Arif-i billah, tevbe edip günahlardan arınmanın usül ve adabını şöyle anlatırlar:Tevbe edenin tevbesinin kabul olunduğu dört şey ile bilinir:
1. Dilini boş ve lüzumsuz sözden, yalan, gıybet ve nemimeden korumasıyla,2. Kalbinde bir mümin için kin, çekememezlik ve düşmanlık görülmemesiyle,3. Kötü arkadaşlardan ve yaramaz kimselerle birarada bulunmaktan vazgeçmesiyle. Çünkü, kötü arkadaş, onun kastını bozmaya, karıştırmaya ve bulandırmaya çalışır. Tevbe edenin tevbesi üzerine sebatı ise, ancak onun tevbeye rağbetini artıracak şeyleri görmeye devamla, korku ve ümidinde kuvvet verecek şeylerden yapmak istediği şeyin tamam ve olgun olmasını kolaylaştıran sebeplerin çoğalması ile ele geçer. Bu halde, çirkin işlerden kendinde bulunan ısrar düğümü kalbinden çözülür. Çözülür de, şehvetlerine, nefsi arzularına uymaktan dizginlerini çeker. Sakınılması, kaçınılması gereken yasaklara eğilmekten, meyl etmekten uzak olur. Kusur ve hatalardan ayrılıp ileride ona benzer günahlara dönmemek üzere kast ve azimetini sağlamlaştırır.4. Tevbe eden, Allahü Teala'ya taatle gayret sarfederek geçmiş günahlarına pişmanlıkla, istiğfar edici olduğu halde ölüme muvafık bulunması ve ölüm için hazırlanmasıdır...Bazı büyükler ise, tevbenin kabul olunmasına alamet dört şeyin bulunduğunu bildiriyorlar.Bunlardan birincisi: O kimsenin fasik ve facirlerden kesilip, nefsinde onlarda heybet ve büyüklük görmeyip, ancak salihlerle birarada bulunmasıdır.İkincisi: Bütün taatve ibadetlere yönelip, günahlardan kendini çekmesidir.Üçüncüsü: Dünya rahat ve sevincini gönlünden çıkarıp, daima kalbini üzüntülü görmesidir.Dördüncüsü: Allahü Teala'nın emri olan taat ve ibadetle meşgul olarak, Allahü Teala'nın, kendisinin kefili olduğunu bilip, rızık için üzülmemesidir...Bu bildirilen alametler kendisinde bulunduğu vakit, o kimse, Allahü Teala'nın, Bakara Suresinin 222. ayetinde bildirildiği üzere: "Muhakkak ki Allahü Teala, tevbe edenleri sever ve temiz olanları sever" manasının tecellisine erer, tevbe edenler zümresinden ve temizler kafilesinden olur...
1. Dilini boş ve lüzumsuz sözden, yalan, gıybet ve nemimeden korumasıyla,2. Kalbinde bir mümin için kin, çekememezlik ve düşmanlık görülmemesiyle,3. Kötü arkadaşlardan ve yaramaz kimselerle birarada bulunmaktan vazgeçmesiyle. Çünkü, kötü arkadaş, onun kastını bozmaya, karıştırmaya ve bulandırmaya çalışır. Tevbe edenin tevbesi üzerine sebatı ise, ancak onun tevbeye rağbetini artıracak şeyleri görmeye devamla, korku ve ümidinde kuvvet verecek şeylerden yapmak istediği şeyin tamam ve olgun olmasını kolaylaştıran sebeplerin çoğalması ile ele geçer. Bu halde, çirkin işlerden kendinde bulunan ısrar düğümü kalbinden çözülür. Çözülür de, şehvetlerine, nefsi arzularına uymaktan dizginlerini çeker. Sakınılması, kaçınılması gereken yasaklara eğilmekten, meyl etmekten uzak olur. Kusur ve hatalardan ayrılıp ileride ona benzer günahlara dönmemek üzere kast ve azimetini sağlamlaştırır.4. Tevbe eden, Allahü Teala'ya taatle gayret sarfederek geçmiş günahlarına pişmanlıkla, istiğfar edici olduğu halde ölüme muvafık bulunması ve ölüm için hazırlanmasıdır...Bazı büyükler ise, tevbenin kabul olunmasına alamet dört şeyin bulunduğunu bildiriyorlar.Bunlardan birincisi: O kimsenin fasik ve facirlerden kesilip, nefsinde onlarda heybet ve büyüklük görmeyip, ancak salihlerle birarada bulunmasıdır.İkincisi: Bütün taatve ibadetlere yönelip, günahlardan kendini çekmesidir.Üçüncüsü: Dünya rahat ve sevincini gönlünden çıkarıp, daima kalbini üzüntülü görmesidir.Dördüncüsü: Allahü Teala'nın emri olan taat ve ibadetle meşgul olarak, Allahü Teala'nın, kendisinin kefili olduğunu bilip, rızık için üzülmemesidir...Bu bildirilen alametler kendisinde bulunduğu vakit, o kimse, Allahü Teala'nın, Bakara Suresinin 222. ayetinde bildirildiği üzere: "Muhakkak ki Allahü Teala, tevbe edenleri sever ve temiz olanları sever" manasının tecellisine erer, tevbe edenler zümresinden ve temizler kafilesinden olur...