logo
25 NİSAN 2024

Sakarya ayağa kalktı

11.09.2001 00:00:00
Kuvay-ı Milliye kadrosunun, mimarıyla birlikte gerçekleştirdiği Sakarya çıkarması muhteşem oldu. Toplantı salonunu dev Türk bayraklarıyla donatarak kuvay-ı milliye kadrosunu kucaklayan Sakaryalılar, "Bu vatan bu millet sizi bekliyor" şeklinde yoğun tezahüratta bulundu

Kuvay-ı Milliye kadrosunun geçtiğimiz hafta sonu Yalova'dan sonra deprem bölgesindeki ikinci durağı Sakarya oldu. Serdivan yolu üzerindeki Köşk Restaurant'ı, Türk bayraklarıyla donatan binlerce Sakaryalı tarafından konuk edilen kadro ve mimarının Sakaryalılarla gerçekleşen bu buluşması görülmeye değer bir manzara arzetti. İçine sürüklendiği krizden bunalan, geleceğe olan güvenlerini yitiren insanlar, kuvay-ı milliye kadrosu ile liderinin problemleri teşhis ve çözüm yolları göstermesi karşısında salonu ve Sakarya semalarını "Üstad, Üstad", "Bu vatan bu millet seni bekliyor", "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" sesleriyle inletti. Duygu dolu anların alabildiğine yaşandığı, gözlerin yaşla dolduğu bu toplantıda hep bir ağızdan "Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya" denildi.

SONUÇ ALMANIN YOLU

Kuvay-ı Milliye'nin Türkiye'nin sahipsiz olmadığını haykıran toplantılarından Sakarya'da gerçekleşeninde, merhum Necip Fazıl Kısakürek'in, Sakarya şiirindeki, "Saf çocuğu masum Anadolu'nun / Divanesi yalnız ikimiz kaldık Allah yolunun" dizeleriyle sözlerine başlayarak bir konuşma yapan Prof. Dr. Haydar Baş, iki yıl önce yaşanan deprem münasebetiyle büyük sayıda şehitler veren hak yolun haklı yolcuları Sakaryalılara, "Belki de hayatınızı garanti altına aldınız. Çünkü o gidenler, geleceklere şefaat edecek yarenler olacaktır" müjdesini verdi.

Cumhuriyet tarihi boyunca emsali görülmedik bir badirenin içine düştüğümüzü, bütün gayretlere rağmen bu badireyi aşamadığımızı söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bunun, hastalığın teşhisini yanlış yapmaktan kaynaklandığını, insan unsurunu çürüttüğümüz için onu nereye koyarsak koyalım olumlu bir netice alamadığımızı belirterek, "İnsan malzemesini kendi yararına, hak hesabına kazanmadan, onu kendi ile barışık hale getirmeden işimize gücümüze devam edersek hiç bir sonuç alamayız" dedi.

TÜRK MİLLETİ ÜZERİNDE BÜYÜK HESAPLAR VAR

İnsan problemimiz olduğunu Batının da çok iyi teşhis ettiği, bunun için de insanımız üzerinde, son zamanlarda çok ciddi yatırımlar yaptığı, misyonerlik faaliyetlerinin gerçek sebebinin bu olduğu açıklamasında bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, bunun sebebini şöyle izah etti: "Bizi çalmak istiyorlar. Biz çalınırsak, kendimize, ailemize sahip çıkamayacağız. Ailesine, kendine sahip çıkamayan elbette milletine, vatanına da sahip çıkamayacaktır. Uzun zamandan beri bu vadide öyle korkunç olaylar tezgahlanıyor ki, hakikaten bunları hayal etmek bile mümkün değil."

