logo
07 EYLÜL 2025


Tarımda zincir kırıldığında…

06.09.2025 00:00:00
Türkiye'nin tarımsal serüveninde son 20 yıl, büyük kırılmaların yaşandığı bir dönem oldu. Bir zamanlar "kendi kendine yeten yedi ülkeden biri" olmakla övünürdük. Bugün ise soframıza gelen ekmeğin buğdayı, ayçiçeği yağımızın ham maddesi, hatta mercimeğimiz dahi büyük oranda ithalata bağlı. Peki nasıl oldu da binlerce yıllık tarım mirası, küresel pazara bağımlı hale getirildi?


Kotalarla Başlayan Süreç


2000'li yılların başında uygulanan politikalar, "tarımı disipline etme" söylemiyle yola çıktı. Şeker Yasası, Tütün Yasası ve benzeri düzenlemelerle çiftçiye kota getirildi. Oysa bu yasalar, sadece üretimi kısmakla kalmadı; aynı zamanda köylüyü topraktan kopardı. Tarımın ikinci plana itilmesi, aslında Türkiye'nin potansiyelinin bilinçli bir şekilde törpülenmesiydi.

O dönemde Avrupa Birliği ile yürütülen müzakerelerde de benzer bir tablo vardı. "Tarımı küçültürseniz size pazar kapılarını açarız" mesajı, politikaların perde arkasını oluşturdu. Türkiye'nin verimli topraklarında yetişen ürünler, dış rekabet karşısında değersizleştirildi.


Pamuktan Buğdaya, Şekere ve Tütüne


Mesela gümrüklerimizden yüzde 50 daha ucuz ithal pamuğun ülkemize girdiği o günlerde belki de bu duruma sevinenlerimiz bile var idi. Derken Çukurova'nın pamuğu dalında iken, dışarıdan getirilen ucuz ürünle yarışamaz hale geldi. Önce çırçır atölyeleri sustu, ardından tekstil fabrikalarının bacaları söndü. Çukobirlik gibi köklü kurumların çöküşü, sadece bir sektörün değil, bir kentin belleğinin de yitimi demekti.

Buğdayda da durum farklı değildi. 1990'lardan itibaren artan ithalat, Türkiye'yi bağımlı hale getirdi. TÜİK verilerine göre 2023'te buğday ithalatı 10 milyon tonu aştı. Oysa Anadolu'nun bereketli toprakları, tarih boyunca "dünyanın ambarı" olarak anılmıştı.

Şeker pancarı üreticisi de aynı kaderi paylaştı. 2001 Şeker Yasası ile getirilen kotalar, fabrikaların kapısına kilit vurdu. Yerli üretici gerilerken, nişasta bazlı şeker ithalatı hızla arttı. Çok uluslu şirketler pazara hâkim oldu.

Tütünde Tekel'in özelleştirilmesiyle birlikte küçük üreticinin köy köy tütün ekimini bırakması, tarımsal istihdamı çökertti. Bugün piyasaya hâkim olan yabancı şirketler, Türkiye'nin bir zamanlar dünya markası olan tütününü adeta tarihe gömdü.


Kilis'ten Yükselen Sessizlik


Üzümde de benzer bir kırılma yaşandı. Kilis'in bağcılık geleneği bir zamanlar kentin ekonomisinin belkemiğiydi. Kilis Suma Damıtma Fabrikası, yılda 15.000 ton yaş üzüm ve 15.000 ton kuru üzüm işleme kapasitesine sahip, çevreci teknolojilere dönük yatırımlarla modernize edilmiş önemli bir tesisti. Ancak bu üretim merkezi, özelleştirme furyasının ardından yavaş yavaş geri plana düştü.

Fabrikanın kapatılması, sadece fiziki bir yapının yıkımı değil, yerel ekonominin "damarlarının kesilmesi" anlamına geliyordu. Bağcılık, üreticiye güvenli pazar sağlayan bir sistem olarak işlemedi; bağlar sökülmeye başlandı. Bu durum, Kilis Üzüm Üreticileri Tarımsal Birliği'nin raporlarına göre yıllarca süren çözülmenin sonucuydu: Üzümün kilo başına maliyeti 35 kuruş iken, satış fiyatı 25 kuruştu. Bu, üreticileri bağlarını sökmeye iten bir ekonomik baskıydı.


Çiftçi Sayısı ve Gençlerin Uzaklaşması


TÜİK verileri çarpıcı: 2002'de kayıtlı 1,2 milyon çiftçi vardı, bugün bu sayı 500 binin altına indi. Çiftçimizin yaş ortalaması ise 59'a yükseldi. Genç nüfus tarımdan uzaklaşıyor, köyler boşalıyor. Yani sadece üretim değil, üretim kültürü de tükeniyor.


