Sünni Beyhakî'nin Sünen'inden;
Enes'den rivayet edilmektedir:
"Allah'ın Resulü'nün (s.a.v.) ölüm hastalığı sırasında, Hz. Fâtıma (a.s.) O'nu kendi göğsüne yasladı. Resûlullah'ın (s.a.v.) rahatsızlığı çok şiddetli idi. Hz. Fâtıma (a.s.), 'Âh, Babamın rahatsızlığı ne şiddetlidir!' dedi. Peygamber (s.a.v.): 'Artık bu günden sonra Babanın bir rahatsızlığı kalmayacak' dedi." (Beyhakî, Sünen, c. 3, s. 409).
Sünni İbn-i Esir'in eserinden;
Enes şöyle dedi:
"Peygamberi (s.a.v.) kabre koyup geri döndükten sonra Fâtıma (a.s.)'ın yanına geldim. 'Resûlullah'ın (s.a.v.) yüzüne toprak örtmeye gönlünüz râzı oldu mu?' dedi ve ağladı." (İbn Esir, Usdü'l-Gabe, c. 5, s. 524).
Hz. Peygamberin (s.a.v.) vefatı Hz. Fâtıma (a.s.) için bir dönüm noktası olmuştur. Bu günden sonra dünya ile ilgisini nerede ise kesmiştir. Fuzuli'nin eserinde şöyle bir rivayet vardır:
"Hz. Fâtıma (a.s.) Hz. Ali'nin (a.s.) öğüdünü dinleyip o gizli dağlanmanın kanını içine akıttı, gönlünün ateşini gizledi. İlkbaharın gelmesini bekleyen lale goncası gibi, o vakte kadar sabretti ki, artık halvethane kubbesindeki kandil sönmüş, karanlığın şiddetinden figanının gökyüzüne varması sona ermişti. Hazret-i Fâtımatü'z-Zehra (a.s.) gamının şiddetinden bî-huş kaldığı bir sırada göz açıp Hz. Ali'ye (a.s.) şöyle yalvarmıştı: 'Ey Ali, vakit ne ola?' 'Ey Fâtıma, kapkaranlık bir gecenin ancak sekizde bir vakti geçti.' Fâtıma (a.s.) sordu: 'Ey Ali, acaba Babamın mezarını ziyarete ruhsat müyesser olur mu?' Ali (a.s.) cevap verip dedi ki: 'Ey Fâtıma, müyesser olur. Ancak şu şartla ki, yüksek sesle ağlamayacaksın.' Fâtıma (a.s.) bunun üzerine ayağa kalktı. Ali (a.s.) da O'na yardım etti. Birlikte Ravza-i Mutahhara'ya geçtiler. Fâtıma anamızın gözü Hz. Mustafa'nın mezarına kayınca feryadı, ağlayışı gökte Hz. Allah erişti. Ayakta duramadı. Dilinden şunlar döküldü: 'Ey felek, şer'in şifa evini viran eyledin/Dertlileri bahtsızlık dağıyla kan eyledin/İkbâlimin yüzüne kara perdeyi çektin/Bana yüz gam vererek ne perişan eyledin/Şeriat göklerinin güneşini batırdın/Ayı kapkara toprak içre nihan eyledin/Eğer (kafirsen) desem, şaşılmaz buna, çünkü/İman ehli olanı kasden kurban eyledin.'
Fâtıma (a.s.) inleyip haykırdıkça Hz. Ali (a.s.), O'nu yatıştırıyor, şöyle diyordu: 'Ey Fâtıma, sabır ağlamaktan daha üstün ve daha doğrudur. Tahammül etmek, feryattan daha sevaplıdır.' Hz. Fâtıma (a.s.), 'Ey sevgili amcamın oğlu! Bana bunları yasak etme! Dünyanın en faziletlisinin dünyadan ayrılışı felaketin en büyüğüdür' dedi." (Fuzuli, Kerbela Şehitleri, s. 174).
Tevfik Ebu İlm'in eserinde şöyle bir rivayet yer almaktadır:
"İmam Câfer Sâdık (a.s.) şöyle buyurmuştur: Fâtıma (a.s.) büyük bir üzüntü çekiyordu. Bunun sonucunda sağlığı bozuldu. Bundan sonra sadece bir kere gülümsedi. O da ölüm döşeğinde Esma bint-i Umeys'e baktığı sırada oldu. Fâtıma (a.s.) ölüm giysilerini giyindikten sonra kendisi için ölümünden önce hazırlanan tabutuna baktı ve 'Beni örttünüz, Allah da sizin günahlarınızı örtsün' dedi." (Tevfik Ebu İlm, Ehlü'l-Beyt, s. 165).
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020