Uzun zamandan beri Türkiye'de sağlık sorunları aksamaktadır. Her gelen bakan bazı düzeltmeleri vaad etmekte. Onun üzerinde çalışmalar yapmakta ama, sonunda sağlık sahasındaki ne dertler bitmekte, ne de sorunlar hal olmaktadır. Kısacası sağlık sorunları Türkiye'de pek sağlıklı icra edilmemektedir.
Mesela Türkiye'nin nüfusu ve doktor sayısına bir göz atalım:
Türkiye'de nüfus ve doktor sayısı
1- 1960 Yılında Nüfus: 56,973.000 Doktor Sayısı: 50.600 Kadar.
2- 2001 Yılında Nüfus: 65.078.000 Doktor Sayısı: 78.000 Kadar.
3- 2002 Yılında Nüfus: 68.000.000 Doktor Sayısı: 85.000 Kadar.
Doktor başına düşen kişi sayısı
Kısacası 1960 yılında doktor başına: 1115 kişi düşüyordu. 2002 yılında doktor başına: 800 kişi düşmektedir.
Diğer taraftan üniversite ve Tıp Fakültesi sayılarına bakılırsa Türkiye'de 1960 yılından bu yana yaklaşık olarak on misliden fazla artış görülmektedir. Ona rağmen sorunlar bir türlü giderilememiş hatta, bazı konularda problemler daha da artmış olmaktadır.
Ülkelerin kişi başına yaptıkları sağlık harcamaları
ABD kişi başına yaklaşık olarak 4.499 $ harcama yapmaktadır. Yunanistan 1390 $, Almanya 2.724 $, Hollanda 2.255 $, Polonya 578 $, Türkiye ise sadece 150 $ kadar bir harcama yapabilmektedir.
Hastane sayılarına
gelince:
1- SSK'nın elinde yaklaşık olarak 170 küsür hastane görülmektedir.
2- Sağlık Bakanlığı'nın idaresinde ise 700'ün üzerinde hastane mevcuttur.
3- Üniversite hastaneleri de gittikçe çoğalmaktadır. Şu anda 42 küsür Tıp Fakültesi mevcuttur. Bunların ellerinde de yatak kapasiteleri ve kaliteleri yüksek olan kaliteli hastaneler mevcuttur.
4- Bir çok devlet kurumunun kendine ait işletmelerine Bakan hastaneleri de ayrıca bulunmaktadır.
5- Özel hastanelerin sayısı ise günden güne artmaktadır.
Sosyal Sigorta'nın
durumu
Bunların arasında hasta bakımından en zor durumda olan SSK kurumudur. Bu kurum T.C.'nin yaklaşık olarak 35 milyon nüfusuna hitap etmekte ama elinde ne doktor sayısı, ne hastane, ne dispansen, ne yatak sayısı, ne de bütçesi ve imkanları yeterli değildir. SSK tam bir çıkmazda bulunmaktadır.
Şu ana kadar SSK'daki bakanların her biri sorunlarını çözmeye gayret gösterdiler ama şu ana kadar hiçbiri pek baraşılı olamadı.
SSK'ların bazı bakanları eski vakıf hastanelerini bile yönetmeliklere hiç aldırmadan el koydular. Ama, yine de fazla bir şey yapamadılar ve faydalı olamadılar. Bu hareketleriyle ise sadece vakıflarla davalık oldular.
Ayrıca bu hastanelerde ve kurumlarda, çıkara dönük birçok skandallar yaşandı. Hâlâ da araştırmaları süren neşter ve benzeri operasyonlar adliyelerde heyecanla izlenmektedir.
Çıkarılmakta olan
yeni tıp yasası
Yeni yasa ile tıp imkanlarının anatomik-organik birleşmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak Türkiye'deki dengesiz ve haksız bir sağlık probleminin biraz daha eşitlenmesine gidecek bir uygulama düşünülmektedir. Şöyle ki; nerdeyse nüfusumuzun % 50'sini kapsayan Sosyal Sigortalar Kurumu'nun talihsiz mensuplarına, bazı imkanların tanınmasına gidilmek istenmektedir. Çünkü SSK imkanları küçük ama hitap ettikleri nüfus sayısı ise çok büyüktür!