Aynı türden oyunların Hicaz bölgesinin bizden koparılması için de oynandığına dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, İngiliz ajanları Humpher ve Lawrence'in müslüman kisvesinde, Ortadoğu'da nasıl nifak tohumları ektiğine işaret ederek şu uyarıda bulundu; "İslam dünyasında, hele hele adı Türk olan dünyada, hiç kimse bize müdahale etmeden rahatça yaşayabileceğimizi zannetmeyin. Bizi bir an dahi boş bıraktıklarına kesinlikle inanmayın. Humpher ve Lawrence Arapları kandırarak Osmanlıyı arkadan hançerletti. Böylece o bölgeden çıkartıldık. Bu hareketler bugün de devam ediyor. Dün nasıl bir Hüseyin bin Ali, Abdülvehhab bulundu ise hiç kuşkunuz olmasın ki bugün de bulunacaktır. Çünkü hesaplar çok büyüktür."

"Türk milleti asil bir millettir. Tarihin hangi döneminde olursa olsun kendi idaresinde yaşayan milletler, kavimler, topluluklar, aşiretler, azınlıklar zulüm görmemiştir. Tasarruf ettiği ülkelerin üzerinden adaleti, merhameti, şefkati, iffeti, kesinlikle eksik etmemiştir. Onun için Japon sınırlarından Viyana kapılarına kadar 23 milyon km2 bir sahada tasarruf etme imkanını bulmuştur. O devrin şartlarında bu kadar büyük bir imparatorluk şayet adaletten, merhametten, izzetten mahrum olmuş olsaydı, altı asır gibi uzun bir zaman yaşama imkanına elbette sahip olamayacaktı. Yani bizim milletimizde, başka milletlerde olmayan vasıflar var. Şimdi biz, bunları unuttuk. Zannediyoruz ki başkaları da bizi unuttular. Hiç şüpheniz olmasın ki bizim dışımızda hiç bir güç bu milleti unutmaz. Tarihin her döneminde Batı, bu millete karşı olmuştur ve bu milleti karşısında bulmuştur. Özellikle Müslüman olduktan sonra Türk dünyasına karşı ittifakları çok büyük olmuştur. Oğuz boyları, 8. Asırda Avrupa'ya ayak bastıklarında, Batı dünyası, onlara, 'Burada kalmak istiyorsanız dininizi değiştireceksiniz. Aksi takdirde burada size huzur vermeyiz' diyorlar. Onların dediğine evet diyen Oğuz boyları bugünkü Macarlar oldu. Demek ki bizim Türklüğümüzün devam etmesi Müslümanlığımızla mümkündür. Onun için de hesap bu milletin maneviyatı üzerindedir. Onun için adam misyonerlik faaliyetlerinde bulunuyor."

BU VATAN PARÇALANMAK İSTENİYOR

Prof. Dr. Haydar Baş, misyonerlik faaliyetlerinin asıl maksadı hakkında şu bilgiyi verdi: "Batının derdi, gelip, burada seni dindar edip, inandığı Tanrı'nın rızasına kazandırmak değildir. Seni dininden edip, kendi dinine celbetmek, ikinci adımda da 'Senin aslın Türk değildir. Rum, Ermenidir' demektir. İşte bu maksatla bizim Karadenizimizde binlerce evladımızı alıp Atina'da eğitiyorlar. Batı dünyasının, burada dinini yaymak istemesine hiç kimse karşı çıkmaz. Ama kendi ülkelerinde, zerre nispetinde bu hassasiyet yok. Avrupa'da birçok kilise cami olmuştur. Adam, Avrupa'da, kendi adamına sahip çıkmıyor. Ama aynı Batılı geliyor, mahzenleri tamir ederek, 'burası senin ibadethanendir' diyor. Burada yapılmak istenen insanımızı hıristiyan veya musevi yapmak suretiyle gerçek kimliğinden, Türklüğünden uzaklaştırmaktır. Trabzon'da, Santa Maria Kilisesinde, papaz efendi, ayin yaptırırken, 'Biliyorsunuz ki siz hıristiyan kardeşlerimizin aslı Türk değildir, Rumdur değil mi?' diyor. Bu konuda elimde bir sürü doküman var. Adam Amerika'dan geliyor. O bölgenin insanının Rum olduğunu, güya DNA testleri ile ispat edebilmek için kan alıp kaçırıyor. Gaye, dün Hicaz bölgesinde çıkardığı nifakı burada çıkartmaktır. Bütün bu hareketlerin altında hep misyonerlik faaliyetlerini görüyoruz. İstenilen bu milletin birbirine girmesi, parçalanmasıdır. Onun içindir ki biz, her dönemde 'birlik, birlik, birlik' diyoruz."

