Tarihte bir zamanlar Pontus adıyla bir devletin var olduğunu az ya da çok tarih bilgisi olan hemen hemen herkes bilir. Türk tarihini, Osmanlı tarihini, Anadolu'nun Türk yurdu oluşunu incelerken, Fatih Sultan Mehmet'in fetihlerini okurken veya Doğu Karadeniz bölgemizin tarihî ve kültürel mazisini araştırırken, mutlaka Pontus ismi karşımıza çıkar. Hiçbir araştırma veya inceleme gereği duymasak bile ta okul yıllarımızdaki tarih dersinden çoğumuzun aklında Pontus adı kalmıştır.
Pontus kelimesi Yunanca 'pontos' sözcüğünden gelir. Bizim kullandığımız 'pontus' şekli, bu kelimenin Latince söylenişidir. 'Uzaklardaki deniz' anlamına gelmektedir. Uzaklardaki deniz derken kastedilen Karadeniz'dir. Eski Yunanlıların Ege ve Akdeniz'de yaşamış olduğunu anımsayacak olursak, Karadeniz bu coğrafyadan ayrı ve uzakta bulunan bir deniz olarak böyle adlandırılmıştır. Coğrafi bir eski Yunan terimi olarak Pontos, Karadeniz demektir.
Tarihte Pontus ismini taşıyan ilk devlete, Pontus Krallığı veya Pontus İmparatorluğu adıyla M.Ö. 281 - M.S. 62 yılları arasında rastlanmaktadır. Devletin kurucusu, Mitridat adında bir Pers (Fars) soylusudur. Devletin yönetici hanedanının kurucusu olan 1. Mitridat'ın babasının adı da Mitridat'tır. Büyük İskender (Makedonya Kralı 2. Filip'in oğlu, Makedonya Kralı 3. Aleksandr veya Yunanlıların deyimiyle Megas Alexandros) sonrası Helenistik dönemde Marmara Denizi'nin güneyi ve Bergama dolaylarının hükümdarı olan Mitridat öldürülünce, aynı ismi taşıyan oğlu Mitridat, öldürülmemek için Orta Karadeniz bölgesinin iç kesimlerine (Paflagonya bölgesi) kaçar. Buradan Kapadokya bölgesine geçip Amasya'ya yerleşir. Büyük İskender sonrasında kurulan krallıklardan birisinin kurucusu ve Anadolu'dan İndus nehrine (günümüzde Hindistan'ın kuzeydoğusunda, Pakistan sınırları içinde kalan büyük bir akarsudur) kadar olan bölgenin hükümdarı olan 1. Selevkos ile giriştiği mücadeleden sonra M.Ö. 281 yılında kendini Kuzey Kapadokya ve Doğu Paflagonya'nın kralı ilan eder. Pontus İmparatorluğunun ilk başkenti olan Amasya'da bugün turistik gezilerin en gözde ziyaret yerlerinden olan meşhur kral mezarları bu devletten kalma izlerdir. Sinop ele geçirilince (M.Ö. 182) başkent Sinop olmuştur. En geniş sınırlara VI. Mitridat zamanında (M.Ö. 113 - 63) ulaşılmıştır. Yönetimi altındaki topraklar Bitinya, Kapadokya, Aşağı Ermenistan, Kolhis ve Tauric Chersonesus bölgelerini kapsıyordu. Bugünkü coğrafi isimleri ile kısaca ifade edecek olursak Çanakkale ve İstanbul boğazlarının Anadolu kıyılarından güneye doğru Ege bölgesinin tamamını, Akdeniz bölgesinin yarısını, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerimizin tamamını, Doğu Anadolu'nun bir kısmını, çepeçevre bütün Karadeniz'in kıyı kesimlerini idaresi altına almıştı. VI. Mitridat Roma Cumhuriyetinin en zeki düşmanı kabul edilmiş, Sulla, Lucullus ve Pompei gibi ünlü Romalı komutanları yenmeyi başarmıştır. Ancak Pompei M.Ö. 63'te VI. Mitridat'ı yenince Pontus İmparatorluğunun batı bölgesindeki topraklar Roma idaresine geçmiş, doğu bölgesi de Roma'ya yarı bağımlı hale gelmiştir. Roma İmparatoru Neron, M.S. 62 senesinde topraklarının tamamını Roma'ya katarak Pontus Krallığına son vermiştir.
