'Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır'
İmam Ali (a.s) yağmur yağmadığı zaman kulların Allah'ın rahmetinden yardım dilemeleri gerektiğine dair şöyle buyurmuştur
04.06.2025 14:08:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam Ali (a.s) yağmur yağmadığı zaman kulların Allah'ın rahmetinden yardım dilemeleri gerektiğine dair şöyle buyurmuştur:
"Dikkat edin! Sizi üzerinde barındıran yer, altında gölgelendiren gök Rabbinize boyun eğmişlerdir.
Gök ve yer, bereketlerini ne size acıdıkları için, ne size yakınlık duydukları için, ne de sizden bir hayır umdukları için veriyorlar! Onlar sadece size faydalı olmakla emrolundular ve O'na itaat ettiler. Maslahatlarınızı temin etmekle yükümlü kılındılar ve onlar da görevlerini yaptılar.
Kuşkusuz ki Allah, kulunu kötü amelleri sebebiyle ürünlerden eksilterek, bolluk ve bereketten kısarak, hayır hazinelerinin kapılarını kapatarak; tövbe edecek kimsenin tövbe etmesi, kötülükten vazgeçeceklerin kötülükten vazgeçmesi, öğüt alacakların öğüt alması, sakınacakların da sakınması için imtihan eder.
Allah, istiğfar etmeyi, rızkın bollaşmasına ve mahrukatın rahmetine bir sebep kılmış ve şöyle buyurmuştur: "Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın."(Nuh: 10-12) Tövbeye yönelen, hatasının affedilmesini isteyen ve ahirete koşan kimseye Allah rahmet etsin.
Ey Allah'ım! Biz çocuklarımız ve hayvanlarımızın bağrışmaya başlamasından sonra, örtülerimiz ve gölgeliklerimizin altında senin rahmetini umarak, nimetlerinin bolluğunu dileyerek, azabından ve belalarından korkarak sana geldik.
Ey Allah'ım bereketli yağmurunla bizleri sula. Bizleri ümitsizlerden etme. Kıtlıkla bizleri helak etme. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizleri hesaba çekme, ey merhametlilerin en merhametlisi!
Zorluklar ve sıkıntılar başımıza çöreklenince, kıtlık dolu seneler bizi bu duruma getirince, zaruri ihtiyaçlar usandırınca ve ağır belalar peş peşe üstümüze gelince, sana gizli olmayan durumumuzu şikâyet etmek için huzuruna geldik.
Ey Allah'ım! Bizi ümitsizlikle, hüzünle geri çevirme, bize günahlarımızla hitap etme, bizi amellerimizle ölçme. Ey Allah'ım! Üzerimize bol yağmurunu, bereketini, rızkını ve rahmetini üzerimize yay.
Bize fayda verecek, etrafı yemyeşil yapan, solmuş bitkileri yeniden dirilten, ölmüş şeyleri kendisiyle dirilteceğin bol yağmur gönder. Susuzluğu giderecek, meyveleri çoğaltacak, düz toprakları suya kandıracak, vadilere su akıtacak, ağaçları yapraklandıracak, pahalılığı düşürecek faydalı bir yağmur indir. "Muhakkak ki sen dilediğin her şeye kadirsin."(Al-i İmran: 26)
Peygamberlerin gönderilişi hakkında:
"Allah, vahyi için seçtiği elçilerini; yarattıklarına delil kılmak, halkın özür getirme yolunu kapatmak, doğruluk dili ile onları hakka çağırmak için gönderdi.
Haberiniz olsun, yüce Allah, kullarının sır perdesini kaldırdı; bu onların gizlediklerini ve gönüllerindeki sırlarını bilmemesinden değildi. Aksine iyiliğe karşı mükâfatı, kötülüğe karsı da cezayı takdir etmek için "Kullarından hangilerinin daha güzel iş yapacaklarını denemek içindi."
Bizden (Ehl-i Beyt'ten) ayrı olarak, yalan söyleyip buğz ederek kendilerinin ilimde derinleşmiş olduğu zannına kapılanlar nerede? Oysa Allah, bizim derecemizi yükseltmiş, bize vermiş; onları ise mahrum kılmış, alçaltmıştır.
Bizi içeri almış, onları çıkarmıştır. Hidayet bizimle istenebilir, körlük bizimle giderilebilir. İmamlar Kureyş'ten, Kureyş'in Haşimi soyundandır. Onlardan başkasına rehberlik yakışmaz, velayete onlardan başkası layık değildir.
...(Dalalet ehli) Dünyayı seçip, ahireti geriye attılar. Arı suyu bırakıp, bulanık, kokuşmuş su içtiler. Onların fasıklarını sanki münkerle arkadaş olmuş, ona alışıp onunla uyum sağlamış görüyorum.
Öyle ki günahlarda saçlarını ağartmış, ahlakı günah rengine bürünmüş; sonra köpürerek herkesi ve her şeyi boğmaktan sakınmayan coşkun bir denizi veya kuru otları yakmaktan çekinmeyen alevli bir ateşi andırmaktadır.
Hidayet ışıklarıyla aydınlanan akıllar, takva meşalelerine bakan gözler nerede? Allah'ın itaatine bağlanıp, kendini Allah için adayan gönüller nerede? Dünyanın malına hücum edip, haramı elde etmek için birbirini itişip kakışıyorlar.
