'Resûlullah'a yalan söz nispet ettiler'
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: "Halkın elinde hak ve bâtıl vardır, doğru ve yalan vardır, nasih ve mensuh vardır, husûs ve umûm vardır, muhkem ve müteşabih vardır, hıfz ve vahim vardır. Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlih) kendi zamanında bile yalan sözler nispet verdiler"
13.01.2018 00:00:00
Süleym bin Kays-ı Hilâli der ki:
Ali aleyhisselam'a dedim ki: "Ben Kur'an tefsiri ve Resûlullah'ın rivayetleri hakkında Selman, Ebu Zerr ve Miktad'dan birçok şey işittim. Sonra onlardan duyduğum bu şeyleri senin de onayladığını gördüm. Sonra halkın elinde Kur'an tefsiri ve Resûlullah'ın rivayetleri hakkında çok şey gördüm. Onlar sizlerin tefsir ve rivayetlerinizin bâtıl olduğunu zannediyorlardı. Onların bilerek Resûlullah'a iftira attıklarını ve Kur'an'ı kendi reyleri ile tefsir ettiklerini görüyor musun?"
Ali aleyhisselam bana dönerek buyurdu ki: "Soruyu sordun, şimdi cevabını dinle; halkın elinde hak ve bâtıl vardır, doğru ve yalan vardır, nasih ve mensuh vardır, husûs ve umûm vardır, muhkem ve müteşabih vardır, hıfz ve vahim vardır. Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlih) kendi zamanında bile yalan sözler nispet verdiler. Öyle ki ayağa kalkarak şöyle buyurdu: 'Ey halk! Bana nispet verilen yalanlar çoğaldı. Her kim bilerek Bana yalan nispet verirse, cehenneme gidecektir.' Sonra vefatından sonra da O'na yalan nispetler verildi. Sana hadis nakleden dört çeşit kisidir ki beşincisi yoktur:
1- Münafık bir adamdır ki mü'min olduğunu açıklar, diliyle müslüman olduğunu söyler de günah işlemekten kaçınmaz; Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlih) yalan isnâd etmekten ve iftira atmaktan çekinmez. Eğer halk onun yalancı ve münafık olduğunu bilse, onun sözlerini kabullenmez ve onu onaylamazlar. Ama halk der ki: 'Bu, Resûlullah'ın sahabisidir, O'nu görmüş ve O'ndan hadisler duymuştur.' (Böylece nasıl biri olduğunu anlamayarak onu kabullenirler) Allah, münafıkların durumunu ve özelliklerini bildirmiştir. Yüce Allah buyuruyor ki: 'Onları gördüğünde cisimleri seni şaşırtır ve konuştuklarında onları dinlersin.'
Sonra onlar Resulullah'tan sonra iftira, yalan ve bühtanlarla dalalete ve ateşe çağıran rehberlere yaklaştılar böylece amelleri tersine döndü ve onlar da bu münafıkları halkın başına geçirdiler. Böylece onlar sayesinde dünyalarına ulaştılar. Şüphesiz yüce Allah'ın koruduğu insanlar dışında halkın geneli; hükümdarlar ve dünya iledir. Bu o dört kişiden biridir.
2- Birisi ise Resûlullah'tan bir hadis duyar ama onu aynen ezberleyemez. Bu yüzden kasıtsız olarak bazı şeyleri azaltır veya eksiltir. O bu elindeki hadisle amel eder ve bunu Resûlullah'tan duyduğunu rivayet eder. Eğer müslümanlar bunun sözlerinin yanlışlarla dolu olduğunu bilselerdi, onu kabul etmezlerdi. Ve eğer kendisi de bunun yanlışlık dolu olduğunu bilseydi, o hadisi terk ederdi. (Bu bahis devam edecek...) (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Ali aleyhisselam'a dedim ki: "Ben Kur'an tefsiri ve Resûlullah'ın rivayetleri hakkında Selman, Ebu Zerr ve Miktad'dan birçok şey işittim. Sonra onlardan duyduğum bu şeyleri senin de onayladığını gördüm. Sonra halkın elinde Kur'an tefsiri ve Resûlullah'ın rivayetleri hakkında çok şey gördüm. Onlar sizlerin tefsir ve rivayetlerinizin bâtıl olduğunu zannediyorlardı. Onların bilerek Resûlullah'a iftira attıklarını ve Kur'an'ı kendi reyleri ile tefsir ettiklerini görüyor musun?"
Ali aleyhisselam bana dönerek buyurdu ki: "Soruyu sordun, şimdi cevabını dinle; halkın elinde hak ve bâtıl vardır, doğru ve yalan vardır, nasih ve mensuh vardır, husûs ve umûm vardır, muhkem ve müteşabih vardır, hıfz ve vahim vardır. Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlih) kendi zamanında bile yalan sözler nispet verdiler. Öyle ki ayağa kalkarak şöyle buyurdu: 'Ey halk! Bana nispet verilen yalanlar çoğaldı. Her kim bilerek Bana yalan nispet verirse, cehenneme gidecektir.' Sonra vefatından sonra da O'na yalan nispetler verildi. Sana hadis nakleden dört çeşit kisidir ki beşincisi yoktur:
1- Münafık bir adamdır ki mü'min olduğunu açıklar, diliyle müslüman olduğunu söyler de günah işlemekten kaçınmaz; Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve âlih) yalan isnâd etmekten ve iftira atmaktan çekinmez. Eğer halk onun yalancı ve münafık olduğunu bilse, onun sözlerini kabullenmez ve onu onaylamazlar. Ama halk der ki: 'Bu, Resûlullah'ın sahabisidir, O'nu görmüş ve O'ndan hadisler duymuştur.' (Böylece nasıl biri olduğunu anlamayarak onu kabullenirler) Allah, münafıkların durumunu ve özelliklerini bildirmiştir. Yüce Allah buyuruyor ki: 'Onları gördüğünde cisimleri seni şaşırtır ve konuştuklarında onları dinlersin.'
Sonra onlar Resulullah'tan sonra iftira, yalan ve bühtanlarla dalalete ve ateşe çağıran rehberlere yaklaştılar böylece amelleri tersine döndü ve onlar da bu münafıkları halkın başına geçirdiler. Böylece onlar sayesinde dünyalarına ulaştılar. Şüphesiz yüce Allah'ın koruduğu insanlar dışında halkın geneli; hükümdarlar ve dünya iledir. Bu o dört kişiden biridir.
2- Birisi ise Resûlullah'tan bir hadis duyar ama onu aynen ezberleyemez. Bu yüzden kasıtsız olarak bazı şeyleri azaltır veya eksiltir. O bu elindeki hadisle amel eder ve bunu Resûlullah'tan duyduğunu rivayet eder. Eğer müslümanlar bunun sözlerinin yanlışlarla dolu olduğunu bilselerdi, onu kabul etmezlerdi. Ve eğer kendisi de bunun yanlışlık dolu olduğunu bilseydi, o hadisi terk ederdi. (Bu bahis devam edecek...) (Gaybet-i Numanî, Şeyh Muhammed bin İbrahim-i Numanî).
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.