Tarihimize 'vahşet adası, tecavüz adası' olarak geçen Van Gölü'nde yer alan Akdamar Adası'ndaki Akdamar Kilisesi'nde pazar günü 13'üncü Ermeni ayini yapılacak.
Önce bu adayı ve adadaki kiliseyi dönemin Van jandarma alay komutanının 'Van'da Ermeni zulmü' başlıklı raporundan ve canlı tanıkların anlattıklarında birkaç örnekle hatırlayalım:
"Akşam oldu mu bizim içimize Ermeniler gelirdi. 150 tane kadar kadın içinden 10-11 tanesini seçip götürürlerdi. Sabaha kadar bu kadınlara tecavüz ederlerdi. Bu kadınlar öyle olurdu ki kan revan içinde kalır, bırakıldıklarında bacaklarını gere gere yatar, oturamayacak durumda kalırlardı" diye anlatan Seher'i...
Defalarca tecavüze uğrayan 7 yaşındaki Fatma ve 9 yaşındaki Güfaz'ı...
Zorla götürülürken kendilerini köprüden, Mermit Çayı'na atan iki taze gelin; Zahide ve Fatma'yı...
Derviş Efendi'nin, gözleri önünde tecavüze uğrayan kızları Hayriye ve Şadiye'yi...
Ağzına balta sapı büyüklüğünde bir kazık çakılan, dili koparılıp bu kazığın üstüne çivilenen 70 yaşındaki Gevaş müftüsünü...'
Tanıklar
Kente giren Ermeniler, karşılarına çıkan herkesi kurşuna dizmişti. Can derdine düşen silahsız köylüler, Van Gölü'ne doğru kaçmaya başlamıştı. İşte o anda Van ile Ak damar adası arasında taşımacılık yapan vapurlar imdatlarına yetişmişti.
Çaresiz halk, Ermeni zenginlere ait bu vapurlara doluşmuştu. Asıl katliam da burada yaşanmıştı.
Vapur, gölün tam ortasına gelince Ermeniler, Türk erkeklerini vahşice katledip, cesetlerini suya atmıştı. Kadınlar ise Ak damara götürülmüş, ömürlerinin sonuna kadar Ermenilerin tecavüzüne uğramıştı. İşte bu sebeple Ak damar Adasının adı tarihe tecavüz adası olarak geçmiştir...
Ermeni zulmü ile katledilen ve tecavüze uğramamak için ellerinde kurtulup da intihar eden yüzlerce genç kız vardır Van gölünde.
Van Gölü, Türk'ün kanı ile kırmızıya boyandı
"Van Gölü'nün ortalarında, vapurda pusuya yatan Ermeni Çeteleri, insafsızca Türk çocuklarının tamamını keserler ve göle atarlar. Van Gölü'nün suları, Türk'ün kanı ile kırmızıya boyanır.
1.723 masum Müslüman-Türk kadını tecavüz edildikten sonra katledilerek, onlar da Van Gölü'nün sularına bırakılır ve tecavüz ettikleri kadın-kızlardan 106'sı intihar eder. Ayrıca; genç olanlardan 274'ü de "sürekli tecavüz" maksadıyla bu hain kilisede tutulur." (Arzu Özok 'Tecavüz Adası' yazısından Erciyes Dergisi, Şubat 2012)
Erdoğan yaptırdı
Akdamar Kilisesi, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan'ın talimatı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında restorasyon çalışması başlatıldı. Hazineden 3 trilyon 600 milyar harcandı.
2007 yılında uluslararası törenle anıt müze olarak açıldı. 19 Eylül 2010'da 95 yıl aradan sonra ilk ayin yapıldı.
Erdoğan'ın mesajı
"Hristiyan aleminin, özellikle Ermeni halklarının önemli bir inanç merkezi olan Akdamar Kilisesi'ne tarih bilinci ve kültürel mirası koruma ahlakıyla sahip çıktık.
Ortak kültürel mirasımızı ayakta tutabilmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek için özenle çalıştık. Anadolu'nun farklı inanç ve kültürlerde saklı anıtlarının bir bir gün yüzüne çıkardık.
Bunu ülkemizin bir zenginliği olarak gördük. Kültürel miraslarımızın hak ettiği değere yeniden kavuşması için incelikli çalışmalarımızı sizlerin de desteğiyle sürdürmek en büyük dileğimizdir. Bu güzel akşamda ülkemizin kültürel zenginliğinin en güzel fotoğrafını veren sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum."
Sadece bu değil
Sayın Erdoğan 2011 yılında AB parlamentosunda yaptığı konuşmada azınlıklara nasıl hizmet ettiklerini şöyle anlatıyordu:
"1- Bütün imar planlarında eskiden cami yazardı, camiyi imar planından çıkardık, mabet yazdık, çünkü olur ya Hıristiyanların, Musevilerin böyle bir talebi olur.
