Tanzimatçı sadrazamlardan Ali Paşa yabancılara toprak satışını sıkı bir biçimde destekliyor, bunu bir gelişme ve ilerleme olarak görüyordu. Hatta "yabancılara kapılarımızı açmamız bir tehlike değil, reformdur ve gelişmemiz için yardımcıdır" diyordu. Bu fikir yıllar sonra devleti perişan hale gelmesinde etkin rol oynayacaktı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra devletin varlığına son veren Sevr Antlaşmasını da imzalayan Osmanlı Devleti'nin toprakları fiilen işgal edilmiş, tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarına el konulmuş, yapılan işgalde halkın canına, namusuna kastedilmiş, malları mülkleri ellerinden alınmıştı.Bu gelişmeler karşısında 1920 senesinin başlarında Mustafa Kemal Paşa olanaksızlıklar içinde bölgesel direnişler örgütlemeye çalışırken Türk halkından sürekli olarak oldukları bölgelerden göç etmemelerini, yabancılara toprak satmamalarını istemiş, bunun üstünde ısrarla durmuştu. Sonuç olarak Mustafa Kemal'in ortaya koyduğu muhteşem mücadele ve Kuvva?yı Milliye ruhuyla Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş, al kan üzerinde ay yıldızlı bayrağımız özgürce dalgalanmış, minarelerden ezanlar dinmemiştir. Sayesinde can emniyetimize, mal emniyetimize, din ve vicdan hürriyetimize yeniden doya doya yaşamak üzere kavuştuk.Günümüz Türkiye'si ise, siyasi ve ekonomik işgal altındadır. Sevr yeniden su üzerine çıkarıldı, tüm maddeleriyle üstelik kapsamlı olarak uygulanmaya çalışılıyor. Yabancılara toprak satışıyla hızlı bir mülkiyet değişimi var. Milleti ilgilendiren kararlar yurt dışında alınıyor ve ülke içinde eksiksiz uygulanıyor. Ulusal sanayi çökmüş, tarım yok oluyor. Yeraltı kaynaklarımız yabancılara peşkeş çekilmiş, milli değerlerimiz ayaklar altında? Kültürel bir çöküntü içindeyiz. Parayla donatılmış yerli ve yabancı misyonerler bu ülke için bir şeyler yapmaya çalışan vatanseverlerden daha geniş olanaklara ve imkanlara sahip, yasal haklara saldırmada hiç sınır tanınmıyor. Vatanseverlik baskı altında... Hainlik, getirisi yüksek bir meslek durumunda. Halk yoksul, umutsuz, karamsar ve güvensizlik içinde. Milli birliğimiz ve bütünlüğümüz tehdit altında. Bir kısım basın ve medya da ihaneti yaymakta...Bir değerin nasıl kazanıldığını bilmeyen, o değeri koruyamaz! Kurtuluş savaşının hangi koşullarda, kimlere karşı ve nasıl kazanıldığını, ne bedeller ödendiğini, ulusu ayakta tutan kalkınmanın nasıl sağlandığını bilmeden, Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tutmak olanaklı değildir. Bugün bu değerin farkında olan bir Haydar Baş gerçeği var. Ülkemizi bu işgalden kurtarması için gündemimizde olan seçimde, BAĞIMSIZ TÜRKİYE demeliyiz ki, bugünün "Hoca Atatürk'üne" yetki vermiş olalım. Kendisinin bizzat ifade ettiği gibi "7 Haziran seçimi, Kurtuluş Savaşına denk bir harekettir." Bu harekette O'nun yanında yer almak, "Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal" diyen bağımsızlık karakterine sahip olmak demektir. Bu karakteri ortaya koyabilmek için her sahada tam bağımsızlığı esas alarak varlığını devam ettirebileceği milli bir devlet anlayışına sahip olmak gereklidir. Bağımsızlığın belki de en önemli göstergesi olan bağımsız milli bir ekonomi sistemini hayata geçirmek zorundadır. Ve bu Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi de Prof. Dr. Haydar Baş'tır. İnsanın doğuştan gelen her türlü haklarını korumakla mükellef olan "devlet baba" anlayışını hayata geçirecek olan tek liderdir. Bunu nasıl yapacağını da projelendiren ilim adamıdır.Tüm bu sebeplerden ötürü diyoruz ki; çiftçi, O'nun yanında yer alsın; tohumuna, gübresine, ilacına, elektriğine, mazotuna ve pazarına sahip çıksın. İşçi, O'nun yanında yer alsın; an az 5000 TL asgari ücretine sahip çıksın. Öğrenci, O'nun yanında yer alsın; sınavsız üniversiteye ve iş garantisine sahip çıksın. Ev hanımı, O'nun yanında yer alsın; 1500 TL ev hanımı maaşına sahip çıksın. Vatandaş, O'nun yanında yer alsın; 1000 TL vatandaşlık maaşına sahip çıksın. Emekli, O'nun yanında yer alsın; 5000 TL emekli maaşına sahip çıksın. Türk Milleti Lazıyla, Çerkeziyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle Ehl?i Beyt'in nefesiyle O'nun yanında yer alsın!Milletimiz, hakkına sahip çıkmak için Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıksın!
Nurcan Erol / diğer yazıları
- Vaat mi, proje mi? / 06.06.2015
- Onun yanında yer almak / 04.06.2015
- Hakkınız var / 30.04.2015
- Neden olmasın? / 17.04.2015
- Onun yanında yer almak / 04.06.2015
- Hakkınız var / 30.04.2015
- Neden olmasın? / 17.04.2015