ayın üstüdür. Çocuk, kalem tutmasını becerebilmeli ve arkadaşlarıyla oyunları paylaşarak oynayabilmelidir.
Bazı ülkelerde beş yaşındaki çocuk ilkokula başlıyor. Ancak orada her çocuk, okul öncesi eğitim almış oluyor. Bu düzeyde öğrenciler arasında uyum olduğu için sınıfta her hangi bir sorun yaşanmamaktadır. Ama bizde sınıfın yarısı okul öncesi eğitime gitmemiştir. O zaman sınıfta sorunu biz yaratmış oluyoruz.
Diğer bir sorun da zamanından önce çocuğa okuma yazma öğretmektir. Okul öncesi eğitimde çocuğa okuma-yazma öğretilmemelidir. Ama bazı öğretmenler ki -özellikle özel okullarda- okuryazar yanlışlığı yapılıyor. Çocuk zorlanırsa üç yaşında okuryazar edilir. Ama gelecek için bu çocuğa veya veliye iyilik yapılmıyor. Bu çocuklarda duygusal ve sosyal gelişmelerinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Akran etkileşmesi, dikkat süresi, sınıf kuralını içselleştirmesi, anneden uzun süre ayrı kalması öğrencide sorun oluşturuyor. Sınıfa uyum sağlayamadığı için kendisini dışlanmış görüyor.
Çocuk, bilişsel, duygusal ve psiko-güç olarak yeterli olgunluğa erişmediyse o çocuk, anaokuluna veya ilkokulda oluşturulan anasınıfına gitmesi uygun olur. Çocuk anaokulunda birtakım kazanımlar elde eder. Bunlar el becerisi, arkadaşlarıyla paylaşım, birlikte oyun oynamak, şarkı söylemek gibi beceriler, paylaşımlar kazanmak çocuğu geleceğe hazırlar. Çünkü bu tür eğitimler çocuğu okul olgunluğuna ulaştırır.
Ülkemizde anne babaların eğitim düzeyi artıkça ve evde iletişim araçlarından yararlanma düzeyi yükseldikçe, çocukların dünyaya bakışları daha doğru yönde oluyor.
Baştan beri üzerinde durduğum temel nokta, mümkünse her çocuk, okul öncesi eğitim almalı. Okul öncesinin hedefi çocuğu okuryazar yapmak değil onu ilkokula hazırlamaktır. Çocuğa toplu oynama, birlikte bazı etkinlikler yapmaktır.
4+4+4 yaklaşımı bence tartışılmalıdır. Eğitim uzmanları, deneyimli öğretmenler bu eğitim sistemini yeniden masaya yatırmalıdırlar. Çünkü ilk sekiz yıl zorunlu okuluna devam eder. Ama lise eğitiminde gereksiz açık kapılar bırakılmış gibi. Artık 21. yüzyıldaki bir eğitim bu kadar kısa olmamalı. En azından her öğrenciye lise eğitimi zorunlu olmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2019 yılına kadar sürede tüm çocuklarımızın okul öncesi eğitimden geçirileceği yaklaşımı bence doğru bir yaklaşımdır Çünkü uzmanlar ilkokul birinci sınıf yaşının 72 ay sonrası olması yönünde görüş birliğinde oldukları bir gerçek. Gerçi çocuğun gelişimi, yaşından önce el becerisi duygusal olgunluk yönünden gelişmesi ve okuduğu sınıfa uyum sağlayacak düzeyde ise 72 ayı doldurmadan da birinci sınıfa kayıt edilebilir.
Özetlersek, öğrenciyi gereksiz bilgilerle -özellikle önceden- beynini doldurmak eğitim açısından yarar değil zararlıdır.
Bizden söylemesi!
İnsanın içinden oh be diye bir rahatlama nidası çıkıyor. Çünkü doğru yola dönüldü. Çocukta beyinsel ve zihinsel olarak birinci sınıfta okuma yaşı 72 ayın üstüdür. Çocuk, kalem tutmasını becerebilmeli ve arkadaşlarıyla oyunları paylaşarak oynayabilmelidir.
Bazı ülkelerde beş yaşındaki çocuk ilkokula başlıyor. Ancak orada her çocuk, okul öncesi eğitim almış oluyor. Bu düzeyde öğrenciler arasında uyum olduğu için sınıfta her hangi bir sorun yaşanmamaktadır. Ama bizde sınıfın yarısı okul öncesi eğitime gitmemiştir. O zaman sınıfta sorunu biz yaratmış oluyoruz.
Diğer bir sorun da zamanından önce çocuğa okuma yazma öğretmektir. Okul öncesi eğitimde çocuğa okuma-yazma öğretilmemelidir. Ama bazı öğretmenler ki -özellikle özel okullarda- okuryazar yanlışlığı yapılıyor. Çocuk zorlanırsa üç yaşında okuryazar edilir. Ama gelecek için bu çocuğa veya veliye iyilik yapılmıyor. Bu çocuklarda duygusal ve sosyal gelişmelerinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Akran etkileşmesi, dikkat süresi, sınıf kuralını içselleştirmesi, anneden uzun süre ayrı kalması öğrencide sorun oluşturuyor. Sınıfa uyum sağlayamadığı için kendisini dışlanmış görüyor.
Çocuk, bilişsel, duygusal ve psiko-güç olarak yeterli olgunluğa erişmediyse o çocuk, anaokuluna veya ilkokulda oluşturulan anasınıfına gitmesi uygun olur. Çocuk anaokulunda birtakım kazanımlar elde eder. Bunlar el becerisi, arkadaşlarıyla paylaşım, birlikte oyun oynamak, şarkı söylemek gibi beceriler, paylaşımlar kazanmak çocuğu geleceğe hazırlar. Çünkü bu tür eğitimler çocuğu okul olgunluğuna ulaştırır.
Ülkemizde anne babaların eğitim düzeyi artıkça ve evde iletişim araçlarından yararlanma düzeyi yükseldikçe, çocukların dünyaya bakışları daha doğru yönde oluyor.
Baştan beri üzerinde durduğum temel nokta, mümkünse her çocuk, okul öncesi eğitim almalı. Okul öncesinin hedefi çocuğu okuryazar yapmak değil onu ilkokula hazırlamaktır. Çocuğa toplu oynama, birlikte bazı etkinlikler yapmaktır.
4+4+4 yaklaşımı bence tartışılmalıdır. Eğitim uzmanları, deneyimli öğretmenler bu eğitim sistemini yeniden masaya yatırmalıdırlar. Çünkü ilk sekiz yıl zorunlu okuluna devam eder. Ama lise eğitiminde gereksiz açık kapılar bırakılmış gibi. Artık 21. yüzyıldaki bir eğitim bu kadar kısa olmamalı. En azından her öğrenciye lise eğitimi zorunlu olmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2019 yılına kadar sürede tüm çocuklarımızın okul öncesi eğitimden geçirileceği yaklaşımı bence doğru bir yaklaşımdır Çünkü uzmanlar ilkokul birinci sınıf yaşının 72 ay sonrası olması yönünde görüş birliğinde oldukları bir gerçek. Gerçi çocuğun gelişimi, yaşından önce el becerisi duygusal olgunluk yönünden gelişmesi ve okuduğu sınıfa uyum sağlayacak düzeyde ise 72 ayı doldurmadan da birinci sınıfa kayıt edilebilir.
Özetlersek, öğrenciyi gereksiz bilgilerle -özellikle önceden- beynini doldurmak eğitim açısından yarar değil zararlıdır.
Bizden söylemesi!
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023