Artan Maliyetler


Çiftçi bir yandan da ekonomik yükün altında eziliyor. Tarımsal girdi fiyat endeksi yıllık %30'lara varan artışlar gösteriyor. Zirai ilaç, yem ve enerji maliyetleri üreticinin kârını sıfırlıyor. Çiftçi artık doğayla değil, ekonomiyle de savaşıyor.


Tarım = Milli Güvenlik


Bugün gelinen noktada tarım sadece bir sektör değil, doğrudan milli güvenlik meselesidir. Atatürk'ün "Köylü milletin efendisidir" sözü, tarımı ekonominin kalbi olarak tanımlıyor. Eğer çiftçimizi, köylümüzü kaybedersek, bağımsızlığımızı da kaybederiz. Çünkü modern savaşlar artık tankla tüfekle değil, gıda üzerinden yürütülüyor.


Ne Yapmalı?


Tarımı ayağa kaldırmak için köklü dönüşümler şarttır:

  • Üreticiye maliyet ve alım garantisi verilmelidir.

  • Gençlerin tarıma ilgisini artıracak projeler hayata geçirilmelidir.

  • Su kaynakları korunmalı, modern sulama sistemleri hızla yaygınlaştırılmalıdır.

  • Tohumdan şekere kadar dışa bağımlılığa son verilmeli, milli üretim öncelik olmalıdır.


Ahkâm-ı Hatime


Bugün pamukta, buğdayda, şeker pancarında, tütünde ve üzümde yaşananlar bize bir gerçeği haykırıyor: Bu sadece ekonomik bir tercih değil; uzun vadeli bir bağımlılık zinciridir. Kazanan küresel şirketler olurken, kaybeden çiftçi, sanayici ve milletin tamamı oluyor. Tarım kesimi nefes borumuzdur; nefesimiz kesilirse hayatımız da kesilir.

 

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
'Bu dava siyasi değildir' demişti
Alaattin Köseler yeniden tutuklandı
Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik iddialar emniyete uzandı
Antalya İl Emniyet Müdürü İlker Arslan hakkında gözaltı kararı
Yenidoğan Çetesi davasında ara karar
3 sanığa tahliye
Alaattin Köseler'in tahliye kararına yapılan itiraz kabul edildi
Köseler yeniden gözaltına alındı
Binlerce çalışan işini kaybediyor!
Hazır giyim sektörü komada
Kayyuma karşı kritik hamle
CHP 21 Eylül'de kurultay yapacak
Yüzde 50 faizle üretim yapılmaz!
Sanayici son kerteye geldi
Pazar paylı sürekli azalıyor
Dizel otomobiller yakında tarih olacak
Gazze'de onlarca şehit daha
Son 24 saatte 68 Filistinli katledildi
Okullar açılıyor
BTP liderinden dikkat çekici çağrı
İstanbul'da sağanak
Aylar sonra gelen yağış
Trump'ın tehdidine Maduro'dan cevap
"Venezuela saldırıya uğrarsa silahlı mücadele aşamasına geçer"
Arap ülkelerinden Netanyahu'nun 'göç' açıklamalarına tepki
Sürgün için abluka ve açlık kullanılıyor
Bakanlık ve kamu kurumlarında kritik atamalar
Resmi Gazete'de yayımlandı
Hizbullah destekçilerinden protesto
Lübnan'da hükümet, Hizbullah'ın silahsızlandırılması planını onayladı
'Bu dava siyasi değildir' demişti
Alaattin Köseler yeniden tutuklandı
Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik iddialar emniyete uzandı
Antalya İl Emniyet Müdürü İlker Arslan hakkında gözaltı kararı
Yenidoğan Çetesi davasında ara karar
3 sanığa tahliye
Alaattin Köseler'in tahliye kararına yapılan itiraz kabul edildi
Köseler yeniden gözaltına alındı
Binlerce çalışan işini kaybediyor!
Hazır giyim sektörü komada
Kayyuma karşı kritik hamle
CHP 21 Eylül'de kurultay yapacak
Yüzde 50 faizle üretim yapılmaz!
Sanayici son kerteye geldi
Pazar paylı sürekli azalıyor
Dizel otomobiller yakında tarih olacak
Gazze'de onlarca şehit daha
Son 24 saatte 68 Filistinli katledildi
Okullar açılıyor
BTP liderinden dikkat çekici çağrı
İstanbul'da sağanak
Aylar sonra gelen yağış
Trump'ın tehdidine Maduro'dan cevap
"Venezuela saldırıya uğrarsa silahlı mücadele aşamasına geçer"
Arap ülkelerinden Netanyahu'nun 'göç' açıklamalarına tepki
Sürgün için abluka ve açlık kullanılıyor
Bakanlık ve kamu kurumlarında kritik atamalar
Resmi Gazete'de yayımlandı
Hizbullah destekçilerinden protesto
Lübnan'da hükümet, Hizbullah'ın silahsızlandırılması planını onayladı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.