TARİH TEKERRÜR EDİYOR

Büyük bir millet olmamıza, kendimize güvenmemiz gerekmesine rağmen milletin önderliğine soyunan bazıları ile aydın dediğimiz insanların bir aşağılık kompleksi içine girdiklerini, "ABD olmadan biz siyasette başaramayız" sözlerine tanık olduklarını söyleyen Prof. Dr. Baş, "tarih sanki tekerrür ediyor" diyerek, merhum Atatürk'ün 6 Mart 1922'de söylediği şu sözlerini hatırlattı: "Bu düşüşün çıkış noktası korku ile, acz ile başlamıştır. Türkiye'nin fikir adamları adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki, biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal de yoktur. Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan, düşman olduklarından hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. Onlar bizi idare etsin, diyorlardı." Misyonerlik faaliyetlerinin o gün de var olduğunu Atatürk'ün Nutuk'taki, "Memleketin her tarafında hıristiyan azınlıklar gizli veya açık şekilde kendi özel emellerini gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlardı" sözleriyle dikkatlere sunan Prof. Dr. Baş, şöyle devam etti: "Dün ne ise bugün de aynı kafa devam ediyor. O halde biz, milli bir duruşla hem dinimize, hem dilimize, hem tarihimize, her şeyimize sahip çıkacağız. Bilhassa siyasilerimize tembih edeceğiz. Sırtımızı okşayanların oyununa gelmeyeceğiz. Bu oyuna getirmek için şu anda bizim çok sırtımızı okşuyorlar. Türkiye'de büyük bir oyun oynanıyor. Birincisi devlet ile milleti, ikincisi sivil ile askeri karşı karşıya getirmek istiyorlar. Bir milletin asıl güçleri devletinin ve milletinin iradesidir. Bu iki irade karşı karşıya geldi mi orada huzurun olması hiç mümkün değildir. Bu iki iradeyi koruyan, kollayan silahlı kuvvetleridir. Onu ayakta tutan da sivildir. Bu iki kurumu birbirine düşürdün mü Allah belamızı verir."

ALMAN VATANDAŞLI?INA DAVETİN ANLAMI

"Bizim için bayrak, vatan, devlet, asker, mukaddestir, muazzezdir. Bizim için Mehmetçik, Peygamber ocağının bekçisidir. Mehmetçik, Muhammed davasının bekçisidir. Bize, 'Sen buna karşı çık. Devlete karşı çık' diyorlar. Bu öyle bir oyun ki bunu hayal etmek hiç mümkün değildir. Avrupa'da, arkadaşlar bana camilerde 'Siz hala Alman vatandaşı olmadınız mı?' propagandası yapıldığını anlattılar. Çok üzüldüm. Bu, bir milletin batışıdır. Hiç bir maksat ve gaye ile bir insan bu yanlışa düşemez. Bir kadın bakireliğini kaybettiği zaman mazereti olur mu? Ben Alman vatandaşı olduğum zaman Alman bayrağına selam vereceğim, demektir. Bu bayrak teslis bayrağıdır. Bundan başka yavaş yavaş, 'O da din bu da din' deniliyor. Ayette Cenab-ı Hak, 'Ehl-i kitaptan hangisine uyarsanız onlar sizi iman ettikten sonra kafir yaparlar' buyuruyor. Kapı gibi ayet ortada, adam, kalkmış bana neyin müdafaasını yapıyor. 'Yanlış yaptık. Allah bizi affetsin. Bizi ayıktırdın' demiyor. Rahmet okumaya başlıyorlar. İnşaallah ıslah-ı nefs ederler."

