Pentagon'a ve CIA'ya bölgeden gelen istihbaratlara göre; Suriye'deki YPG'li teröristler ordulaşma sürecini sürdürüyor.
Fırat'ın doğusunda YPG'li teröristlerin eğitildiği 14 askeri eğitim kampı var. Hatta subay yetiştiren bir askeri kolej bile 7/24 aktif durumda.
YPG'lilerin Amerikalılara söylediğine göre bu askeri eğitim kamplarında 30 bin kişinin eğitilmesi hedefleniyor.
ABD'nin 30 bin kişilik ordu hedefinin sahada hâlâ sürdürüldüğü ortaya çıkıyor.
Bu defa bu ordu güya Amerika kontrolünde kurulmuyor. YPG'nin yaptığı bağımsız bir işmiş gibi sunulmakta.
Bu arada Washington'daki birimlere göre Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içinde yer alan Suriyeli Hıristiyan Syriac Military Council, Deyrizor bölgesinden ayrılıp Afrin'e, YPG'ye yardım için geçme kararı aldı.
Buraya kadar okuduklarınız gazeteci Serdar Turgut'un yazısındandı.
Türkiye'nin tepkileri ABD'yi yaptıklarına sadece kılıf geçirme noktasına getirmiş, yoksa PYD/YPG ye silah vermek ve PKK bağlantılı teröristleri eğitmek için bütçeden 550 milyon dolar aktarmak dahil hiçbir şeyden vazgeçmiş değil müttefikimiz ABD.
Çin kaybeden tarafa destek vermez
ABD cephesinde değişen hiçbir şeyin olmadığı Suriye arenasında yeni bir aktör daha boy gösterecek.
Bu aktör Çin.
Şam'daki Muvasat Üniversitesi Hastanesi'nde Çin'in yapımına katkıda bulunduğu acil servisi ziyaret eden Çin'in Şam Büyükelçisi Çianjin, "Suriye halkına ve hükümetine daha fazla yardım sağlayarak bu süreçte daha büyük rol oynayacağız. Suriye'nin yeniden inşa edilmesi sürecinde bu ülkenin yasal yönetimiyle işbirliği yaparak her geçen gün daha ciddi katkıda bulunacağız" dedi.
Çinli Büyükelçinin 'Suriye'nin yasal yönetimi' vurgusuna lütfen dikkat!!!
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yer aldığı cephe Çin ile daha da güçlenecek anlamına geliyor bu.
Hem de Suriye'de siyasi çözümün artık çok yakın olduğunu gösteriyor. Çünkü artık Uzakdoğu'dan aktörler bile siyasi çözüm de masada olmak ve Suriye'de yeniden yapılanma sürecinde oluşacak büyük pazardan pay almak istiyor.
Elbette Suriye'nin geleceğinde de etkin olmak istiyorlar.
Bu yeni gelişmeler Suriye'nin geleceğinde Beşar Esad'ın da var olacağını gösteriyor. Bu realiteyi Esad'sız bir Suriye isteyen başta Türkiye olmak üzere tüm devletler geç de olsa kabul etmek zorunda kalacaklar. Çünkü Çin gibi bir dev bile olsa kaybedecek bir aktörün yanında olmak istemez.
Bu cümleleri Türkiye'den yetkililerin söylemlerinde Esad'a karşı sert ifadelerin yeniden kullanılmaya başlandığı bir dönemde yazdığımın farkındayım.
Ancak Türkiye'yi yönetenlerin temennileri veya hayalleri ne olursa olsun sahadaki dengeler hayallere göre değil, realiteye göre şekillenecektir. Bu her zaman böyle olmuştur.
Türkiye ne yapmaya çalışıyor?
Türkiye'nin yaptığı şey; ABD'nin PYD'yle ortaklığını bozup, kendisiyle ortak olmaya zorlamaktan başka bir şey değil.
Yoksa tüm seçenekler Esad'la işbirliğini zaruri kıldığı bir noktada hala Esad'a kapıları kapatmanın başka ne anlamı olabilir?
Türkiye siyasetindeki ABD ilişkileri o kadar derin bağlar barındırıyor ki ABD, PKK'ya açık açık milyarlarca dolar aktarıp 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı dolusu silah yığdığı halde geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen McMaster, bugün Brüksel'de Savunma Bakanı Canikli ile görüşecek olan James Mattis veya önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelmesi beklenen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson dahil, bunlardan biri ya da hepsi bir göz kırpsa Türkiye siyaseti ABD'nin önünde on takla atmaya hazır.
Böyle bir zifiri karanlık girdabına düşmüş Türkiye'nin toparlanması, Suriye krizinden en az zayiatla sıyrılması, iç ve dış sorunlarına çözüm getirmesi mümkün görünmüyor.
Çok muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş, 3-4 yıl önce bir konuşmasında "Türkiye içinden çıkılması çok zor olan bir zifiri karanlığa gömüldü. O kadar güçlü ışıklar tutmalıyız ki, bu karanlık gündüze tebdil olsun" demişti.
İçinde bulunduğumuz girdaptan kurtuluş, bu girdaba sürüklenmemizin müsebbipleri aracılığıyla mümkün olmadığına göre içinde bulunduğumuz zifiri karanlığı gündüze çevirecek yegâne ışık Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Prof. Dr. Haydar Baş'a milletçe güç vermediğimiz için bu hallerdeyiz, O'na güç vermeden de bu hallerden kurtulamayacağız.
