İnanır mısınız şu anda toplumu, Anayasal yetkileri artırmak için germenin anlamını anlamıyorum. Bizler 27 Mayıs, 12 Eylül Anayasalarının içinden gelen kuşağız. Ben 12 Eylül Anayasasına evet demedim. Dayatma ve toplumsal hakların kısıtlanması nedeniyle hayır demiştim. Ancak o Anayasa yüzde 92 ile evet oyu aldı; ama bugüne kadar hep tartışıldı. Çünkü toplum kabul etmedi. Şimdiki Anayasa değişikliği, yüzde 50- 60 evetle geçse bile tartışılmayacak mı? Çünkü Anayasa bir ulusun senedidir bir uzlaşma belgesidir. Hayır diyenlerin ağzını tutamazsınız.
Şu anda Türkiye'nin sorunu, Anayasa değil ki. Zaten değiştirilen 18 madde topluma bir şey getirmiyor. Bu maddeler toplumun bugünkü yapısal sorunlarını çözen maddeler de değil.
"Keçi can derdinde; kasap et." Bu atasözü şu anda bizim durumumuzu özetleyen Atasözü. Şu anda bal gibi sıcak savaş içindeyiz. İçeride tüm terör örgütleri cirit atıyor. Ülkemiz ateş çemberinde. Bu yetmiyormuş gibi 3-4 milyon göçmen ülkemizde. Kayıt dışı bu insanları disipline edemedik. Toplumda işsizlik her geçen yıl artıyor. Fakirlik kol geziyor.
Ülkenin FETÖ tarafından işgaline birkaç oy için göz yumduk hatta "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını bile yazdırdık, bestelettirdik.
Durum böyle iken, Referanduma gidiyoruz. Toplumu geriyoruz. Meclis'teki kavgaların daha büyüklerinin köylerde, kasabalarda ve şehirlerde olmayacağının garantisini kim verebilir? Tehdit ise; "Referandum evetle sonuçlanmazsa kaos büyür, terör artar." Referandumun elinde sihirli kamçı mı var? 15 senedir bir parti tek başına iktidarda. Bu partinin yöneticileri yasaları zaman zaman tanımadılar. Bu kadar yetkili ve tek başına istediğini yapma gücüne sahipken terörü durduramadık. Nasıl olacak da referandumla suyu bendinden keser gibi keseceğiz? İnanayım mı?
OHAL, TBMM'yi dışladı. Kendi yetkileri dışında yetkiler kullanmaktadır. Çünkü OHAL, çıkardığı kararnameleri TBMM'ye getirmeli ve orada halkın vekilleri ile tartışmalıdır. Bu yaklaşım ve ülkemizdeki kaos ve korku ortamı toplumsal olarak bizi rahatsız ediyor.
"Tek parti dönemi" bugünün iktidarının dilinden düşmüyor. Aslında haklılar. Cumhuriyet kurulduğunda Osmanlı Devleti çok partili dönemde miydi? Atatürk geldi de o partileri mi kapattı? Cumhuriyet kurulduğunda, demokrasi, özgürlük, bağımsızlık insan hakları, adil yargılama vardı da Atatürk ve o Gazi Meclis bunları rafa mı kaldırdı? Hepimizin babaları, dedeleri anneleri, neneleri o tek parti ile nefes aldık. O tek parti 1946'da çok partili sistemin yolunu açtı. Eğer bugün demokrasi varsa çok partili hayat sürüyorsak, Cumhuriyet'in kurucularına borçluyuz.
Biz bu ülkede Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Türkeş dönemindeki konuşan Türkiye'yi istiyoruz. Biz, bu ülkede ırk, dil, din farkı gözetmeksizin beraber yaşamak, iyiye güzele gitmek istiyoruz. Biz, derdimizi, mutluluğumuzu, kazancımızı vatandaşlarımızla paylaşan bir Türkiye istiyoruz. Biz, keyfi yönetim istemiyoruz. Biz ötekileştirilmiş, ayrımcı zihniyetler istemiyoruz.
