"Kim bir zalime zulmünde yardım ederse, Allah o zalimi o yardım edene musallat eder" (Suyutî, Camiu's-Sağir, h.no 8472, c.3 / 3578, İbn Asakir'den; Acluni, Keşfu'l-Hafa, h. no. 2380) Allah Resulü'nün bu mübarek ifadelerinde büyük bir ibret vardır. Ve dünya tarihi bu hakikatin sayısız misalleri ile doludur:İran Şahı Pehlevi 1941 yılında tahta geçti. 1979'a kadar tahtta kaldı. Ve bu süre zarfında ABD'nin sadık bir müttefiki oldu. Hükümdarlığı sırasında CIA destekli SAVAK adlı bir polis örgütü kurdu. İran petrollerini Batı destekli politikalar istikametinde kullanıma açtı. İran bölgede adeta ABD'nin jandarmalığını üstlendi. Ne var ki 1979'da meydana gelen İslam devrimi sonucu dengeler bir anda tersine döndü. Şah, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bir dönem Mısır, Fas, Bahamalar ve Meksika'da yaşadı. Ardından tedavi görmek için ABD'ye gitti. Ancak ABD, 38 yıl bölgede kendi çıkarlarını savunan devrik Şahı himaye etmedi. Şah, Panama'ya sığınmak zorunda kaldı. Ardından Mısır'ın daveti üzerine Kahire'ye gitti. Ve orada vefat etti.* * * Mısır'ın eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek, 1981 yılında Mısır'da iktidara geldi. ABD ile yakın ilişkiler kurdu. Amerika'dan binlerce dolar askeri yardım aldı. Pek çok kesim tarafından Amerikan kuklası olmakla itham edildi. Mübarek'in dış politika uygulamaları sebebiyle Mısır'ın Arap birliği üyeliği 10 yıl boyunca askıya alındı. Hamas'ın 2007'de Gazze'de iktidarını kurmasının ardından derinleşen krizde, Mısır İsrail'in tarafını tuttu. Ancak Tunus'la başlayan ABD ve İsrail destekli sözde Arap Baharı, Mübarek'in de sonunu getirdi. ABD, kırk küsur yıllık sadık müttefikini bir kalemde gözden çıkardı. Şimdi Mübarek ve oğulları yargılanıyor ve akıbetleri belli değil... BOP çerçevesinde çıkarılan ayaklanmalar sonucu devrilen Mübarek'in yerine, yüzde 51 oy alan Muhammed Mursi seçildi ve 2012'de Mısır'ın 5. Cumhurbaşkanı oldu. Bu seçimde BOP mimarlarının etkisi tartışılmazdı. Ancak hemen ardından Temmuz 2013'te yapılan büyük gösteriler sonucu Mısır ordusu, askeri bir müdahale ile yönetime el koydu. Mursi darbeyi kabul etmedi, yandaşlarına da direnmelerini söyledi. Ancak başarılı olamadı. Şu anda kendisiyle birlikte 4 sanığın yargılandığı duruşma 8 Ocak 2014'e ertelendi.* * * Saddam Hüseyin 1979'da Irak'ta iktidara geldi. Başta ABD ve İsrail olmak üzere dış güçlerin işine yarayacak olan ve sekiz yıl süren İran-Irak savaşını başlattı. Bu savaş, her iki Müslüman ülke açısından çok yıpratıcı oldu. Binlerce Müslüman hayatını kaybetti. İran-Irak savaşının bitmesinden iki yıl sonra Saddam, bu kez komşusu Kuveyt'i işgal etti. Ki, bu işgal ABD'nin Körfez'e müdahalesi için hazırlanmış mükemmel bir senaryoydu. Saddam da bu senaryonun baş figüranıydı. Sonuçta Saddam Hüseyin, 2003'te başlatılan ABD'nin Irak işgali sırasında tutuklandı ve 30 Aralık 2006'da Kurban Bayramı'nın ilk günü asılarak idam edildi.* * * Usame b. Ladin, ABD'nin, 11 Eylül saldırılarından sorumlu tuttuğu şahıstı. Onu arama bahanesiyle Amerika, Afganistan'ı işgal etti ve güya Amerika'nın en önemli düşmanlarından biriydi... Peki, gerçek böyle miydi? Usame b. Ladin ve ailesi, Suudi Arabistan'daki ABD askeri üslerinin yapımını ve Körfez savaşından sonra Kuveyt'in inşaatını üstlenmiş, Bağımsız Devletler Topluluğu pazarının büyük bir kısmını ellerine geçirmişlerdi. Usame b. Ladin ve el Kaide, Afganistan'da Sovyetler Birliğine karşı ABD'nin tarafında önemli görevler yürütmüştü. ABD servisleri militanlar toplamış bunları eğitmiş ve silahlandırmış ve Sovyetlere karşı cihat adı altında örgütlemişti. Usame b. Ladin bu sistemin merkezinde yer almıştı. Birçok üst düzey Amerikan görevlisinin ifadesine göre "Usame b. Ladin ve ailesi ABD'yle bir finansal ortaklık içindedir ve kendisine Amerikan ajanı demek yanlış olmaz." Aynı Usame b. Ladin 2011 yılında Pakistan'da Amerikan güçleri tarafından yapılan bir operasyon sonucu öldürülmüştü...* * *Bunlar yakın tarihimizden ibret alınması gereken hadiselerdir. O halde iktidar sahipleri, hem kendi istikametlerini hem de idaresinden sorumlu oldukları milletler adına belirledikleri politikaları doğru hesap etmelidirler. Tarihin tekerrürden ibaret olduğu unutulmamalıdır.Bugün Irak işgalinde, işgalcilere kayıtsız şartsız yardım edenler, Libya işgalinde Haçlının yanında olanlar, Suriye'deki isyan ve teröre destek verenler; durup bir kez daha düşünmeli ve şu ilahi beyanı hatırlamalıdırlar:"Kim bir zalime zulmünde yardım ederse Allah o zalimi ona musallat eder"...
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011