Fırat'ın doğusunda YPG'li teröristlerin eğitildiği 14 askeri eğitim kampı var. Hatta subay yetiştiren bir askeri kolej bile 7/24 aktif durumda.
YPG'lilerin Amerikalılara söylediğine göre bu askeri eğitim kamplarında 30 bin kişinin eğitilmesi hedefleniyor.
ABD'nin 30 bin kişilik ordu hedefinin sahada hâlâ sürdürüldüğü ortaya çıkıyor.
Bu defa bu ordu güya Amerika kontrolünde kurulmuyor. YPG'nin yaptığı bağımsız bir işmiş gibi sunulmakta.
Bu arada Washington'daki birimlere göre Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içinde yer alan Suriyeli Hıristiyan Syriac Military Council, Deyrizor bölgesinden ayrılıp Afrin'e, YPG'ye yardım için geçme kararı aldı.
Buraya kadar okuduklarınız gazeteci Serdar Turgut'un yazısındandı.
Türkiye'nin tepkileri ABD'yi yaptıklarına sadece kılıf geçirme noktasına getirmiş, yoksa PYD/YPG ye silah vermek ve PKK bağlantılı teröristleri eğitmek için bütçeden 550 milyon dolar aktarmak dahil hiçbir şeyden vazgeçmiş değil müttefikimiz ABD.
Çin kaybeden tarafa destek vermez
ABD cephesinde değişen hiçbir şeyin olmadığı Suriye arenasında yeni bir aktör daha boy gösterecek.
Bu aktör Çin.
Şam'daki Muvasat Üniversitesi Hastanesi'nde Çin'in yapımına katkıda bulunduğu acil servisi ziyaret eden Çin'in Şam Büyükelçisi Çianjin, "Suriye halkına ve hükümetine daha fazla yardım sağlayarak bu süreçte daha büyük rol oynayacağız. Suriye'nin yeniden inşa edilmesi sürecinde bu ülkenin yasal yönetimiyle işbirliği yaparak her geçen gün daha ciddi katkıda bulunacağız" dedi.
Çinli Büyükelçinin 'Suriye'nin yasal yönetimi' vurgusuna lütfen dikkat!!!
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yer aldığı cephe Çin ile daha da güçlenecek anlamına geliyor bu.
Hem de Suriye'de siyasi çözümün artık çok yakın olduğunu gösteriyor. Çünkü artık Uzakdoğu'dan aktörler bile siyasi çözüm de masada olmak ve Suriye'de yeniden yapılanma sürecinde oluşacak büyük pazardan pay almak istiyor.
Elbette Suriye'nin geleceğinde de etkin olmak istiyorlar.
Bu yeni gelişmeler Suriye'nin geleceğinde Beşar Esad'ın da var olacağını gösteriyor. Bu realiteyi Esad'sız bir Suriye isteyen başta Türkiye olmak üzere tüm devletler geç de olsa kabul etmek zorunda kalacaklar. Çünkü Çin gibi bir dev bile olsa kaybedecek bir aktörün yanında olmak istemez.
Bu cümleleri Türkiye'den yetkililerin söylemlerinde Esad'a karşı sert ifadelerin yeniden kullanılmaya başlandığı bir dönemde yazdığımın farkındayım.
Ancak Türkiye'yi yönetenlerin temennileri veya hayalleri ne olursa olsun sahadaki dengeler hayallere göre değil, realiteye göre şekillenecektir. Bu her zaman böyle olmuştur.
Türkiye ne yapmaya çalışıyor?
Türkiye'nin yaptığı şey; ABD'nin PYD'yle ortaklığını bozup, kendisiyle ortak olmaya zorlamaktan başka bir şey değil.
Yoksa tüm seçenekler Esad'la işbirliğini zaruri kıldığı bir noktada hala Esad'a kapıları kapatmanın başka ne anlamı olabilir?
Türkiye siyasetindeki ABD ilişkileri o kadar derin bağlar barındırıyor ki ABD, PKK'ya açık açık milyarlarca dolar aktarıp 5 bin tır, 2 bin kargo uçağı dolusu silah yığdığı halde geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen McMaster, bugün Brüksel'de Savunma Bakanı Canikli ile görüşecek olan James Mattis veya önümüzdeki günlerde Türkiye'ye gelmesi beklenen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson dahil, bunlardan biri ya da hepsi bir göz kırpsa Türkiye siyaseti ABD'nin önünde on takla atmaya hazır.
Böyle bir zifiri karanlık girdabına düşmüş Türkiye'nin toparlanması, Suriye krizinden en az zayiatla sıyrılması, iç ve dış sorunlarına çözüm getirmesi mümkün görünmüyor.
Çok muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş, 3-4 yıl önce bir konuşmasında "Türkiye içinden çıkılması çok zor olan bir zifiri karanlığa gömüldü. O kadar güçlü ışıklar tutmalıyız ki, bu karanlık gündüze tebdil olsun" demişti.
İçinde bulunduğumuz girdaptan kurtuluş, bu girdaba sürüklenmemizin müsebbipleri aracılığıyla mümkün olmadığına göre içinde bulunduğumuz zifiri karanlığı gündüze çevirecek yegâne ışık Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Prof. Dr. Haydar Baş'a milletçe güç vermediğimiz için bu hallerdeyiz, O'na güç vermeden de bu hallerden kurtulamayacağız.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023