Ramazan geldi, hoş geldi

Ramazanın gelişini nereden anlarsınız?1- Besin maddelerine, bakliyata ve hurmaya gelen zamdan,2- Ramazan ve oruçla ilgili, İslam'la ilgili fitne haberlerinin televizyon ekranlarında ayyuka çıkışından.Zam olayları, malumunuz üzerinde pek fazla yorum yapılmaya gerek olmayan, her sene yapılagelen, sıradan, Ramazan'ın olmazsa olmazlarından.Ama ekranlardan yansıyan bilinçli ve tamamen dezenformasyon üzerine kurulu programlar, işte o programlar insanlara adeta saç baş yolduracak cinstendir genellikle.Hurma alırken 3 kuruş fazla verince -alışılageldiğinden olsa gerek- o kadar sarsılmaz insan, eve gidince unutur ama, televizyonlarda o tür programlar seyredildikten sonra saatlerce polemik konusu olduğu çok görülmüştür. Aile içinde veya misafirliğe gelen insanlarla ev sahiplerinin program sonrasında kavga ettiği de çok rastlanır bir vakadır.Bir tarafta mantığıyla her şeyi çözmeye çalışan bir kısım, diğer taraftan siyasi görüşlerine ters düşmeyecek şeyleri savunan 'muhafazakar' bir kısım ve nihayetinde az da olsa İslamiyeti olduğu gibi savunan, sayıları da her geçen gün azalan bir kısım.Bu düşünce yapıları hep çatışmışlardır bugüne kadar. İşleri mantık çerçevesinde çözmeye çalışanlar için başta ekranlardan seyredilenler olmak üzere o kadar çok malzeme vardır ki, birini cevaplasanız biri çıkar karşınıza. Mantık "neden, niçin?" mantığıdır çünkü. O yüzden soruları cevaplamadan çok, bu bakış açısının yanlışlığından bahsetmek daha faydalı olur o tür zevata. İyice düşünüldüğünde, insanın sadece akıl ve mantıkla hareket ettiği zaman Müslüman bile olamadığı zaten ayan beyan çıkmaktadır ortaya.Çünkü akla-mantığa sığdıramadığımız bir Ahiret hayatının Cenab-ı Allah tarafından bize vaadedilmesi ve buna inanılması gerekliliği, iman kulvarda ne kadar teslimiyetçi olmamız gerektiğinin açık bir delilidir. Ahirete iman etmeniz lazımdır ama akıl ve mantığınız o hayatı bir türlü alıp kavrayamaz. Hayal bile edemeyiz bazen.Prof. Dr. Haydar Baş beyin "Akıl insanı sadece imanın kapısına kadar götürür. İmanın kapısından bizi geçirecek olan ise kalptir" tespiti baz alınması gerekli önemli hususlardandır bu konularda.Fitne ise her zaman durur imanın kapısında.Ramazan'da Müslümanlarca haram olan yiyeceklerin 'Ramazan mönülerinde' gösterilerek dakikalarca tariflerinin verilmesinden tutun da, kimler oruç tutmamalıya kadar, teravih namazını kılmalımıyızdan tutun da ne kadarı farzdıra kadar pek çok konu, henüz yaşamaya çalıştığı dini hakkında yeterli donanıma sahip olmayan Müslümanları bir anda ters köşeye yatırabilmektedir. Tabi ki buna herkes dahildir, çünkü herkesin her konuda bilgi sahibi olmasına pek imkan yoktur. İmanımızı koruyabilecek kadar bilgi ve teslimiyet sahibi olmak da tabi ki elzemdir. Şu unutulmaması gereken bir örnektir ki, zamanın birinde, kendini dört dörtlük yetiştirmiş, her türlü ilmi tahsil etmiş alim kılıklı bir misyoner İslam dinine sadece bir kelimeyi sokabilmek için tam 18 ciltlik bir kitap serisi yazmıştır. Yanlış anlamayın sadece bir kelime için.Onun içindir ki, üç kelime doğru söyleyeni hemen bağrımıza basmak pek sağlıklı değildir. Çünkü bazı çıplak uyarıcıların yaptığı gibi dördüncü ve beşinci kelimelerinde; "İkinci kez hacca gitmek Marsilya'ya istiridye yemeğe gitmekle aynıdır", "Farz olan üç vakit namazdır", "İmanın şartı dörttür" gibi iddiaları rahatlıkla duyabiliriz. Bu iddialar ve bu iddiaları gündem etmek isteyenler tabi ki bu Ramazan'da da ekranlarda boy gösterecektir.Hatta bu tür iddiaları bir yana bırakıp sadece İslam'ı konuşan insanları malum basının gündem etmediği su götürmez bir gerçektir. Siz siz olun Allah'ın İslam'ı uygulaması ve insanlığa örnek olması için gönderdiği o Peygamber(sav)'in yolundan, aynı zamanda O'nu işaret edip O'nu yaşamaya çalışanların yolundan ayrılmayın.Gerisi laf-u güzaf...