logo
25 NİSAN 2024

Okullar açıldı-II

18.09.2018 00:00:00

(dünden devam...)


Eğitim sistemimizin sorunları biraz da ekonomik demiştik. Öğretmen açığı ciddi bir sorun. Sözleşmeli ve ücretli öğretmen kavramı başlı başına sıkıntı. Bir okulda aynı işi yapan ama farklı özlük hakları olan ve farklı ücretler alan öğretmenler var ve biz bunlardan aynı performansı bekliyoruz. Kadrolu bir öğretmenin bile maaşı dünyadaki öğretmen maaşları standartlarının çok altında. Çünkü öğretmenin kendine yatırım yapması lazım. Dün bahsettiğimiz gibi bir eğitim verebilmesi için öğretmenin kitap okuması, eğitimde yenilikleri takip etmesi, buna yönelik kurslara katılması, gezmesi, görmesi lazım. Bunlar için de paraya ihtiyacı var. Daha faturalarını nasıl ödeyeceğinin derdinde olan hele ki ücretli öğretmen olup asgari ücretin bile altında bir maaşla çalışan bir öğretmenin en başta psikolojik durumu 30-40 kişilik bir sınıfın karşısına geçip de verimli bir şekilde ders anlatmasına ne kadar imkan sağlar önce bunu bir düşünmek lazım. 


Ekonomiden bahsetmişken okulların fiziki durumları da ekonomiye bağlı. Temizlik ve hijyen yüzlerce kişinin uzun saatler bir arada bulunduğu bir okul ortamında en önemli konulardan biri. Ancak özellikle liselerde kadrolu temizlik elemanı yok. Devlet atamıyor. Okul idareleri kendi imkanları ile sezonluk eleman alıp maaşlarını ödemeye çalışıyorlar. Bütçeleri çok kısıtlı olduğundan yeterli sayıda temizlik görevlisi çalıştıramıyorlar ya da yıl sonuna doğru kasa suyunu çekince bu elemanları işten çıkarıyorlar. Özellikle tuvaletler birer mikrop yuvası haline geliyor. Çoğu okulun tuvaletinde zaten sabun bile bulunmuyor. 2000'li yıllarda hala bunları sorun olarak konuşuyor olmak aslına bakarsanız utanç kaynağıdır bizim için. 


Bu kadar önemli başlıklara kaynak bulunamazken bir de har vurup harman savrulan alanlar var. Mesela öğrencilere bedava kitap dağıtılması. Çok güzel bir uygulama. Devletin vatandaşına eğitim imkanlarını ücretsiz sunması gerekir. Ancak bu kitaplar her yıl yeniden mi basılmalıdır? Bu tip uygulamalar yapan ülkelerde öğrenciye o kitaplar zimmetlenir ve yıl sonunda geri alınır ve bir sonraki yıl gelen öğrencilere verilir. Eğer kaybettiği ya da yıprattığı, kullanılamayacak hale getirdiği bir kitap varsa onun parası öğrenciden tahsil edilir. Böylelikle hem milli servet korunur, hem de çocuk kitaba değer vermeyi öğrenir. Biz ise her yıl yeni baştan kitap basıp büyük bir servet harcıyoruz. O kitapların sayfaları 1-2 ay sonra sınıflarda uçak yapılıp atılmaya başlanıyor. Oysa ki onların basılması için bir sürü ağaç kesiliyor. Ve biz kağıt üretmediğimizden -kağıt fabrikamızı da kapattığımız için- bu kitapları basmak için dövizle kağıt aldığımızı da düşünürsek bu işin ekonomimize nasıl bir yük olduğunu varın siz düşünün. Tabi her yıl yeni kitap basmak çoğu kez bir zorunluluk oluyor çünkü neredeyse her yıl müfredatımız değişiyor, ders saatleri değişiyor, dolayısıyla bir önceki yıl kullanılan kitap kullanılamaz oluyor. Bu da eğitim sisteminin ekonomiye olumsuz etkisi. 


