Ekonomik örgütlenmeler, siyasal yapılanmalar ve sosyo- kültürel etkinliklerle tüm dünyayı bir örümcek ağı misali saran Amerikan gücü, bir taraftan bu kazanımları elde tutmak için kıyasıya mücadele verirken; bir taraftan da sürek avına devam etmekte.
Irak ve Afganistan avı bu süreğin ve sürecin halkalarından biri. Halkalardan diğerleri; İran, Suudi Arabistan, Suriye ve Filistin.
Süreğin merkezi noktasını yukarıda saydığımız ülkelerin müdahil olduğu Ortadoğu bölgesi oluşturuyor.
Terörün ve teröristin merkezi olduğu iddia edilen bu bölgeyi çekim merkezi yapansa petrol.
Aslolan petrolken,tali unsur ve sözde gerekçe ise terör.
Amerikan gücü, askeri kaynaklarını artırarak yeni coğrafyaları kaşımaya devam edecek.
Afganistan operasyonu esnasında Azerbaycan, Özbekistan, Pakistan hatta Rusya ve Çin gibi ülkeleri koluna takan Amerikan gücü, Irak'ın talan edilmesiyle beraber Avrupa ülkelerini de yanına çekti.
Amerikan yönetimi İspanya ve Almanya'dan İngiltere ve Türkiye sırtlarına kadar askeri üslerine çekidüzen vermeyi planlıyor.
Global terör bahanesiyle Avrupa'dan Asya'ya çoğu devleti peşine katan Amerikan gücü, bu ülkelerdeki yönetimlere karşı yükselen halk tepkisini elimine edebilmek için de zamanında bu ülkelerin dokusuna işlediği sivil destekçilerini katalizör olarak kullanıyor.
Barış, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve çevre gibi birbirinden ilginç ve amaçları ütopik Amerikan yandaşı kurumlar bu zeminin ayrılmaz parçası.
Fikir ve düşünce kuruluşları olarak sözde hizmet veren Think tanklar ve Hükümetler dışı yapılanmalar olarak kabul gören NGO'lar ( Non Gouvernement Organisations) işbaşındalar.
Amerikan gücünün hedef devlet idarelerini daha rahat ele geçirebilmeleri için öncelikle o toplumların zeminden ve içten fethedilmesi kaçınılmaz.
Çin, Kuzey Kore, İran ve Küba gibi birkaç ülke dışında hemen hemen tüm ülkelerde bu plan tıkır tıkır işliyor. Amerikan karşıtı ülkeler dıştan kontrol edilemeyince içten operasyonlar düzenleniyor. Muhaliflere dolaylı destekler sağlanıyor, kitlesel iç hareketlenmeler kurgulanıyor.
İran'a karşı; zaman zaman (Türkiye de başta olmak üzere) komşu ülkeler koz olarak kullanılıyor.
Küba'ya karşı; Latin ülkeleri, Kuzey Kore'ye karşı; Güney tarafı, Çin'e karşı; Tayvan ve insan hakları gibi bazı gerekçeler devreye sokulmuş halde.
Amerikan gücü, yavaş yavaş Avrupa ülkelerindeki askeri gücünü Uzakdoğu'ya kaydırarak siyasal çekim merkezlerini değiştirmeyi düşünüyor.
Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan gibi ülkeleri kenar üsler olarak planlayan Amerikan gücü, çok kutuplu dünyaya kayması muhtemel uluslararası siyasal sistemi bertaraf edebimek için Çin, Rusya ve Japonya'nın belini kırmayı kafasına koydu.
Amerikan gücü, ayağının kaymaması için bazı coğrafyalarda asker kaydırıyor.
Ayağını kaygan zeminde sağlama almak isteyen Amerikan gücü Ortadoğu ve diğer coğrafyalardaki karışıklıkları engelleyeceği yerde yeni karışıklıklara kapı aralıyor.
Sudan'da yaşananlar da bunun parçası.
Amerikan örümceği ağlarını örerken bu ağa takılan ülkeler çıkmakta güçlük çekiyorlar.
