Geçtiğimiz günlerde meydana gelen ve şimdiye kadar Türkiye’de en yüksek insan katliamına, yıkımına sebep olan Reyhanlı katliamının sebebi, failleri çok konuşuldu, tartışıldı, halen tartışılıyor.Türkiye’de 1970-80 arasında sağ-sol, 1984’den bugüne kadar da devam eden bölücü PKK teröründe bile bu denli acımasız, dehşetli bir saldırının hedefi sivil vatandaşlar karşı karşıya gelmemişti.Bu saldırının tarihine baktığımızda 1 gün önce AKP hükümeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD NBC televizyonuna verdiği röportajda “ABD’nin Suriye’ye karadan bir saldırısı olursa destekler misiniz” sorusuna “evet elbette destekleriz, Esad rejiminin ortadan kaldırılması için uçuşa yasak bölge oluşturulmasına eskiden olumsuz bakıyorduk ama şimdi ona da olumlu bakıyoruz” şeklinde cevap vermişti.Ayrıca Esad’ın elini kolunu bağlayan isyancılara silah, lojistik, strateji ve akıl desteği vereceklerini, bu isyan başladığından beri muhalifleri Türkiye’de toplayarak verdiklerini ifade etti.Bu röportajdan ve açıklamalardan hemen bir gün sonra Suriye’nin sınır komşusu Hatay şehrimizin Reyhanlı kasabasında iki tane bombalı saldırı ile bize söylenen 52, ama basına sansür uygulanması sonucu kaç kişinin öldüğü ve yaralandığını bilmediğimiz bir katliam yaşandı.Hükümet kanadında bu katliamı kimlerin nasıl yaptığı konusunda araştırma yapmadan kesin hükümle Beşar Esad’a bağlı radikal gruplar ve Suriye Muhaberatı olduğu söylendi.Reyhanlı’daki bombalı saldırıların çevrede oluşturduğu tahribat ve yıkım şehir merkezinde olması sebebi ile hem çevre tahribatı hem de ölü ve yaralı sayılarını yüksekliği, dehşeti halktan gizlemeye çalışmak için görüntülere ve haberlere sansür uygulandı.İleri demokrasi gereği halkın bu konuda bilgilendirilmesi yasaklandı.Çünkü hem Türk milleti hem Reyhanlı’da yaşayan vatandaşlarımız gerçekleri görür ve öğrenirse galeyana gelir ve hükümete karşı protestolar yükselebilir.Zaten bunun ilk işaretini de Reyhanlı’da çadır kentlerde yaşayan 10 bin Suriyeli mültecinin barındığı mülteci kampına 10 bin kişinin yürümesi ve emniyet güçlerinin havaya ateş açarak engellemesi bu gerçeği göstermektedir.Bu protestoların ve yürüyüşlerin hem bölgede hem de Türkiye’de artması sonucunda hem AKP hükümetine hem de Suriye’den gelen isyancı mültecilere gösterilmesi durumunda büyük bir kaos ve kargaşanın yaşanması durumunda AKP hükümetinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın zor durumda kalacağını gayet iyi anlaşılır.Bunun için basına Reyhanlı olayları için sansür uygulanıyordu.Şimdi efendim bu katliamı kim ve niçin yaptı şeklindeki soruya AKP hükümeti yandaşı basın hiçbir bilgi olmadan Esad’a bağlı marjinal gruplar, yok DHKP-C’nin Acilcileri, yok El Muhaberat, yok Mihraç Ural şeklinde çeşitli isimler ve gruplar ileri sürülüyor.En son olarak da bu katliamı yapanların CHP’yi Esad’a götüren kişiler olduğu açıklanarak sanki CHP ile Esad arasında ve Reyhanlı katliamı arasında bir ilişki olduğu ima ediliyor.Ancak mızrak çuvala sığmıyor, her yerde Reyhanlı’da saldırıyı kim yaparsa yapsın esas failin AKP hükümeti ve politikaları olduğu biliniyor.