İnşallah bu yasayla bu dengesizlik
düzeltilecektir.
Mesela Türkiye'nin nüfusu ve doktor sayısına bir göz atalım:
Türkiye'de nüfus ve doktor sayısı
1- 1960 Yılında Nüfus: 56,973.000 Doktor Sayısı: 50.600 Kadar.
2- 2001 Yılında Nüfus: 65.078.000 Doktor Sayısı: 78.000 Kadar.
3- 2002 Yılında Nüfus: 68.000.000 Doktor Sayısı: 85.000 Kadar.
Doktor başına düşen kişi sayısı
Kısacası 1960 yılında doktor başına: 1115 kişi düşüyordu. 2002 yılında doktor başına: 800 kişi düşmektedir.
Diğer taraftan üniversite ve Tıp Fakültesi sayılarına bakılırsa Türkiye'de 1960 yılından bu yana yaklaşık olarak on misliden fazla artış görülmektedir. Ona rağmen sorunlar bir türlü giderilememiş hatta, bazı konularda problemler daha da artmış olmaktadır.
Ülkelerin kişi başına yaptıkları sağlık harcamaları
ABD kişi başına yaklaşık olarak 4.499 $ harcama yapmaktadır. Yunanistan 1390 $, Almanya 2.724 $, Hollanda 2.255 $, Polonya 578 $, Türkiye ise sadece 150 $ kadar bir harcama yapabilmektedir.
Hastane sayılarına
gelince:
1- SSK'nın elinde yaklaşık olarak 170 küsür hastane görülmektedir.
2- Sağlık Bakanlığı'nın idaresinde ise 700'ün üzerinde hastane mevcuttur.
3- Üniversite hastaneleri de gittikçe çoğalmaktadır. Şu anda 42 küsür Tıp Fakültesi mevcuttur. Bunların ellerinde de yatak kapasiteleri ve kaliteleri yüksek olan kaliteli hastaneler mevcuttur.
4- Bir çok devlet kurumunun kendine ait işletmelerine Bakan hastaneleri de ayrıca bulunmaktadır.
5- Özel hastanelerin sayısı ise günden güne artmaktadır.
Sosyal Sigorta'nın
durumu
Bunların arasında hasta bakımından en zor durumda olan SSK kurumudur. Bu kurum T.C.'nin yaklaşık olarak 35 milyon nüfusuna hitap etmekte ama elinde ne doktor sayısı, ne hastane, ne dispansen, ne yatak sayısı, ne de bütçesi ve imkanları yeterli değildir. SSK tam bir çıkmazda bulunmaktadır.
Şu ana kadar SSK'daki bakanların her biri sorunlarını çözmeye gayret gösterdiler ama şu ana kadar hiçbiri pek baraşılı olamadı.
SSK'ların bazı bakanları eski vakıf hastanelerini bile yönetmeliklere hiç aldırmadan el koydular. Ama, yine de fazla bir şey yapamadılar ve faydalı olamadılar. Bu hareketleriyle ise sadece vakıflarla davalık oldular.
Ayrıca bu hastanelerde ve kurumlarda, çıkara dönük birçok skandallar yaşandı. Hâlâ da araştırmaları süren neşter ve benzeri operasyonlar adliyelerde heyecanla izlenmektedir.
Çıkarılmakta olan
yeni tıp yasası
Yeni yasa ile tıp imkanlarının anatomik-organik birleşmesi söz konusu olmamaktadır. Ancak Türkiye'deki dengesiz ve haksız bir sağlık probleminin biraz daha eşitlenmesine gidecek bir uygulama düşünülmektedir. Şöyle ki; nerdeyse nüfusumuzun % 50'sini kapsayan Sosyal Sigortalar Kurumu'nun talihsiz mensuplarına, bazı imkanların tanınmasına gidilmek istenmektedir. Çünkü SSK imkanları küçük ama hitap ettikleri nüfus sayısı ise çok büyüktür!
İnşallah bu yasayla bu dengesizlik
düzeltilecektir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006