Örümceğin kollarında yaşamak
o derece zor.
Ya örecek, ya öleceksiniz...
Irak ve Afganistan avı bu süreğin ve sürecin halkalarından biri. Halkalardan diğerleri; İran, Suudi Arabistan, Suriye ve Filistin.
Süreğin merkezi noktasını yukarıda saydığımız ülkelerin müdahil olduğu Ortadoğu bölgesi oluşturuyor.
Terörün ve teröristin merkezi olduğu iddia edilen bu bölgeyi çekim merkezi yapansa petrol.
Aslolan petrolken,tali unsur ve sözde gerekçe ise terör.
Amerikan gücü, askeri kaynaklarını artırarak yeni coğrafyaları kaşımaya devam edecek.
Afganistan operasyonu esnasında Azerbaycan, Özbekistan, Pakistan hatta Rusya ve Çin gibi ülkeleri koluna takan Amerikan gücü, Irak'ın talan edilmesiyle beraber Avrupa ülkelerini de yanına çekti.
Amerikan yönetimi İspanya ve Almanya'dan İngiltere ve Türkiye sırtlarına kadar askeri üslerine çekidüzen vermeyi planlıyor.
Global terör bahanesiyle Avrupa'dan Asya'ya çoğu devleti peşine katan Amerikan gücü, bu ülkelerdeki yönetimlere karşı yükselen halk tepkisini elimine edebilmek için de zamanında bu ülkelerin dokusuna işlediği sivil destekçilerini katalizör olarak kullanıyor.
Barış, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve çevre gibi birbirinden ilginç ve amaçları ütopik Amerikan yandaşı kurumlar bu zeminin ayrılmaz parçası.
Fikir ve düşünce kuruluşları olarak sözde hizmet veren Think tanklar ve Hükümetler dışı yapılanmalar olarak kabul gören NGO'lar ( Non Gouvernement Organisations) işbaşındalar.
Amerikan gücünün hedef devlet idarelerini daha rahat ele geçirebilmeleri için öncelikle o toplumların zeminden ve içten fethedilmesi kaçınılmaz.
Çin, Kuzey Kore, İran ve Küba gibi birkaç ülke dışında hemen hemen tüm ülkelerde bu plan tıkır tıkır işliyor. Amerikan karşıtı ülkeler dıştan kontrol edilemeyince içten operasyonlar düzenleniyor. Muhaliflere dolaylı destekler sağlanıyor, kitlesel iç hareketlenmeler kurgulanıyor.
İran'a karşı; zaman zaman (Türkiye de başta olmak üzere) komşu ülkeler koz olarak kullanılıyor.
Küba'ya karşı; Latin ülkeleri, Kuzey Kore'ye karşı; Güney tarafı, Çin'e karşı; Tayvan ve insan hakları gibi bazı gerekçeler devreye sokulmuş halde.
Amerikan gücü, yavaş yavaş Avrupa ülkelerindeki askeri gücünü Uzakdoğu'ya kaydırarak siyasal çekim merkezlerini değiştirmeyi düşünüyor.
Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan gibi ülkeleri kenar üsler olarak planlayan Amerikan gücü, çok kutuplu dünyaya kayması muhtemel uluslararası siyasal sistemi bertaraf edebimek için Çin, Rusya ve Japonya'nın belini kırmayı kafasına koydu.
Amerikan gücü, ayağının kaymaması için bazı coğrafyalarda asker kaydırıyor.
Ayağını kaygan zeminde sağlama almak isteyen Amerikan gücü Ortadoğu ve diğer coğrafyalardaki karışıklıkları engelleyeceği yerde yeni karışıklıklara kapı aralıyor.
Sudan'da yaşananlar da bunun parçası.
Amerikan örümceği ağlarını örerken bu ağa takılan ülkeler çıkmakta güçlük çekiyorlar.
Örümceğin kollarında yaşamak
o derece zor.
Ya örecek, ya öleceksiniz...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005