Bir gün Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin yanına birisi geldi ve;- Borcum var, ödemek için hiç param yok. Dedi. O da yerden bir taş alarak o zâta verdi. Borçlu onu çarşıya götürdüğünde, cebindeki taşın zümrüt olduğunu gördü. Dört yüz altına sattı ve borcunu verdi. Kalan ile de rahat geçindi...Bir genç, Allah adamlarını, velîleri inkâr ederdi. Zünnûn-i Mısrî hazretleri yüzüğünü ona verip;- Bunu çarşıya götür, bir altına sat; buyurdu. Götürdü, çarşıdakiler bir gümüşten fazla vermediler. Genç geri gelip durumu anlattı;- Mücevherâtçılara götür, bakalım ne verirler.Buyurdu. Bin altına o yüzüğü satın almak istediler. Genç geri dönüp durumu haber verdi. O zaman gence; - Senin Allahü teâlânın sevgili kullarını anlamadaki ilmin, çarşıdakilerin bu yüzüğü bilmeleri ve ona değer biçmeleri gibidir.Buyurdu. Genç bu tövbe ederek kalbinden o inkârı attı...Bir zaman iftirâ sebebiyle Zünnûn-i Mısrî hazretlerini hapsettiler. Günlerce aç kaldı. Bir kadın iplik parası ile hazırladığı yemekten ona gönderdi. Zünnûn, o yemekten yemedi. Kadın bunu işitince, üzüldü. "Helâl para ile yaptığımı biliyorsun, niçin yemedin?" dedi. "Evet yemek helâldi. Fakat zâlimin tabağı içinde getirdiler." buyurdu. Yemeği zindancıların tabağında getirmişlerdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.