Oyun hep Türkiye üstüne!

Saddam Kuveyt'i işgal edip körfez savaşına ilk kıvılcımı tutuşturduktan sonra başlayan süreç, ABD ve koalisyon güçlerinin bir daha çıkmamacasına Ortadoğu'ya yerleşmeleriyle sonuçlanmıştı. Turgut Özal'ın "bir koyup üç alacağız" dediği bu günlerde Prof. Dr. Haydar Baş çok iyi hatırlıyorum, "her ne kadar ABD Irak'a müdahale ediyorsa da hedefteki asıl ülke Türkiye'dir" demişti. O zaman bunu algılamak herkes için çok zor olmuştu tabii. Körfez savaşından bugüne kadar geçen süre zarfında Prof. Dr. Haydar Baş'ı bu tespitinde haklı olduğunu ortaya koyan sayısız olay yaşandı.Bu hatırlatmadan sonra asıl vurgulamak istediğim noktaya gelelim.Bir liderde olması gereken özelliklerden biri ve de en önemlisi kendi devletinin ve milletinin çıkarlarını en üst düzeyde koruması olmalıdır. Devletinin çıkarını düşünen bir lider için merkezde hep kendi devleti vardır. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan her olay bu lideri rahatsız eder ve bu olaylardan ülkesine bir zarar gelebileceği kuşkusunu gönlünde hep taşır. Bu kuşkudan dolayı da hep en kötü gelişmeye göre ülkesini hazırlar ve her türlü tedbirleri çok önceden alır.Gerçek bir devlet adamı, daha doğru bir şekilde ifade edersek ülkesini kalkındıran ve içte ve dışta kazanımlar elde edebilen devlet adamı, olaylar daha oluşmadan tespit edip ona göre her türlü tedbirleri alan ve milletini ve devletini bu olaylardan muhafaza edebilen liderdir.Ülkemizin içte ve dışta sürekli kaybetmesinin ve bir türlü belini doğrultamamasının altında yatan en büyük sebep, Atatürk'ten sonra böyle bir lidere sahip olamadığımızdır.Ekonomik olarak ülkemizin düşürüldüğü durumun sebebi budur.Dış politikada yaşadığımız sıkıntıların da temelinde bu yatmaktadır. On bir askerimizin başına çuval geçirilip esir edilmesinin sebebi de bu noktadaki zafiyetten kaynaklanmaktadır.Irak'ın kuzeyinde Türkiye'ye rağmen bir Kürt devletinin kurulabilmesi de bundan dolayıdır. Bu misalleri çoğaltmak mümkündür.İşte bu ve benzer olaylarda ülkemizin zarar görmemesi için oyunun Türkiye üzerine oynandığını çok öncelerden görebilen bir lidere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir.Bütün bu ifade ettiğimiz şeyler milletimizin hafızasında derin izler bırakarak yaşanmış gerçeklerdir.Gerçek olan bir başka şey de şudur ki, Türkiye'nin bu gibi kötü hadiseleri yaşamasına sebep olan lider boşluğunu doldurabilecek ve bu kötü gidişata dur diyebilecek tek lider Prof. Dr. Haydar Baş Bey'dir.Prof. Dr. Haydar Baş'ın girişte bahsettiğimiz ileri görüşlüğüyle yönetilen bir Türkiye'yi hiçbir devlet dış politikada oyuna getiremeyecektir.Geçtiğimiz Kasım ayında yerli ve yabancı yüzlerce akademisyen tarafından uluslararası çapta kongresi yapılan Milli ekonomi modeli tezinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, orijinal ve dünya bilim çevreleri tarafından kabul görmüş kendine ait bir ekonomi tezine sahip olan Türkiye'deki tek siyasetçi ve liderdir.  Buradan hareketle Türkiye'nin ekonomik olarak düşürüldüğü noktanın tek çıkış yolu da Prof. Dr. Haydar Baş bey'in Milli ekonomi modelidir.Bütün bunlar Prof. Dr. Haydar Baş'ın Türk milletinin beklediği ve özlediği lider olduğunu göstermektedir. Sıra, milletle liderin buluşmasına gelmiştir...