Pontus İmparatorluğu'nun kurucusu 1. Mitridat bir Pers asilzadesi olsa da, idaresi altında Yunanlılar, Makedonyalılar, Bitinya, Frigya, Galatya, Paflagonya, Kapadokya ve Pontus yani Karadeniz bölgelerinde yaşamakta olan farklı etnik kökenlere mensup pek çok halk bulunmuştur. Kıyı bölgelerdeki halk, ekseriyetle Yunanlılar olmuş ve ticaretle uğraşmışlardır. Paflagonyalılar ve Kapadokyalılar ise Pers soyluları tarafından yönetilmiş ve kendilerini Perslere daha yakın hissetmişlerdir. Başlarda halkın inanışı da senkretik, yani eski Yunan, Pers ve diğer yerel inanışların bir karışımı şeklinde olmuştur. Pontus kültürünün de antik Anadolu, Yunan ve Pers kültürünün sentezi olduğu söylenebilir. Giderek artan Helenleşme faaliyetleri neticesinde VI. Mitridat zamanında Yunanca resmi dil olsa da, Lazca, Paflagonca, Galatça ve Farsça gibi yerel diller halklar arasında konuşulmaya devam etmiştir.
Tarihte Pontus adıyla bilinen ikinci devlet ise yazımızın başında atıfta bulunduğumuz, Osmanlı Devleti tarafından yıkılmış olan Trabzon Rum Pontus İmparatorluğu'dur. Bu devletin kuruluşu, önceki yazılarımızda da değindiğimiz üzere Haçlı Seferleri etkisiyle olmuştur. Bizans asilzadelerinden bir komutan olan Manuel Komnenos'un oğlu İsaakios Komnenos, 1057 yılında askerî bir darbe ile VI. Mihael'i devirip Bizans imparatoru olur. Bu hanedan 4. Haçlı Seferine kadar yönetimde kalır. 1204 yılında Haçlılar Konstantinopolis'i ele geçirip Latin Krallığı'nı kurunca, Komnenos Hanedanı şehri terk eder. Hanedanın önderleri olan Aleksios ve David kardeşler, halaları olan Gürcü Kraliçesi Büyük Tamar'ın yardımları ile 1204 yılı Nisan ayında Trabzon'a gelirler. Aleksios, Büyük Tamar'ın destekleri ile kendisini İmparator ilan eder. 1. Aleksios kendisine Roma İmparatoru dese de, onun kurduğu devlete başkentinin Trabzon olması sebebiyle Trabzon İmparatorluğu, hanedanın ismi nedeniyle Komnenos İmparatorluğu, bölgedeki Laz halkın yoğunluğundan ötürü Laz İmparatorluğu da denmiştir. 1259 yılında Konstantinopolis'te Latin hâkimiyetine son vererek yönetimi ele geçiren Paleologos hanedanından VIII. Mihael, kendisini yeni Roma İmparatoru, Trabzon'dakileri de Laz Kralları olarak tanımlamıştır. VIII. Mihael, kızı Eudokia'yı Laz Kralı II. İoannis ile evlendirerek akrabalık bağı ile ilişkilerini sağlamlaştırmıştır. Yerel Laz soylularının müdahaleleri, Gürcü etkisi, Selçuklu akınları, ardından Moğolların Gürcistan'ı istila etmesi; Bizans, Venedik ve Cenevizliler ile mücadeleler derken, 15 Ağustos 1461'de Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet 140.000 kişilik ordusuyla bir aylık bir kuşatmanın ardından Trabzon'u fethedip bu devlete son verir. Trabzon İmparatorluğu idaresindeki halkın inanışı Ortodoks Hıristiyanlıktır. Yaygın diller de Pontus Rumcası, Lazca ve Batı Ermenicesi'dir.
Osmanlı Devleti, bu bölgeyi Pontus zamanındaki yönetim alanı ile eyalet (sancak beyliği) şeklinde merkezî idareye bağlamıştır. 19. yüzyılda daha çok kültür ve ekonomik yapısına göre yeniden düzenlen topraklar (Samsun), Gümüşhane (Canca), Lazistan (Caneti, Rize) ve Merkez (Trabzon) sancakları olmak üzere 4 büyük idari bölümden oluşan Trabzon Vilayeti'ne dönüştürülmüştür. Böylece Trabzon İmparatorluğu'nun kuruluşundan cumhuriyetin ilanına dek varlığını koruyan idari yapıyla Trabzon şehri yüzlerce yıl boyunca Samsun, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Rize, Artvin, Batum gibi illerin merkezi statüsünde olmuştur.
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021