Peygamberimizin torununu 10 Muharrem’de katlettiler
Hz. Hüseyin (a.s.) Kerbela'da şehit edildiği ibretli konuşmasında şöyle buyurdu: "Ben Peygamberin torunu değil miyim? Benim katlim size helal olur mu? Ben o büyük Peygamberin kızının oğlu, vasisi ve amcazadesi olan zatın oğlu değil miyim? Şayet bunu unuttu iseniz, içinizde bunu size hatırlatacak kimseler vardır"
20.09.2018 00:00:00





Bugün 10 Muharrem...
Hz. Hüseyin Efendimizin, Yezid'in emriyle vahşice şehit edilişinin yıldönümü...
Hz. Hüseyin'in 10 Muharrem Hicri 61 tarihinde Yezid'in ordusuna yaklaşarak onlara hitabı hangi tarafın hak, hangi tarafın bâtıl olduğunun en büyük delilidir. Şimdi o hutbenin bir kısmını aktarıyoruz:
Hz. Hüseyin (a.s.), Allah'a hamd ve sena, Hz. Muhammed'e, meleklere ve nebilere salattan sonra şöyle buyurdu: "Peygamberimizin kızının oğlu, vasisinin oğlu, amcasının oğlu ben değil miyim? Şehidlerin efendisi Hamza babamın amcası değil midir; şehit Cafer Tayyar amcam değil midir? Allah'ın Elçisi'nin benim için ve kardeşim için, 'cennet halkı çocuklarının seyyidleridir ve sünnet ehlinin gözbebekleridir, sürurlarıdır' dediğini duymadınız mı?"
İmdi benim soyumu araştırınız ve benim kim olduğumu görünüz. Sonra kendi vicdanlarınıza eğiliniz, onları ayıplayınız ve beni öldürmenin haram ve yasaklanmış olan kanımı dökmenin sizin için helal olup olmadığını düşününüz.
'Ben Peygamberin torunu değil miyim'
Bu konuşma bir başka kaynakta ise şöyle nakledilir:
Hz. Hüseyin atını sürerek iki ordu arasında bir yerde durdu ve Yezid'in ordusuna hitaben buyurdu ki: "Ey Kûfe halkı! Benim kim olduğumu ve sonra da vicdanınızın sesini dinleyiniz. Ben Peygamberin torunu değil miyim? Benim katlim size helal olur mu? Peygamberin hadisini ne çabuk unuttunuz. O, bizler için 'Siz Ehl-i Beyt'in seyyidlerisiniz' diye buyurmuştu. Bunu bilmiyor musunuz? Ben o büyük Peygamberin kızının oğlu, vasisi ve amcazadesi olan zatın oğlu değil miyim? Şayet bu hadisi unuttu iseniz, içinizde bunu size hatırlatacak kimseler vardır. Benden ne istiyorsunuz? Medine'de Resûlullah'ın ravza-i mübarekesinin yanında kendi halimde yaşarken beni orada bırakmadınız. Mekke'de itikafa çekilmeme müsaade etmediniz. Davetnameler göndererek, ricalar ederek, yalvararak beni buraya kadar çağırdınız. Ben sizin bu davetiniz üzerine buralara kadar geldim. Şimdi beni öldürmek istiyorsunuz. Bu akıbete müstahak olabilmek için ben sizlere ne yaptım? İçinizden birisini mi öldürdüm? Yoksa birinizin malını mı gasbettim? Eğer beni istemiyorsanız bırakınız gideyim. Bu ne gaddarlık ve bu ne hilekarlıktır."
Hz. Hüseyin'in bu hitabı sonrasındaki gelişmeleri Fuzuli şöyle nakleder: "Cemaat bir ağızdan yaptıklarını inkara kalkıştılar. Hazreti İmam, mektupları onların önüne koyup böylece inkâra mecal bırakmadıktan sonra mektupları ateşte yaktırdı."
