Türkiye'nin dört bir yanı krizlerle kavruluyor.
Dışarıdan ateşlerle kuşatılan ülkemiz içeriden de yanıyor.
Rus Büyükelçi'nin manidar zamanlamalı bir suikastla öldürülmesi bu yangınların son halkasını teşkil ediyor.
44 şehit verdiğimiz İstanbul-Beşiktaş ve 14 şehit verdiğimiz Kayseri'de yaşanan bombalı saldırılar gündemden düştü bile.
Ordumuzun operasyon gerçekleştirdiği Suriye'den şehit haberleri geliyor.
14 ocağa ateş düştü. Çoğu ağır durumda 33 askerimiz de yaralı.
FETÖ terör örgütüyle mücadele de bir taraftan devam ediyor.
Bütün bunlar Türkiye'nin giydiği ateşten gömleğin ülkemize vurduğu darbelerden bazıları.
Artık Türkiye'nin tüm kurumlarıyla silkinip kendine gelmesi gerekiyor.
Bundan fazla geç kalınması, ya geri dönüşü imkânsız kılacak ya da çok büyük bedeller ödenerek bu kumpastan çıkılabilecek.
Bunlardan daha kötüsü ise bu kumpastan hiç kurtulamamak.
Türkiye'de artık suçlu arama dönemini geride bırakmak zorundayız.
Çünkü gemi batarken, bu gemiyi kim batırdı diye koşturmak faydasızdır.
Önce gemiyi kurtarmak gerekmez mi?
Türkiye bugün batmak üzere olan bir gemiden çok daha kötü durumda.
Türkiye gemisini batmaktan kurtarmak, önce siyasetin sonra da hepimizin görevi olmalı.
Bu bağlamda el birliğiyle Türkiye'nin Suriye bataklığından kurtulmasını ve Irak gibi Suriye bataklığına benzeyebilecek gelişmelerden uzak kalmasını sağlamamız gerekiyor.
Yoksa olan hepimize oluyor.
Hiç gereği yokken bulaştığımız Suriye krizinden kurtuluş umutlarımız İran, Rusya ve Türkiye'nin Moskova'da imza attıkları anlaşmayla çok daha güçlendi.
Bu anlaşmada Rusya, İran ve Türkiye;
- Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygılarını bir kez daha ifade ettiler.
- Suriye ihtilafında askeri çözüm mümkün olmadığını vurguladılar.
- Suriye ile muhalefet arasındaki anlaşmanın garantörü olacaklarını deklare ettiler.
- Suriye'de siyasi sürecin yeniden başlatılacağını açıkladılar.
- IŞİD ve El Nusra'ya karşı birleşik mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırma kararlılıklarını belirttiler.
Türkiye'nin başındaki belalar ne kadar azalırsa diğer sorunlarıyla o kadar güçlü mücadele edilebilir.
Türkiye'nin içerisindeki sorunlarla daha güçlü mücadele etmesini istemeyen güçleri, Suriye krizinden çıkış umudunu baltalamak isteyebilirler.
Bu bağlamda Türkiye, Rusya ve İran anlaşmasının sabote edilebileceği asla unutulmadan gerekli tedbirler ivedilikle alınmalıdır. Çünkü bu anlaşmayı imzalanmadan engel olmak isteyenler, şimdi başka planlarını devreye koymuş olabilirler.
Dışarıdan ateşlerle kuşatılan ülkemiz içeriden de yanıyor.
Rus Büyükelçi'nin manidar zamanlamalı bir suikastla öldürülmesi bu yangınların son halkasını teşkil ediyor.
44 şehit verdiğimiz İstanbul-Beşiktaş ve 14 şehit verdiğimiz Kayseri'de yaşanan bombalı saldırılar gündemden düştü bile.
Ordumuzun operasyon gerçekleştirdiği Suriye'den şehit haberleri geliyor.
14 ocağa ateş düştü. Çoğu ağır durumda 33 askerimiz de yaralı.
FETÖ terör örgütüyle mücadele de bir taraftan devam ediyor.
Bütün bunlar Türkiye'nin giydiği ateşten gömleğin ülkemize vurduğu darbelerden bazıları.
Artık Türkiye'nin tüm kurumlarıyla silkinip kendine gelmesi gerekiyor.
Bundan fazla geç kalınması, ya geri dönüşü imkânsız kılacak ya da çok büyük bedeller ödenerek bu kumpastan çıkılabilecek.
Bunlardan daha kötüsü ise bu kumpastan hiç kurtulamamak.
Türkiye'de artık suçlu arama dönemini geride bırakmak zorundayız.
Çünkü gemi batarken, bu gemiyi kim batırdı diye koşturmak faydasızdır.
Önce gemiyi kurtarmak gerekmez mi?
Türkiye bugün batmak üzere olan bir gemiden çok daha kötü durumda.
Türkiye gemisini batmaktan kurtarmak, önce siyasetin sonra da hepimizin görevi olmalı.
Bu bağlamda el birliğiyle Türkiye'nin Suriye bataklığından kurtulmasını ve Irak gibi Suriye bataklığına benzeyebilecek gelişmelerden uzak kalmasını sağlamamız gerekiyor.
Yoksa olan hepimize oluyor.
Hiç gereği yokken bulaştığımız Suriye krizinden kurtuluş umutlarımız İran, Rusya ve Türkiye'nin Moskova'da imza attıkları anlaşmayla çok daha güçlendi.
Bu anlaşmada Rusya, İran ve Türkiye;
- Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne saygılarını bir kez daha ifade ettiler.
- Suriye ihtilafında askeri çözüm mümkün olmadığını vurguladılar.
- Suriye ile muhalefet arasındaki anlaşmanın garantörü olacaklarını deklare ettiler.
- Suriye'de siyasi sürecin yeniden başlatılacağını açıkladılar.
- IŞİD ve El Nusra'ya karşı birleşik mücadele ve silahlı muhalif grupları onlardan ayırma kararlılıklarını belirttiler.
Türkiye'nin başındaki belalar ne kadar azalırsa diğer sorunlarıyla o kadar güçlü mücadele edilebilir.
Türkiye'nin içerisindeki sorunlarla daha güçlü mücadele etmesini istemeyen güçleri, Suriye krizinden çıkış umudunu baltalamak isteyebilirler.
Bu bağlamda Türkiye, Rusya ve İran anlaşmasının sabote edilebileceği asla unutulmadan gerekli tedbirler ivedilikle alınmalıdır. Çünkü bu anlaşmayı imzalanmadan engel olmak isteyenler, şimdi başka planlarını devreye koymuş olabilirler.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023