2- Trabzon Sümela Manastırı'nda on yıllardır ayin yapılmazdı. Patrikhane bizden orada ayin yapma talebinde bulundu. 'Yapılacak' dedim ve kendilerine müsaade ettim.
3-Van Gölü'nde Akdamar Ermeni kilisesi var, devletin kendi kasasından bunun restorasyonunu yaptırdık.
4- Almanlar bana, 'Tarsus'ta bizim bir kilisemiz var, burada yılda bir kez gelip ayin yapmak istiyoruz' dediler, 'niye olmasın' dedim.
5- Yetimhane sorunuyla ilgili, Bartholomeos'la beraber yetimhaneye gittim, gezdim ve 'yasal süreci bitirdiğimiz anda burayı size teslim edeceğiz' dedim.
6-Rum Patriği Sen Sinod Meclisi üyeleri tarafından seçilirdi. Üyelerin Türk vatandaşı olması zorunluluğu vardı. Son seçimde Sen Sinod Meclisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşmuyordu? Bartholomeos'a 'müracaat etsinler, bunları vatandaş yapalım hiç değilse Lozan'a uysun' dedim."
Türkiye'de 2003–2014 arasında cemaat vakıfları adına 1.029 taşınmaz tescil edildi. 2025 itibarıyla Türkiye'de tescilli kilise sayısı 1.388.
2020 Ağustos ayında yapılan AKP MKYK toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye'deki 435 kilise, sinagog ve havra için tanıtım çalışması başlatıldı.
NAS var mı?
Evet, İslam dininde böyle bir uygulama var mı?
Bir Müslüman gerek şahsi olarak gerekse de makam olarak kilise-havra yaptırabilir mi?
Peygamberimizin böyle bir icraatı var mı?
Diğer taraftan Peygamberimizin sünnetinde 'kiliseyi, havrayı camiye çevirmek gibi bir uygulama var mı?
Kiliseden camiye çevirme olayı ilk olarak Emevi halifesi Velid zamanında oldu. Şam'daki kiliseyi Emeviye Camine çevirdi. Çevirdi de gerçekten cami oldu mu?
Kitapta, sünnette olmayan bidat değil mi? Bidat, küfür değil mi?
Her daim 'ezanları susturamayacak' diyenlerin çan sesine düşkünlüğünü nasıl anlamalıyız?
Önce bu adayı ve adadaki kiliseyi dönemin Van jandarma alay komutanının 'Van'da Ermeni zulmü' başlıklı raporundan ve canlı tanıkların anlattıklarında birkaç örnekle hatırlayalım:
"Akşam oldu mu bizim içimize Ermeniler gelirdi. 150 tane kadar kadın içinden 10-11 tanesini seçip götürürlerdi. Sabaha kadar bu kadınlara tecavüz ederlerdi. Bu kadınlar öyle olurdu ki kan revan içinde kalır, bırakıldıklarında bacaklarını gere gere yatar, oturamayacak durumda kalırlardı" diye anlatan Seher'i...
Defalarca tecavüze uğrayan 7 yaşındaki Fatma ve 9 yaşındaki Güfaz'ı...
Zorla götürülürken kendilerini köprüden, Mermit Çayı'na atan iki taze gelin; Zahide ve Fatma'yı...
Derviş Efendi'nin, gözleri önünde tecavüze uğrayan kızları Hayriye ve Şadiye'yi...
Ağzına balta sapı büyüklüğünde bir kazık çakılan, dili koparılıp bu kazığın üstüne çivilenen 70 yaşındaki Gevaş müftüsünü...'
Tanıklar
Kente giren Ermeniler, karşılarına çıkan herkesi kurşuna dizmişti. Can derdine düşen silahsız köylüler, Van Gölü'ne doğru kaçmaya başlamıştı. İşte o anda Van ile Ak damar adası arasında taşımacılık yapan vapurlar imdatlarına yetişmişti.
Çaresiz halk, Ermeni zenginlere ait bu vapurlara doluşmuştu. Asıl katliam da burada yaşanmıştı.
Vapur, gölün tam ortasına gelince Ermeniler, Türk erkeklerini vahşice katledip, cesetlerini suya atmıştı. Kadınlar ise Ak damara götürülmüş, ömürlerinin sonuna kadar Ermenilerin tecavüzüne uğramıştı. İşte bu sebeple Ak damar Adasının adı tarihe tecavüz adası olarak geçmiştir...
Ermeni zulmü ile katledilen ve tecavüze uğramamak için ellerinde kurtulup da intihar eden yüzlerce genç kız vardır Van gölünde.
Van Gölü, Türk'ün kanı ile kırmızıya boyandı
"Van Gölü'nün ortalarında, vapurda pusuya yatan Ermeni Çeteleri, insafsızca Türk çocuklarının tamamını keserler ve göle atarlar. Van Gölü'nün suları, Türk'ün kanı ile kırmızıya boyanır.
