Televizyonlarda oynatılan bir karton film vardı. Şehirdeki insanların yerini otomobiller almıştı. Hem konuşuyor, hem yarışıyor, hem de yardımlaşıyorlardı. Şehirde onlardan başka kimse yaşamıyordu.
Geçen gün Edremit gibi yerde resmi daireye yakın park yeri bulamayınca bu film aklıma geldi. Her şeyi insanın yürümesine bağlı olarak dizayn eden akıl sahipleri belli ki bu filmi seyredip; bir gün araçların insanlara üstün geleceğini kestirememişler.
Ne yazık ki, sokaklarda park etmiş arabaları sayın, o anda yürüyenlerden çok daha fazla…
***
Fiyatı ne olursa olsun bizim insanımızın araç satın almaktan vazgeçmesi mümkün değil. Tıpkı karnını doyuracak parası olmadığı halde cep telefonu almasına benziyor. İhtiyaç mı? Kişiye göre değişir. Ancak cep telefonu en azından oyun oynamak ve vakit geçirmek için video izlemeye yarıyor. Araba ise bir zamanların buzdolabı, televizyonu gibi oldu.
O günleri hatırlayanlar televizyon ve buzdolabı olanları parmakla gösterirlerdi. Mahallede bir prestij ve zenginlik meselesi idi… Şimdilerde televizyon ve buzdolabı evin vazgeçilmez mobilyası, cep telefonları ailenin her bireyi için aksesuar oldu.
Bu işten en çok telefon ve araba üreticileri memnun…
***
Trafiğe gelince… İlde bu işlere karar veren yetkililer ne yapacaklarını bilemiyorlar. Pek çok büyük şehirde sadece yolları bölmek, güzergah değiştirmek ile ilgili palyatif tedbirler alınabiliyor. Çünkü şehir içlerinde yeni yollar açmak mümkün değil. Şehir planları oturmuş olduğu ve zamanında yapılanma esnasında yanlış kararlar alındığı için çözüm nerede ise imkansız.
Örneğin İstanbul'da araba kullanmak ve bir yerden diğerine gitmek tam bir işkence olmuş durumda. Öylesine ki, yabancı iseniz bir de navigasyon kullanıyorsanız kayboluyorsunuz. Bazı adresler ikiz ise yandınız… Bir yakadan diğerine adres yönlendirilmesi yapılıyor.
Biz aynen yaşadık da oradan biliyorum.
Ankara bu konuda biraz daha şanslı. Mesai başlangıç ve bitişinde araba kullanmaz iseniz; Sıhhiye, Kızılay, Meclis, Çankaya, Gençlik parkı, Anıtkabir, Dikmen gibi yerlere daha rahat ulaşıyorsunuz. En iyisi Ankara'da bir yerden bir yere gitmek için raylı sistemleri kullanmak.
İzmir'e gelince tam bir felaket. Trafiğin denetimi her halde belediyelere geçmiş olsa gerek yollarda sadece trafiği hızlandıran veya devlet erkanından birisi geçecekse trafik polisi görüyorsunuz. Hele, hele Gaziemir tam bir kuralsızlık abidesi. Olması gereken yerde trafik ışığı yok. Olan yerlerde siz hareket edinceye kadar kırmızı yanıyor. Özellikle belediyenin bulunduğu caddede çift sıralı parka üçüncü sıra ilave oluyor, dört şerit yol tek şeride düşüyor. Ara yollarda çiçek tarhları ile donatılmış caddeler var. Oralarda da durum aynı Bir an için bu çiçeklikleri caddeye dahil etseler yollar rahatlar mı diye düşünüyorsunuz. Ama sanmıyorum. Çünkü araçlar disiplin altına alınıp otopark sorunu çözülemez ise yakında üst üste park etmenin çareleri bulunacaktır.
Bayraklı, Konak, Buca, Şirin yer, Alsancak gibi yerlerde de aynı sorunu yaşıyorsunuz.
Hava alanına yetişmek bazen kâbus oluyor. Neyse ki İzmir'i kurtaran çevre yolu var. Bu nedenle her geçen gün büyüyen ve sıkışıp kalan Gaziemir ve civarından çıkış olmasa da yol uzasa da çevre yolu şimdilik rahat bir nefes aldırıyor.
Körüklü otobüsler uzun hatlar için ideal ancak dar sokaklar ve kalabalık yollarda tam bir kâbus. Tramvay, İz ban, Deniz otobüsleri ulaşımı kolaylaştırmış ancak kalabalıktan yer bulabilirseniz… Peki, bu işin sonu ne olacak? Beş sene önce geldiğimde İzmir'de böylesine bir trafik sorunu yoktu. Her yıl yeni göç dalgaları yemesi ile nüfus giderek arttı, bazı yerlerde ikiye katladı. Çevrede yeni oluşan yerleşimler bize Sultanbeyli'yi hatırlatıyor.
İzmir zengin ve varlıklı bir kent. Eğer insanlar yatırım olsun diye çocuklarına, güne giderken zahmet çekmesin diye eşlerine, haklı olarak ta işe gitmek için kendilerine araç almaktan vaz geçmezler ise bu trafik sorununu çözemeyiz.
***
Bu konuda Trakya ve Anadolu'nun Bursa hariç pek çok kenti oldukça yavaş artış gösteriyor. Bursa'da artan nüfusu ile orantılı bir biçimde trafik sorunu yaşayan illerden birisi.
Tek yapılacak şey denetimlerde plaka veya isim kontrolünden çok trafik polisine trafiği düzenleme, hatalı park eden ve yolu işgal edenlere bir seri ceza yazma yetkisi vermek, hatta trafikten belli süreler ile men etme cezası getirmek. Bu yapılırsa belki bir nebze işe yarar…
Araba üretmekle övündüğümüz kadar, yeni yollar ve otoparklar yapmakla övünmediğimiz takdirde Otomobillerin ülkesi gelecekte de hurda araç çöplüğü olmaktan kurtulamayacağız.
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025