Türk Milleti, tarihinin her safhasında, idaresi altında bulunan halklara geniş hürriyetler tanımış; can, mal, namus güvenliklerini, din ve vicdan özgürlüklerini teminat altına almıştır. 600 yıl üç kıtada hükümrân olan Türkler'in hakimiyetindeki topraklarda hiç kimsenin burnu dahi kanamamıştır. Bugün aynı bölgelerde korkunç bir zulüm devam etmektedir. Müslüman Türk'ün eli Balkanlar'dan çekildikten sonra buralarda yaşananlar malûmdur. Osmanlı idaresinde huzur içinde olan Ortadoğu, bugün kan gölüne dönmüştür. İsrail, hiçbir engel tanımadan yayılmacılığını sürdürmekte ve bu uğurda hiçbir uygulamadan çekinmemektedir.
Nitekim, önceki gün İsrail'in F-16 uçakları Gazze'de bir eve füze saldırısında bulundu. Saldırıda sekiz çocuk öldü. Bu çocuklardan bir tanesi henüz bir aylık, diğerleri de 5 yaşın altındaydı. Dünyada kendi idaresi altındaki mâsum insanlara savaş uçakları ve ağır silahlarla müdahale eden ilk ve tek ülke İsrail'dir.
Bu uygulamalar yeni değil. 1982'de İsrail kontrolü altındaki Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında Lübnanlı Falanjistler ve İsrail askerleri, iki gün boyunca silahsız Filistinlileri katletmişti. Korkunç cinayetlerin işlendiği bu bölge, İsrail sorumluluğundaydı. Ancak, İsrail önlem almak şöyle dursun, Falanjistleri kamplara girmeye teşvik etti. Ve İsrail ordusu giriş-çıkışları engellemek için kampların etrafını çevirdi.
O dönemde Savunma Bakanı olan Şaron hakkında, "bölgeden sorumlu olduğu halde görevini yapmadığı için" dâvâ açılmıştı. Hatta, dâvâyı takip eden İsrailli yargıca göre Şaron, "katliam yapacaklarını bildiği halde Falanjistleri kamplara sokmuştu".
Çok değil, bundan 100 sene önce bu halklara Türk idaresinde, saygı ve hürmetle muamele edilirdi. Bilhassa Hicaz ve Filistin bölgesi hassasiyetle korunurdu. II. Abdülhamid, siyonistlerin bölge üzerindeki emellerini iyi bildiğinden Filistin ve civarından toprak satışını yasaklamıştı. Osmanlı'dan sonra bölge, İngiliz mandasına verildi, ardından 1948'de İsrail Devleti'nin kurulmasıyla bugünlere kadar gelindi.
Bugün ise, bölge âdeta çözülmez bir kördüğüm haline gelmiştir. Şüphesiz, âdil olmayandan adâletle muamele etmesini beklemek mantıklı olmadığı gibi, merhametli olmayandan merhamet de beklenemez. Ortadoğu'nun dünkü ve bugünkü manzarasını karşılaştırmak, bu gerçeği anlamak için yeterlidir.
Nitekim, önceki gün İsrail'in F-16 uçakları Gazze'de bir eve füze saldırısında bulundu. Saldırıda sekiz çocuk öldü. Bu çocuklardan bir tanesi henüz bir aylık, diğerleri de 5 yaşın altındaydı. Dünyada kendi idaresi altındaki mâsum insanlara savaş uçakları ve ağır silahlarla müdahale eden ilk ve tek ülke İsrail'dir.
Bu uygulamalar yeni değil. 1982'de İsrail kontrolü altındaki Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında Lübnanlı Falanjistler ve İsrail askerleri, iki gün boyunca silahsız Filistinlileri katletmişti. Korkunç cinayetlerin işlendiği bu bölge, İsrail sorumluluğundaydı. Ancak, İsrail önlem almak şöyle dursun, Falanjistleri kamplara girmeye teşvik etti. Ve İsrail ordusu giriş-çıkışları engellemek için kampların etrafını çevirdi.
O dönemde Savunma Bakanı olan Şaron hakkında, "bölgeden sorumlu olduğu halde görevini yapmadığı için" dâvâ açılmıştı. Hatta, dâvâyı takip eden İsrailli yargıca göre Şaron, "katliam yapacaklarını bildiği halde Falanjistleri kamplara sokmuştu".
Çok değil, bundan 100 sene önce bu halklara Türk idaresinde, saygı ve hürmetle muamele edilirdi. Bilhassa Hicaz ve Filistin bölgesi hassasiyetle korunurdu. II. Abdülhamid, siyonistlerin bölge üzerindeki emellerini iyi bildiğinden Filistin ve civarından toprak satışını yasaklamıştı. Osmanlı'dan sonra bölge, İngiliz mandasına verildi, ardından 1948'de İsrail Devleti'nin kurulmasıyla bugünlere kadar gelindi.
Bugün ise, bölge âdeta çözülmez bir kördüğüm haline gelmiştir. Şüphesiz, âdil olmayandan adâletle muamele etmesini beklemek mantıklı olmadığı gibi, merhametli olmayandan merhamet de beklenemez. Ortadoğu'nun dünkü ve bugünkü manzarasını karşılaştırmak, bu gerçeği anlamak için yeterlidir.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011