Şükredenlere çok mükafat verilecektir. Şükür, İslamiyet'e uymak demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Ramazanda nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu aya saygısızlık edenin, bu ayda günah işleyenin bütün senesi günah işlemekle geçer) buyurmaktadır. O halde bilhassa Ramazan ayında günah işlemekten daha çok sakınmak gerekir. Mübarek yerlerde yapılan ibadetlere de daha çok sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Mekke'de bir Ramazan orucu tutmak, başka yerde tutulan bin Ramazan orucundan efdaldir) buyuruldu. (Bezzar) Cuma günü yapılan ibadetlere de kat kat sevap verilir. Cuma günü işlenen günahlar da iki kat yazılır. Kıymetli günlerin değerini bilmek ve gereğini yapmak gerekir.Orucun farzı üçtür. Bunlar: 1 Niyet etmek. 2 Niyeti, ilk ve son vakitleri arasında yapmak. 3 İmsak vaktinden güneşin batmasına kadar olan zaman içinde, orucu bozan her şeyden sakınmaktır. Ramazan ve nafile oruçlara niyetin ilk vakti, güneş battıktan sonra başlar. Son vakti ise, ertesi günü öğleye bir saat kalıncaya kadardır. Kaza ve kefaret oruçlarında ise, akşamdan imsak vaktine kadardır. Ramazanda oruca niyet ederken, akşamdan imsak vaktine kadar, "Yarın oruç tutmaya", imsaktan sonra ise "Bugün oruç tutmaya" denir. Yanılıp yanlış söylense de, oruç tutulacak gün bilindiği için mahzuru olmaz. Ramazanda bir aylık oruca toptan niyet edilmez, her gün ayrı ayrı niyet etmek farzdır.Gece yatarken yemeği yiyip veya yemek yemeden niyet edilse, sonra gece uyanınca, sahura kalkınca yemek yemekte mahzur yoktur. Akşam yemeği yerken niyet etmek iyi olur. Niyetten sonra da, imsak vaktine kadar yiyip içmekte mahzur yoktur. Ramazanda, "Yarın dişim ağrımazsa oruç tutarım, ağrırsa tutmam" diye akşamdan niyet edilse, böyle şüpheli niyet ile oruç tutmak sahih olmaz.Öğleye bir saat kalıncaya kadar niyet edilir. Sahura kalkmak niyettir, oruç tutmak niyetiyle yatmak da niyettir, sahura kalkılmasa da oruca niyet edilmiş olur. İmsak, gecenin bitimi, yiyip içmenin yasak olan vaktin başlaması demektir. Bakara suresindeki, "Beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyip için" mealindeki 187. âyetindeki iplikler, gündüzün beyazlığı ile gecenin siyahlığıdır. Âyeti kerimenin anlamı, "Gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığı, iplik gibi birbirinden ayrılıncaya kadar yiyip için" demektir. Bu âyeti kerimeyi duyan bir zat, "Ya Resulullah, ben gündüzün geceden ayrıldığını öğrenmek için yastığımın altına bir beyaz iplik ile bir siyah iplik koydum. Fakat gecenin bitişini yine de tespit edemedim" dedi. Bunun üzerine, Peygamber efendimiz, "O iplikler, gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığıdır" buyurdu. Eğer Peygamber Efendimiz açıklamasa idi, beyaz ipliğin aydınlık, siyah ipliğin karanlık olduğunu nereden bilecektik?