Cennet ve cehennemin bayrakları dikilmiş; ama onlar yüzlerini cennetten çevirdiler, işledikleriyle cehenneme yöneldiler. Rableri onları çağırdı; fakat onlar, Rablerine nankörlük edip, gerisin geriye döndüler. Ama Şeytan çağırdığında ise icabet edip isteklerini kabul ettiler." Nehc'ul Belaga 143-144 Hutbe
"Dikkat edin! Sizi üzerinde barındıran yer, altında gölgelendiren gök Rabbinize boyun eğmişlerdir.
Gök ve yer, bereketlerini ne size acıdıkları için, ne size yakınlık duydukları için, ne de sizden bir hayır umdukları için veriyorlar! Onlar sadece size faydalı olmakla emrolundular ve O'na itaat ettiler. Maslahatlarınızı temin etmekle yükümlü kılındılar ve onlar da görevlerini yaptılar.
Kuşkusuz ki Allah, kulunu kötü amelleri sebebiyle ürünlerden eksilterek, bolluk ve bereketten kısarak, hayır hazinelerinin kapılarını kapatarak; tövbe edecek kimsenin tövbe etmesi, kötülükten vazgeçeceklerin kötülükten vazgeçmesi, öğüt alacakların öğüt alması, sakınacakların da sakınması için imtihan eder.
Allah, istiğfar etmeyi, rızkın bollaşmasına ve mahrukatın rahmetine bir sebep kılmış ve şöyle buyurmuştur: "Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın."(Nuh: 10-12) Tövbeye yönelen, hatasının affedilmesini isteyen ve ahirete koşan kimseye Allah rahmet etsin.
Ey Allah'ım! Biz çocuklarımız ve hayvanlarımızın bağrışmaya başlamasından sonra, örtülerimiz ve gölgeliklerimizin altında senin rahmetini umarak, nimetlerinin bolluğunu dileyerek, azabından ve belalarından korkarak sana geldik.
Ey Allah'ım bereketli yağmurunla bizleri sula. Bizleri ümitsizlerden etme. Kıtlıkla bizleri helak etme. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizleri hesaba çekme, ey merhametlilerin en merhametlisi!
Zorluklar ve sıkıntılar başımıza çöreklenince, kıtlık dolu seneler bizi bu duruma getirince, zaruri ihtiyaçlar usandırınca ve ağır belalar peş peşe üstümüze gelince, sana gizli olmayan durumumuzu şikâyet etmek için huzuruna geldik.
Ey Allah'ım! Bizi ümitsizlikle, hüzünle geri çevirme, bize günahlarımızla hitap etme, bizi amellerimizle ölçme. Ey Allah'ım! Üzerimize bol yağmurunu, bereketini, rızkını ve rahmetini üzerimize yay.
Bize fayda verecek, etrafı yemyeşil yapan, solmuş bitkileri yeniden dirilten, ölmüş şeyleri kendisiyle dirilteceğin bol yağmur gönder. Susuzluğu giderecek, meyveleri çoğaltacak, düz toprakları suya kandıracak, vadilere su akıtacak, ağaçları yapraklandıracak, pahalılığı düşürecek faydalı bir yağmur indir. "Muhakkak ki sen dilediğin her şeye kadirsin."(Al-i İmran: 26)
Peygamberlerin gönderilişi hakkında:
"Allah, vahyi için seçtiği elçilerini; yarattıklarına delil kılmak, halkın özür getirme yolunu kapatmak, doğruluk dili ile onları hakka çağırmak için gönderdi.
Haberiniz olsun, yüce Allah, kullarının sır perdesini kaldırdı; bu onların gizlediklerini ve gönüllerindeki sırlarını bilmemesinden değildi. Aksine iyiliğe karşı mükâfatı, kötülüğe karsı da cezayı takdir etmek için "Kullarından hangilerinin daha güzel iş yapacaklarını denemek içindi."
Bizden (Ehl-i Beyt'ten) ayrı olarak, yalan söyleyip buğz ederek kendilerinin ilimde derinleşmiş olduğu zannına kapılanlar nerede? Oysa Allah, bizim derecemizi yükseltmiş, bize vermiş; onları ise mahrum kılmış, alçaltmıştır.
Bizi içeri almış, onları çıkarmıştır. Hidayet bizimle istenebilir, körlük bizimle giderilebilir. İmamlar Kureyş'ten, Kureyş'in Haşimi soyundandır. Onlardan başkasına rehberlik yakışmaz, velayete onlardan başkası layık değildir.
...(Dalalet ehli) Dünyayı seçip, ahireti geriye attılar. Arı suyu bırakıp, bulanık, kokuşmuş su içtiler. Onların fasıklarını sanki münkerle arkadaş olmuş, ona alışıp onunla uyum sağlamış görüyorum.
Öyle ki günahlarda saçlarını ağartmış, ahlakı günah rengine bürünmüş; sonra köpürerek herkesi ve her şeyi boğmaktan sakınmayan coşkun bir denizi veya kuru otları yakmaktan çekinmeyen alevli bir ateşi andırmaktadır.
Hidayet ışıklarıyla aydınlanan akıllar, takva meşalelerine bakan gözler nerede? Allah'ın itaatine bağlanıp, kendini Allah için adayan gönüller nerede? Dünyanın malına hücum edip, haramı elde etmek için birbirini itişip kakışıyorlar.
Cennet ve cehennemin bayrakları dikilmiş; ama onlar yüzlerini cennetten çevirdiler, işledikleriyle cehenneme yöneldiler. Rableri onları çağırdı; fakat onlar, Rablerine nankörlük edip, gerisin geriye döndüler. Ama Şeytan çağırdığında ise icabet edip isteklerini kabul ettiler." Nehc'ul Belaga 143-144 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.