Demokrasiye saygılı, insan haklarına saygılı yönetimlerin bizi yönetmesi en büyük arzumuzdur. Yoksa kişileri zengin etmek keyfi yönetmek bizim geleneklerimize aykırıdır. Çünkü Ta Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar kurduğumuz devletlerde kadına, insana değer veren ve halkına saygılı bir anlayıştan gelen geçmişimiz var ki bu toplumun, bunun dışında bir rejimi kabul edeceğini sanmıyorum.
Bilmem ben mi yanılıyorum?
Şu anda Türkiye'nin sorunu, Anayasa değil ki. Zaten değiştirilen 18 madde topluma bir şey getirmiyor. Bu maddeler toplumun bugünkü yapısal sorunlarını çözen maddeler de değil.
"Keçi can derdinde; kasap et." Bu atasözü şu anda bizim durumumuzu özetleyen Atasözü. Şu anda bal gibi sıcak savaş içindeyiz. İçeride tüm terör örgütleri cirit atıyor. Ülkemiz ateş çemberinde. Bu yetmiyormuş gibi 3-4 milyon göçmen ülkemizde. Kayıt dışı bu insanları disipline edemedik. Toplumda işsizlik her geçen yıl artıyor. Fakirlik kol geziyor.
Ülkenin FETÖ tarafından işgaline birkaç oy için göz yumduk hatta "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını bile yazdırdık, bestelettirdik.
Durum böyle iken, Referanduma gidiyoruz. Toplumu geriyoruz. Meclis'teki kavgaların daha büyüklerinin köylerde, kasabalarda ve şehirlerde olmayacağının garantisini kim verebilir? Tehdit ise; "Referandum evetle sonuçlanmazsa kaos büyür, terör artar." Referandumun elinde sihirli kamçı mı var? 15 senedir bir parti tek başına iktidarda. Bu partinin yöneticileri yasaları zaman zaman tanımadılar. Bu kadar yetkili ve tek başına istediğini yapma gücüne sahipken terörü durduramadık. Nasıl olacak da referandumla suyu bendinden keser gibi keseceğiz? İnanayım mı?
OHAL, TBMM'yi dışladı. Kendi yetkileri dışında yetkiler kullanmaktadır. Çünkü OHAL, çıkardığı kararnameleri TBMM'ye getirmeli ve orada halkın vekilleri ile tartışmalıdır. Bu yaklaşım ve ülkemizdeki kaos ve korku ortamı toplumsal olarak bizi rahatsız ediyor.
"Tek parti dönemi" bugünün iktidarının dilinden düşmüyor. Aslında haklılar. Cumhuriyet kurulduğunda Osmanlı Devleti çok partili dönemde miydi? Atatürk geldi de o partileri mi kapattı? Cumhuriyet kurulduğunda, demokrasi, özgürlük, bağımsızlık insan hakları, adil yargılama vardı da Atatürk ve o Gazi Meclis bunları rafa mı kaldırdı? Hepimizin babaları, dedeleri anneleri, neneleri o tek parti ile nefes aldık. O tek parti 1946'da çok partili sistemin yolunu açtı. Eğer bugün demokrasi varsa çok partili hayat sürüyorsak, Cumhuriyet'in kurucularına borçluyuz.
Biz bu ülkede Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Türkeş dönemindeki konuşan Türkiye'yi istiyoruz. Biz, bu ülkede ırk, dil, din farkı gözetmeksizin beraber yaşamak, iyiye güzele gitmek istiyoruz. Biz, derdimizi, mutluluğumuzu, kazancımızı vatandaşlarımızla paylaşan bir Türkiye istiyoruz. Biz, keyfi yönetim istemiyoruz. Biz ötekileştirilmiş, ayrımcı zihniyetler istemiyoruz.
Demokrasiye saygılı, insan haklarına saygılı yönetimlerin bizi yönetmesi en büyük arzumuzdur. Yoksa kişileri zengin etmek keyfi yönetmek bizim geleneklerimize aykırıdır. Çünkü Ta Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar kurduğumuz devletlerde kadına, insana değer veren ve halkına saygılı bir anlayıştan gelen geçmişimiz var ki bu toplumun, bunun dışında bir rejimi kabul edeceğini sanmıyorum.
Bilmem ben mi yanılıyorum?
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023