1.723 masum Müslüman-Türk kadını tecavüz edildikten sonra katledilerek, onlar da Van Gölü'nün sularına bırakılır ve tecavüz ettikleri kadın-kızlardan 106'sı intihar eder. Ayrıca; genç olanlardan 274'ü de "sürekli tecavüz" maksadıyla bu hain kilisede tutulur." (Arzu Özok 'Tecavüz Adası' yazısından Erciyes Dergisi, Şubat 2012)
Erdoğan yaptırdı
Akdamar Kilisesi, dönemin başbakanı Sayın Erdoğan'ın talimatı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında restorasyon çalışması başlatıldı. Hazineden 3 trilyon 600 milyar harcandı.
2007 yılında uluslararası törenle anıt müze olarak açıldı. 19 Eylül 2010'da 95 yıl aradan sonra ilk ayin yapıldı.
Erdoğan'ın mesajı
"Hristiyan aleminin, özellikle Ermeni halklarının önemli bir inanç merkezi olan Akdamar Kilisesi'ne tarih bilinci ve kültürel mirası koruma ahlakıyla sahip çıktık.
Ortak kültürel mirasımızı ayakta tutabilmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek için özenle çalıştık. Anadolu'nun farklı inanç ve kültürlerde saklı anıtlarının bir bir gün yüzüne çıkardık.
Bunu ülkemizin bir zenginliği olarak gördük. Kültürel miraslarımızın hak ettiği değere yeniden kavuşması için incelikli çalışmalarımızı sizlerin de desteğiyle sürdürmek en büyük dileğimizdir. Bu güzel akşamda ülkemizin kültürel zenginliğinin en güzel fotoğrafını veren sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum."
Sadece bu değil
Sayın Erdoğan 2011 yılında AB parlamentosunda yaptığı konuşmada azınlıklara nasıl hizmet ettiklerini şöyle anlatıyordu:
"1- Bütün imar planlarında eskiden cami yazardı, camiyi imar planından çıkardık, mabet yazdık, çünkü olur ya Hıristiyanların, Musevilerin böyle bir talebi olur.
2- Trabzon Sümela Manastırı'nda on yıllardır ayin yapılmazdı. Patrikhane bizden orada ayin yapma talebinde bulundu. 'Yapılacak' dedim ve kendilerine müsaade ettim.
3-Van Gölü'nde Akdamar Ermeni kilisesi var, devletin kendi kasasından bunun restorasyonunu yaptırdık.
4- Almanlar bana, 'Tarsus'ta bizim bir kilisemiz var, burada yılda bir kez gelip ayin yapmak istiyoruz' dediler, 'niye olmasın' dedim.
5- Yetimhane sorunuyla ilgili, Bartholomeos'la beraber yetimhaneye gittim, gezdim ve 'yasal süreci bitirdiğimiz anda burayı size teslim edeceğiz' dedim.
6-Rum Patriği Sen Sinod Meclisi üyeleri tarafından seçilirdi. Üyelerin Türk vatandaşı olması zorunluluğu vardı. Son seçimde Sen Sinod Meclisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşmuyordu? Bartholomeos'a 'müracaat etsinler, bunları vatandaş yapalım hiç değilse Lozan'a uysun' dedim."
Türkiye'de 2003–2014 arasında cemaat vakıfları adına 1.029 taşınmaz tescil edildi. 2025 itibarıyla Türkiye'de tescilli kilise sayısı 1.388.
2020 Ağustos ayında yapılan AKP MKYK toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye'deki 435 kilise, sinagog ve havra için tanıtım çalışması başlatıldı.
NAS var mı?
Evet, İslam dininde böyle bir uygulama var mı?
Bir Müslüman gerek şahsi olarak gerekse de makam olarak kilise-havra yaptırabilir mi?
Peygamberimizin böyle bir icraatı var mı?
Diğer taraftan Peygamberimizin sünnetinde 'kiliseyi, havrayı camiye çevirmek gibi bir uygulama var mı?
Kiliseden camiye çevirme olayı ilk olarak Emevi halifesi Velid zamanında oldu. Şam'daki kiliseyi Emeviye Camine çevirdi. Çevirdi de gerçekten cami oldu mu?
Kitapta, sünnette olmayan bidat değil mi? Bidat, küfür değil mi?
Her daim 'ezanları susturamayacak' diyenlerin çan sesine düşkünlüğünü nasıl anlamalıyız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan kılıcı bıraktı ABD’ye gidiyor / 21.09.2025
- İsrail, ABD ve Bartholomeos / 20.09.2025
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025
- İslam dünyasının son iman testi Gazze’de / 18.09.2025
- Adalet yoksa yolsuzluk vardır / 17.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025
- İsrail, ABD ve Bartholomeos / 20.09.2025
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025
- İslam dünyasının son iman testi Gazze’de / 18.09.2025
- Adalet yoksa yolsuzluk vardır / 17.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025