Pişmanlığım, babamın öğüdüne uymamak oldu

"En büyük pişmanlığım, babamın öğüdüne uymamak oldu" diyor, İstanbul Giyimkent Eski Başkanı ve şu an 4 şirketi iflas eden Abdullah Çınar Bey. Bir gazeteye verdiği beyanatta Sayın Çınar bu itirafı yapıyor; "Sadece rahmetli babamın öğüdüne uymadığım için bunlar başıma geldi diyebilirim. 'Bankaya gitmek zorunda kalırsan sakın ha ikram ettikleri bir şey alma' demişti?"İnsanlık, özellikle İslam coğrafyası, bir taraftan haçlı emperyalistlerin her daim silahlı tehdidi altında ölüm korkusu ile yaşarken, diğer taraftan ise kapitalizmin özellikle faiz kıskacıyla kelepçelenmiş ve de dinler arası diyalog altında manevi esarete mahkum edilmiş vaziyettedir.Faiz dinimizce büyük haramlar arasındadır. Faiz, modern tefeciliktir. Emek hırsızlığıdır. Hak çalmaktır. Beceriksiz iktidarların, vatandaşı, bankalara muhtaç ederek, kendi elleriyle halkını esarete mahkum etme anlayışıdır vs?Faiz, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinenlerin dediği gibi bir dünya gerçeği değildir. Dünyanın bir sülüğüdür. Kaldırır atarsın, artık kanını ememez, olur, biter. Ama bu yürek işidir, iman işidir, cesaret işidir?Halkımız kıskaç altında. Bakan Sadullah Ergün faiz hususunda bir soru önergesine şu cevabı veriyor; "Borcumu ödeyeceğim" diyerek, taahhütte bulunan ve borcunu ödemeyen 1 milyon 20 bin kişiye dava açıldı. Dava açılan vatandaşlardan 525 bin kişi hapis cezası alırken 71 bin borçlu cezaevine girdi.Taahhüdü ihlal gibi ekonomik bir suçtan hapis cezası almış birçok vatandaşın hapse girme tehdidi karşısında işini, tarlasını, köyünü, evini terk ettiği belirlendi?"Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri ise her daim kendinden önceki iktidarlar ile kendini kıyaslayan AKP hükümetine "sen bir yalancısın" diyor. ?2002 yılında 6,5 milyar lira olan vatandaşların bankalara olan tüketici ve kredi kartı borçlarının toplam tutarının Aralık 2010 itibarıyla 170.5 milyar liraya, ?2011 yılı sonu itibarıyla 223.4 milyar liraya çıktığı görülüyor.?Eylül 2012 itibarıyla 252.9 milyar liraya ulaşan vatandaşların bankalara olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu, 2002 yılındaki seviyesinin 38 katına çıkmış durumda.?2002 yılında bankalara tüketici kredisi borcu olan kişi sayısı 1 milyon 655 bin kişiydi. Bu sayı Haziran 2012'de 13 milyon 231 bin kişiye yükseldi?"Yine bu verileri teyit eden bir açıklamayı da MHP'li Özcan Yeniçeri'nin yazılı soru önergesine verdiği cevapla Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yaptı.   Babacan; "2007 yılında 251.3 milyar TL olan kullanılan toplam nakdi kredi miktarı 849.5 milyar liraya ulaştı.Bireysel kredi kartı kullanımından kaynaklı borç miktarının ise 2013 Mart ayı itibariyle 73 milyar 268 milyon TL'ye yükseldiği görüldü. Bu rakam 2012 yılında 71.6 milyar TL, 2011 yılında ise 55.5 milyar TL olmuştu?" Evet, maalesef tablo vahim... Tabi akla şu soruda gelir; İktidarda CHP veya MHP veya bir koalisyon olsaydı durum farklımı olurdu? Emin olun hiçbir fark olmazdı. Çünkü bugün Türkiye'deki siyasetin bindiği gemi aynı.. Emperyalistlerin yaptığı gemiye binmişler. Kapitalizmin yakıtıyla, verilen rotayı takip ediyorlar. Arada kaptan değişiyor. Bir dinci, bir milliyetçi, bir cumhuriyetçi vs. isimlerle değişik tipler kaptan köşküne çıkıyor. Millette zannediyor ki, bu çaremizdir, kurtuluşumuzdur? Ne gemiye, ne gittiği yöne, ne de suların akışına bakıyor. Baksa görecek ama bakmıyor?Tek çare Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Çünkü O, bu gemiye binmedi. Kendi gemisini yaptı. Yakıtını kapitalizmin istasyonundan değil, milli ve manevi değerlerini yoğurarak ortaya koyduğu Milli Ekonomi modelinden aldı.   Rotası zaten çizilmişti. Ehl-i Beyt yolunda diri, iri, dimdik, her daim ve her şartta ayakta olmak, ayakta kalmak.Şimdi bu gemiye binmeyene ne denir?