PKK’nın Türkiye’den çekilme açıklaması inandırıcı bulunmadı
Terör örgütü PKK, dün yaptığı açıklama ile Türkiye'deki silahlı faaliyetlerini tamamen durduğunu açıklamıştı. PKK'nın açıklaması, yüzeyde "silah bırakma" adımı gibi görünse de, eleştiriler bunun bir "pazarlık" ve "güç aktarımı" olduğunu gösteriyor
27.10.2025 16:05:00 / Güncelleme: 27.10.2025 16:13:50
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Terör örgütü PKK, dün yaptığı açıklama ile Türkiye'deki silahlı faaliyetlerini tamamen durduğunu açıklamıştı.
Kandil'de düzenlenen basın toplantısında açıklamanın Türkçesini terör örgütü yöneticilerinden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok okumuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla başlayan sürecin terörist başı Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Toplum" çağrısı ile kimlik kazandığı vurgulanan açıklamada sürecin son derece kritik bir aşamadan geçtiği de belirtildi.
Terör örgütü PKK'nın açıklamasında yer alan ifadelere göre "silah yakma tiyatrosu" Terörsüz Türkiye sürecindeki tarihsel bir adım olarak nitelendirildi.
PKK açıklamasının devamında, "Yaşanan yetersiz yaklaşımlara rağmen teröristbaşı Öcalan ve Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin Barış, Demokratik Toplum Süreci'ni ikinci aşamaya taşıyabilmek amacıyla yeni pratik adımlar atamaya çalışmaktadır" ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 50 bin vatandaşımızı şehit eden PKK, "Demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır" sözleriyle açıklamasını sonlandırdı.
TEPKİLER NE OLDU?
PKK'dan gelen açıklamaya siyasilerden tepkiler oldu.
İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başdanışmanı emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, "Koşulsuz silah bırakma ve teslim nerede?" diye sordu. PKK'nın Lozan'ı yetersiz gören, özerklik talep eden kongre kararlarını hatırlatarak, "50 bin kaybımızın kanı yerde mi kalacak?" dedi. Tezkere uzatımındaki "PKK tehdidi devam ediyor" ifadesine atıf yaparak, "Bir haftada ne değişti?" eleştirisi getirdi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da, "PKK kendini feshetmemiş miydi?" diye sorarak, açıklamayı "ateşkesin savaş stratejisi" olarak nitelendirdi. Uysal, sürecin AKP-MHP'nin seçim kayıplarını telafi etmek için başlatıldığını, asıl riskin Suriye'deki PYD/YPG olduğunu vurguladı. Uysal, "PKK, kalan teröristleri etkisiz hale getirmeden sınır ötesine çıkarıyor, otonom yönetime militer destek veriyor" dedi.
Güvenlik ve siyaset uzmanları, açıklamayı "stratejik bir taktik" olarak değerlendirdi. Örgütün Suriye'ye odaklanarak Türkiye'de "sivil mücadele"yi güçlendireceği uyarısı yapıldı.
Nöropolitik uzmanı Hande Karacasu, "Silahlı unsurları çekerken sivilleri sokağa sürüyorlar. Yaralı teröristle 'Türk Devleti karalaması' yapıldı. Komisyon raporuyla yasal düzenleme baskısı, şantaj" görüşünü savundu.
Güvenlik analisti Fatih Hatipoğlu ise, "Geri çekilme değil, varlığın ilanı. PKK, 'istersek gireriz, çıkarız' diyor. Süreç, İmralı ekseninde müzakereye dönüyor; entegrasyon yasaları belirsiz" dedi.
PKK'nın açıklaması, yüzeyde "silah bırakma" adımı gibi görünse de, eleştiriler bunun bir "pazarlık" ve "güç aktarımı" olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 30 Ekim'deki DEM Parti İmralı heyeti ile görüşmesi, sürecin dönüm noktası olacak. Ancak siyaset ve uzman çevrelerinde ortak görüş: "Teslimiyet olmadan barış olmaz."
Kandil'de düzenlenen basın toplantısında açıklamanın Türkçesini terör örgütü yöneticilerinden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok okumuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla başlayan sürecin terörist başı Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Toplum" çağrısı ile kimlik kazandığı vurgulanan açıklamada sürecin son derece kritik bir aşamadan geçtiği de belirtildi.
Terör örgütü PKK'nın açıklamasında yer alan ifadelere göre "silah yakma tiyatrosu" Terörsüz Türkiye sürecindeki tarihsel bir adım olarak nitelendirildi.
PKK açıklamasının devamında, "Yaşanan yetersiz yaklaşımlara rağmen teröristbaşı Öcalan ve Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin Barış, Demokratik Toplum Süreci'ni ikinci aşamaya taşıyabilmek amacıyla yeni pratik adımlar atamaya çalışmaktadır" ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 50 bin vatandaşımızı şehit eden PKK, "Demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır" sözleriyle açıklamasını sonlandırdı.
TEPKİLER NE OLDU?
PKK'dan gelen açıklamaya siyasilerden tepkiler oldu.
İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başdanışmanı emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, "Koşulsuz silah bırakma ve teslim nerede?" diye sordu. PKK'nın Lozan'ı yetersiz gören, özerklik talep eden kongre kararlarını hatırlatarak, "50 bin kaybımızın kanı yerde mi kalacak?" dedi. Tezkere uzatımındaki "PKK tehdidi devam ediyor" ifadesine atıf yaparak, "Bir haftada ne değişti?" eleştirisi getirdi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal da, "PKK kendini feshetmemiş miydi?" diye sorarak, açıklamayı "ateşkesin savaş stratejisi" olarak nitelendirdi. Uysal, sürecin AKP-MHP'nin seçim kayıplarını telafi etmek için başlatıldığını, asıl riskin Suriye'deki PYD/YPG olduğunu vurguladı. Uysal, "PKK, kalan teröristleri etkisiz hale getirmeden sınır ötesine çıkarıyor, otonom yönetime militer destek veriyor" dedi.
Güvenlik ve siyaset uzmanları, açıklamayı "stratejik bir taktik" olarak değerlendirdi. Örgütün Suriye'ye odaklanarak Türkiye'de "sivil mücadele"yi güçlendireceği uyarısı yapıldı.
Nöropolitik uzmanı Hande Karacasu, "Silahlı unsurları çekerken sivilleri sokağa sürüyorlar. Yaralı teröristle 'Türk Devleti karalaması' yapıldı. Komisyon raporuyla yasal düzenleme baskısı, şantaj" görüşünü savundu.
Güvenlik analisti Fatih Hatipoğlu ise, "Geri çekilme değil, varlığın ilanı. PKK, 'istersek gireriz, çıkarız' diyor. Süreç, İmralı ekseninde müzakereye dönüyor; entegrasyon yasaları belirsiz" dedi.
PKK'nın açıklaması, yüzeyde "silah bırakma" adımı gibi görünse de, eleştiriler bunun bir "pazarlık" ve "güç aktarımı" olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 30 Ekim'deki DEM Parti İmralı heyeti ile görüşmesi, sürecin dönüm noktası olacak. Ancak siyaset ve uzman çevrelerinde ortak görüş: "Teslimiyet olmadan barış olmaz."
ERDOĞAN-İMRALI HEYETİ GÖRÜŞMESİ 30 EKİM'DE
Pervin Buldan ve Mithat Sancar'dan oluşan DEM Parti İmralı Heyeti'nin 28 Ekim Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi planlanıyordu. Heyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşme, 30 Ekim Perşembe gününe alındı.
DEM Parti'den yapılan yazılı açıklamaya göre, İmralı heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar 30 Ekim Perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.













































