DEVLET BABA ANLAYIŞINDAN VAZGEÇİLEMEZ

Bir başka tuzak olarak "devleti küçültün" tavsiyesine dikkat çeken Prof. Dr. Baş, "ama bunları bize tavsiye edenlerin takındıkları tavır ise çok farklıdır" diyerek Pentagon örneğini verdi ve şunları söyledi: "ABD'nin Pentagon'a ayırdığı bütçe yaklaşık 1 trilyon dolar. Bizim tahsis ettiğimiz rakam ise ABD'nin askeri bütçesinin yüzde biri. Onun için Mr. Joe, elini cebine koyuyor, bize caka satıyor. Senin arkanda da o bütçeli bir Türk Silahlı Kuvvetleri olmuş olsaydı bunu yapma iktidarını, cesaretini bulabilecekler miydi? Onun için devlet küçülemez. Bizim mantığımızda devlet, babadır. Devleti küçülttün mü o zaman kargalar gelir, senin geleceğini tartışır. Ülke kargaların işgaline maruz kalmış olur. Her devletin silah gücü onun millet iradesinin ayakta durması için yegane şarttır. Bu şartı kaybettiğin zaman millet olma vasfını kaybedersin."

BU SIKINTILAR 24 SAATTE AŞILIR

Prof. Dr. Haydar Baş, Sakarya'da yaptığı konuşmada, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı ile ilgili önemli bir noktaya da temas etti. Türkiye'nin bu iktisadi bunalım dönemini çok zor atlatacağı şeklinde bir hava estirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Baş, kendisini dinlemeleri halinde bu badireden 24 saatte çıkılabileceği şeklindeki çağrısını tekrar etti. Prof. Dr. Baş, niyetlerinden şüphe etmediğimiz arkadaşların takip ettikleri mevcut yoldan gidilirse bu buhrandan kurtulmanın imkanı olmadığını da hatırlatma ihtiyacı hissetti. Prof. Dr. Baş, pür dikkat kendini dinleyenlerin meraklarını "Bütün bunlar bir hesap işidir. Mesela kaldıraçta eğer kuvvet merkeze yakın yerde tahrik edilirse çok az bir güçle istediğiniz gücü kaldırabilirsiniz. Ama merkezden uzak ise çok zahmet çekersiniz" sözleriyle giderdi.

Türkiye'de kamu adına yılda faize 60 milyar dolar ödendiğini, ekonomik sıkıntıların sadece faizi sıfırlamak kaydıyla halledilebileceğini, faizsiz ekonomiyi Türkiye'de ilk defa gündem edenin kendisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Faizsiz ekonomiyi Türkiye'de ilk defa gündem eden benim. Hatırlarsanız, bir arkadaşımız da bu meseleleri hep diline doladığı için milletin diline düşmüşlerdi. Meğer onlar faizin nema olduğunu biliyorlarmış. O arkadaş bir gün bu ülkenin başına başbakan olarak geldi. Bendeniz de Orman Bakanlığında müşavirdim. Adam, 'Gel bakalım buraya' deseydi, o gün, Türkiye'nin derdine deva olunacaktı. Ama inat ettiği için kendini de mahvetti, milleti de mahvetti. Şimdi de o mantık, istediğine nail olamayınca, 'Avrupa'da hürriyet var. Oraya gidelim' diyor. Avrupa'da hürriyet yerin altında. Avrupa'da Berlin meydanında, Paris'te Eyfel kulesinde erkeksen ezan oku bakalım. Ama Türkiye'de çan sesinden geçilmiyor. Demek ki hürriyet bizde var. Bunu derken bürokratımız, aydınımız yanlış yapmıyor mu? Elbette yapıyor. Ama yol, birbirimizle kavga etmekten geçmiyor. Oturup sabırla birbirimizi dinleyeceğiz. Meseleleri konuşmakla halledeceğiz. Birbirimizi inkar ederek yıkmaya, yok etmeye matuf bir tavır takınır isek olması gereken huzur, saadet mutluluk olmaz."