İmam Hüseyin'in Kûfelilerin bu ihanetlerine karşılık "Ya Rab! Sen bilirsin ki bu kavim benimle biatte bulundu. Ve yine yeminlerini bozdular. İntikamını onlardan alıver" diye haykırdı. (Taberi, c.VI, s.103).
OKAN EGESEL
Hz. Hüseyin Efendimizin, Yezid'in emriyle vahşice şehit edilişinin yıldönümü...
Hz. Hüseyin'in 10 Muharrem Hicri 61 tarihinde Yezid'in ordusuna yaklaşarak onlara hitabı hangi tarafın hak, hangi tarafın bâtıl olduğunun en büyük delilidir. Şimdi o hutbenin bir kısmını aktarıyoruz:
Hz. Hüseyin (a.s.), Allah'a hamd ve sena, Hz. Muhammed'e, meleklere ve nebilere salattan sonra şöyle buyurdu: "Peygamberimizin kızının oğlu, vasisinin oğlu, amcasının oğlu ben değil miyim? Şehidlerin efendisi Hamza babamın amcası değil midir; şehit Cafer Tayyar amcam değil midir? Allah'ın Elçisi'nin benim için ve kardeşim için, 'cennet halkı çocuklarının seyyidleridir ve sünnet ehlinin gözbebekleridir, sürurlarıdır' dediğini duymadınız mı?"
İmdi benim soyumu araştırınız ve benim kim olduğumu görünüz. Sonra kendi vicdanlarınıza eğiliniz, onları ayıplayınız ve beni öldürmenin haram ve yasaklanmış olan kanımı dökmenin sizin için helal olup olmadığını düşününüz.
'Ben Peygamberin torunu değil miyim'
Bu konuşma bir başka kaynakta ise şöyle nakledilir:
Hz. Hüseyin atını sürerek iki ordu arasında bir yerde durdu ve Yezid'in ordusuna hitaben buyurdu ki: "Ey Kûfe halkı! Benim kim olduğumu ve sonra da vicdanınızın sesini dinleyiniz. Ben Peygamberin torunu değil miyim? Benim katlim size helal olur mu? Peygamberin hadisini ne çabuk unuttunuz. O, bizler için 'Siz Ehl-i Beyt'in seyyidlerisiniz' diye buyurmuştu. Bunu bilmiyor musunuz? Ben o büyük Peygamberin kızının oğlu, vasisi ve amcazadesi olan zatın oğlu değil miyim? Şayet bu hadisi unuttu iseniz, içinizde bunu size hatırlatacak kimseler vardır. Benden ne istiyorsunuz? Medine'de Resûlullah'ın ravza-i mübarekesinin yanında kendi halimde yaşarken beni orada bırakmadınız. Mekke'de itikafa çekilmeme müsaade etmediniz. Davetnameler göndererek, ricalar ederek, yalvararak beni buraya kadar çağırdınız. Ben sizin bu davetiniz üzerine buralara kadar geldim. Şimdi beni öldürmek istiyorsunuz. Bu akıbete müstahak olabilmek için ben sizlere ne yaptım? İçinizden birisini mi öldürdüm? Yoksa birinizin malını mı gasbettim? Eğer beni istemiyorsanız bırakınız gideyim. Bu ne gaddarlık ve bu ne hilekarlıktır."
Hz. Hüseyin'in bu hitabı sonrasındaki gelişmeleri Fuzuli şöyle nakleder: "Cemaat bir ağızdan yaptıklarını inkara kalkıştılar. Hazreti İmam, mektupları onların önüne koyup böylece inkâra mecal bırakmadıktan sonra mektupları ateşte yaktırdı."
İmam Hüseyin'in Kûfelilerin bu ihanetlerine karşılık "Ya Rab! Sen bilirsin ki bu kavim benimle biatte bulundu. Ve yine yeminlerini bozdular. İntikamını onlardan alıver" diye haykırdı. (Taberi, c.VI, s.103).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.