Çünkü komşusunda yangın çıkaranın kendi evine de yangının sirayet etmeyeceğini kim söyleyebilir?AKP hükümeti Suriye’de İsrail’in desteği ABD’nin baskısıyla isyancılara her türlü lojistik, silah, eğitim, yakım-yıkım yöntemi vermekte, korumak ve kollamaktadır.Yani Türkiye komşu bir ülkenin hem de Müslüman bir komşu ülkenin içişlerine alenen karışmakta ve bu isyancı güçleri Suriye’nin dostları adı altında çeşitli defalar toplantı üstüne toplantı yapmakta ve destek üzerine destek vermektedir.Ancak AKP hükümetinin hesabına uymayan Esad 2-3 yıldır bu isyana nasıl karşı koyabildi, isyancıları nasıl saf dışı bırakabildi?Bu durum hem Suriyeli isyancıları hem de AKP hükümeti ve başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çileden çıkarmaktadır.Bu katliamdan 5 gün sonra Recep Tayyip Erdoğan büyük bir Suriye dosyası ile Beşar Esad’a bağlı güçlerin kimyasal silah kullandığını da ifade ederek ve Türkiye’deki katliamı da örnek göstererek ABD’den Suriye’ye askeri müdahale istedi.Ancak burada ABD Başkanı Obama’nın söylediği sözler çok önemli.“Biz ABD olarak 2001’de Afganistan’a, 2003’te Irak’a girerek büyük askeri harekâtlar yaptık ve şimdi Suriye’ye de bir askeri müdahale yaparak ABD Müslümanlara savaş açmış bir görüntü yaratmak istemiyoruz. Suriye sorunu uluslararası bir sorundur, bunun için bu konuyla ilişkili ulusların birlikte hareket etmesi ile sorun çözülebilir” şeklinde açıklaması olmuştur.Obama şunu demek istiyor; Biz artık Müslümanları Amerikan askerleri ile öldürmek istemiyoruz, onun yerine etnik ve mezhepsel savaş çıkararak Müslümanları birbirine öldürmek istiyoruz. Bu konuda bize yardımcı olacak çevre ülkeleri ve bunların liderlerini kullanarak para ve asker harcamadan bu meselenin çözülmesini istiyoruz.Şimdi bunun üzerine Suriye’deki sorun artık Türkiye’nin ve bölgenin sorunu olma durumuna girdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Hidayet Sarı / diğer yazıları
- Türkiye’de hekime şiddetin nedenleri / 25.05.2021
- Türk toplumunda psikososyal sorunların nedenleri / 24.05.2021
- Tek kişilik akıl mı ortak akıl mı? / 22.05.2021
- Şımartılmış Hasta Sendromu ve sağlık çalışanlarına şiddet / 21.05.2021
- Covid-19 salgını ile artan sorun: Kadına şiddet, aile içi şiddet / 27.03.2021
- 8 Mart Kadınlar Günü’nde kadına şiddet! / 10.03.2021
- Sağlıkta dönüşümün bedeli - sağlık israfı - sağlık iflası / 07.03.2021
- Türk milleti neden mutsuz! / 05.03.2021
- 'İnandığın yolda yürü' / 02.03.2021
- Sağlık alanında kötü gidişat ve defansif tıp / 22.02.2021
- Türk toplumunda psikososyal sorunların nedenleri / 24.05.2021
- Tek kişilik akıl mı ortak akıl mı? / 22.05.2021
- Şımartılmış Hasta Sendromu ve sağlık çalışanlarına şiddet / 21.05.2021
- Covid-19 salgını ile artan sorun: Kadına şiddet, aile içi şiddet / 27.03.2021
- 8 Mart Kadınlar Günü’nde kadına şiddet! / 10.03.2021
- Sağlıkta dönüşümün bedeli - sağlık israfı - sağlık iflası / 07.03.2021
- Türk milleti neden mutsuz! / 05.03.2021
- 'İnandığın yolda yürü' / 02.03.2021
- Sağlık alanında kötü gidişat ve defansif tıp / 22.02.2021