KUVAY-I MİLLİYE GELİYOR

Bahsekonu ettiği birliğin Fuzuli'nin Leyla vü Mecnun hikayesindeki gibi insanın kendini bir başkasında görmesi, müslüman kardeşin bir başka kardeşinin sevgisinde yok olması halini yaşaması ile gerçekleşebileceğini belirten Prof. Dr. Haydar Baş, enflasyon konusunda yanlışta ısrarın önemli bir sonucuna dikkat çekerek ve Yalova'da yaptığı gibi Sakaryalıları da uyararak şöyle bitirdi:

"Türkiye'de, maliyet enflasyonunu düşürmek için talep enflasyonunun şartlarını uyguluyorlar. O kadar büyük bir yanlış ki bu, bu yanlış Türkiye'yi stagflasyona sürükledi. Halbuki ucuzluk olması için maliyete yansıyan girdilerin aşağı çekilmesi, yine elimizde fazla paranın olması lazımdır. Biz ise fazla olması gereken mevduatı piyasadan çekiyoruz. O zaman da fabrikatör, bakkal, işyeri sahibi kepenk kapatmaya başlıyor. Böylece iflas söz konusu oluyor. İktisat dilinde bunun adına stagflasyon deniliyor. Maalesef Türkiye bu duruma geldi. Valiliklere talimatlar gönderilip, işyerlerini ucuza satmayın, deniliyormuş. Bizim iki sen önce dediğimizi, onlar, bugün geldi, yaşıyorlar. Bunun arkasından da milletin sokağa dökülmesi hali vardır. Şimdi, Batıdan sermayedarlar gelecek, bu işyerlerini alacaklarmış. Yani parası olan adamlar Türkiye'yi rahatlıkla satın alabilecekler. Onun için ben Sakaryalı kardeşlerime, 'Sakın ha! Bitinizi dahi satmayın. Biz geliyoruz. Bütün dertlerinize inşaallah deva olacağız. Böylece milletimiz beklediği mutluluğa, saadete kavuşacaktır' diyoruz."
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği

Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

 
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" dedi.
24.04.2024 23:34:00
ANADOLU AJANSI
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ihracat yaptıkları ülke sayısını 86'ya çıkardıklarını dile getirerek, "ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var" dedi. Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan Akyol, ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini kaydetti.

Siz mi ambargo uygularsınız?!

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" ifadelerini kullandı. ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Hava savunma sistemlerinde yeni ataklar

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.
Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."


Lazer silahı GÖKBERK

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin (kendi kendine karar verip çalışma) üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün" diye konuştu. ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.


Yapay zeka robotları kullanıyor

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Ahmet Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz" dedi. Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık. Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

Uzmanlar yeni dolandırıcılık tehditlerine karşı uyarıyor

Teknolojinin getirdiği kolaylıkların yanı sıra, dolandırıcılık gibi tehditler de arttı. Uzmanlar, bu yeni dolandırıcılık yöntemlerine karşı uyanık olmanın ve bilgi sahibi olmanın önemini vurguluyor
24.04.2024 15:30:00
Fahri Fatih Özcan
Uzmanlar yeni dolandırıcılık tehditlerine karşı uyarıyor
Uzmanlar yeni dolandırıcılık tehditlerine karşı uyarıyor
Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, dolandırıcılık yöntemleri de evrim geçiriyor. Uzmanlar, 2024 yılında özellikle dikkat edilmesi gereken yeni dolandırıcılık senaryolarına ve bu tehditlere karşı alınması gereken önlemlere dair uyarılarda bulunuyor.


Yeni dolandırıcılık yöntemleri


1. Büyükanne ve Büyükbaba Dolandırıcılığı: Dolandırıcılar, kişisel ilişkileri hedef alarak ve değer verdikleri biri gibi davranarak insanların duygularıyla oynamakta. Teknolojinin yardımıyla ses kayıtlarını taklit ederek yaşlı bireyleri acil durumda olan bir aile üyesiymiş gibi kandırabilir.

2. Yapay Zeka ile Deepfake Dolandırıcılığı: Yapay zeka araçları, dolandırıcıların gerçeğe çok yakın sahte görüntüler ve videolar oluşturmasına olanak tanıyor. Bu yöntemle, kullanıcılar sahte kişilikler veya olaylarla kandırılabiliyor.

3. Spear Phishing ve Tapjacking: E-posta veya sosyal medya hesaplarını hedef alan bu saldırılar, kullanıcıları istenmeyen tıklamalar yapmaya veya zararlı web sitelerine yönlendirmeye çalışıyor.