Bütün bunlardan çıkan sonuç çağdaş, araştıran, sorgulayan, düşünen bir nesil yetiştiremiyoruz. Eğitim sistemimizi bu doğrultuda bir türlü revize edemiyoruz. Bu çarktan kurtulmaya çalışmak yerine daha çok dibe batıyoruz. Sonra da gençleri duyarsızlıkla, telefondan başka bir şeyle ilgilenmemekle falan suçluyoruz. Bu durumun en masumu ve en mağduru aslında gençler. Fen liselerini, sosyal bilimler liselerini ama aynı zamanda konservatuvarları, meslek liselerini de desteklemek ve uygun ve düzgün müfredat programları ile çağdaş seviyeye getirmek zorundayız. İmam Hatiplere gelince. Bu kadar çok İmam Hatip lisesine gerçekten ihtiyaç yok. Ama bunu birçok insanın zannettiği gibi laiklik elden gidecek kaygısıyla söylemiyorum. Gençlerin dinini öğrenmesi ve yaşaması bizi korkutmamalı. Hani o İtalya'da bahsettiğim tarım meslek lisesinin içinde bir şapel vardı. Yatakhanede her bir yatağın başucunda duvarda birer haç ve İncil asılıydı. Şimdi İtalya'da laiklik elden gitti mi? İnsanların dinini öğrenmesi ve gereklerini yerine getirebilmesi en doğal hakkıdır. Ama bunun şekli, bu eğitimin nasıl verildiği önemli elbette. İmam Hatip tartışması çok daha tarafsız ve içerden, eğitimci penceresinden bakarak yapılmalı, karşıdan ahkam keserek olmaz. Bir kere İmam hatip müfredatı Anadolu liselerinden, fen liselerinden bile daha ağır. Çünkü onların gördüğü tüm dersleri aynı içerikle görmek zorunda öğrenciler. Fen şubesi, eşit ağırlık şubesi diye onlar da ayrılıyorlar mesela. Üstüne üstlük Arapça, Kur'an-ı Kerim, hadis, fıkıh, siyer gibi meslek dersleri de görmeleri gerekiyor. Ki bu dersler de çok ağır, Arapça zaten zor bir dil ve bir sürü ezber yapmaları gerekiyor. Peki biz napıyoruz? Bu kadar zorlu bir okula TEOG sınavlarında ya da diploma puanıyla hiçbir Anadolu lisesi ya da puanla alan başka okulu kazanamamış, ilköğretimde çok da başarılı olamamış öğrencileri gönderiyoruz. Hem de istemedikleri, tercih etmedikleri halde. Ya e-okuldan yönlendirmeyle ya da velinin zorlamasıyla. Hiç kimseye istemediği bir şeyi zorla öğretemezsiniz. Dindar olsun, dinini öğrensin diye gönderdiğiniz çocuk zorla geldiği bir ortamda aksine tepkili oluyor ve dinden soğuyabiliyor. Maalesef ki -ilahiyatçılarımız bana kızmasınlar ama- din eğitimine bakışımız da dine bakışımız gibi zorlama ve cezalandırmaya yönelik olduğundan öğrencilerin birçoğu hem başarısız oluyor, hem de dinden uzaklaşıyor ve ciddi sorunlar da çıkarıyorlar okul ortamında. Ayrıca bu kadar din görevlisine ihtiyaç olmadığını da düşünecek olursak onlar da üniversite sınavına girmek zorunda kalıyorlar ve sonuç yine hüsran ve yine işsizler ordusuna katılmalarıyla sonuçlanıyor. Yani her köşe başına bir imam hatip açmak aslında gelen yeni nesile birçok açıdan zarar veriyor. Daha geçtiğimiz kış basında yer alan İmam hatiplerde deist yetişiyor haberlerini hatırlarsınız sanırım. Din eğitiminin nasıl olması gerektiği de ayrı bir yazı konusu olarak şimdilik bir kenarda dursun. 


Eğitimin her bir alt başlığını birer yazı dizisi yapsak ve bütün bir yıl her gün yazsak yine bitmez belki de. Daha da çok başlık var konuşulması, irdelenmesi gereken. Bu işin içinde olanların fikrine başvurulmadığı, masa başında ve biraz da siyasi kararlarla yön verildiği için eğitim yıllardır sürekli değişen ama kötüye gidişin değişmediği, bir evdeki kardeşlerin hiçbirinin aynı sistemde okuyamadığı ama hiçbirinin de diğerinden daha iyi olmadığı bir çarkın içinde sürüklenip duruyor. Bu durum son birkaç yılın sorunu da değil zaten. Eğitim politikamızın Atatürk dönemindeki bakış açısıyla devam etmemesi, daha İnönü'den itibaren yapılan yanlışlar, dış kaynaklı müdahale ve yönlendirmeler sonucu bugüne kadar geldik. Bundan sonra yapılması gereken köklü değişikliği kim yapar, nasıl yapar bilinmez ama yeni bakanımızın işi zor anlayacağınız.


Daha çok söylenecek şey var ama şimdilik bu kadarıyla yetinelim ve yeni eğitim öğretim yılı hayırlı uğurlu olsun diyelim. Tüm öğrencilerimize başarılar getirsin...

 
Asude Havuzlu / diğer yazıları
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.