4. Quishing: Sahte QR kodlar kullanarak kullanıcıları zararlı web sitelerine yönlendirme yöntemi. Bu kodlar, gerçek gibi görünen ancak kötü amaçlı yazılımlar içeren sitelere bağlantı sağlayabilir.


Uzmanların önerileri


FINRA Yatırımcı Eğitim Vakfı'na göre, insanlar belirli bir dolandırıcılık yöntemi hakkında bilgi sahibi olduklarında, onunla etkileşime girme olasılıkları yüzde 80 daha düşük.

Uzmanlar, özellikle internet üzerinden yapılan işlemlerde dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Kullanıcıların, tanımadıkları kişilerden gelen taleplere karşı tetikte olmaları ve kişisel bilgilerini paylaşmamaları önem taşıyor.

Uzmanlar ayrıca dolandırıcılık meydana geldiğinde bunu resmi makamlara bildirmenin önemini vurguluyor.

Teknolojinin getirdiği kolaylıkların yanı sıra, dolandırıcılık gibi tehditler de arttı. Uzmanlar, bu yeni dolandırıcılık yöntemlerine karşı uyanık olmanın ve bilgi sahibi olmanın önemini vurguluyor. Tüketicilerin, kendilerini korumak için sürekli olarak güncel bilgilerle donanmış olmaları ve şüpheli durumlarda resmi makamlara başvurmaları gerekiyor.

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 21. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

24.04.2024 12:27:00 / Güncelleme: 24.04.2024 12:31:28
AA
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 20 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 21. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 100, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez 96, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ise 112 oy aldı. Seçime katılım 324 olarak kayıtlara geçerken, 2 boş oy kullanıldı, 14 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 22. tur oylamayla devam edilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

Dolandırıcılar 'Sibergöz'den kaçamadı: 63 gözaltı

Bakan Yerlikaya, siber suçlarla mücadele kapsamında gerçekleştirilen Sibergöz-33 ve Sibergöz-34 Operasyonları'nda 63 şüphelinin yakalandığını bildirdi.
24.04.2024 08:31:00
Anadolu Ajansı
Dolandırıcılar 'Sibergöz'den kaçamadı: 63 gözaltı
Dolandırıcılar 'Sibergöz'den kaçamadı: 63 gözaltı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Jandarma Genel Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde Mersin, İstanbul, Hakkari, Tekirdağ ve Niğde'de nitelikli dolandırıcılık, yasa dışı bahis ve çocuk müstehcenliği suçlarının bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesine yönelik Sibergöz-33 Operasyonu düzenlendiğini belirtti.


Operasyon kapsamında 16 şüphelinin yakalandığını aktaran Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı:

"Operasyonlar sonucunda şüphelilerinin banka hesaplarında ilk belirlemelere göre 18 milyon 500 bin lira para hareketliliği olduğu tespit edildi. Operasyonlar sonucu 18 cep telefonu, 13 bilgisayar, çok sayıda sim kart, taşınabilir bellek, CD, kamera ve çok miktarda Türk lirasına el konuldu."

Sibergöz-34 Operasyonu'nda 47 gözaltı

Yerlikaya, 11 ilde de nitelikli dolandırıcılık ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarını işleyenlere yönelik Sibergöz-34 Operasyonu düzenlendiğini bildirdi.


Operasyonda 47 şüphelinin yakalandığı bilgisini veren Yerlikaya, şunları kaydetti:

"Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Kocaeli, Adana, İstanbul, Samsun, Gaziantep, Mersin, İzmir, Denizli, Düzce, Ordu ve Bursa'da düzenlenen Sibergöz-34 Operasyonları'nda şüphelilerin, Facebook Marketplace isimli e-ticaret platformundan 'konteyner, elektrikli araba vb.' ilanı verdikleri, iletişime geçtikleri vatandaşlardan 'ürün bedeli' adı altında para talep ederek haksız kazanç sağladıkları tespit edildi. Operasyonlar sonucu çok sayıda dijital materyale el konuldu."

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, operasyonları gerçekleştiren güvenlik güçlerini tebrik etti.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.