ŞAMPİYON ya da "ŞANS PİYANGO" FENERBAHÇE

2004-2005 Futbol mevsimi, acısıyla, tatlısıyla bitti. Şike ve teşvik iddialarının ayyuka çıktığı, hakem hatalarının çokça konuşulduğu, ya da hakemin aldığı emir ve direktiflerin belirlediği, müsabaka sonuçlarının gölgesinde kalan, küfürlerin, hakaretlerin, seviyesizliğin zirveye ulaştığı bir sezonu daha çok şükür geride bıraktık.Taraftarlık adına cinnet derecesine varan dengesiz marazi davranış ve  travma'lar sonucunda, tribünler de, ya da sokaklarda, ya da evinin balkonunda bir kör kurşunla hiç yoluna kararan, yok olan hayatlar. Spor adına, işlenen cinayetler. Alkol ve uyuşturucunun dumura uğrattığı izan yoksunu kör mantık penceresinden bakan zevatın zehir saçan eylem ve söylemleri. Hile, asparagas, yalan, düzen, eveleme geveleme ile gözler kör, kulaklar sağır olmuşken o toz duman arasında 28 Mayıs Cumartesi günü oynanan müsabakalarla, bir futbolsuz futbol sezonu, daha  nihayete erdi. Fenerbahçe "ŞAM-PİYON"(şampanyalı piyon) oldu. Vatana millete hayırlı olsun. Konuştuğum hiçbir Fenerbahçe taraftarının, bu  şampiyonluğu içine sindirememiş olduğunu görmek, ahlaki değerlerimizin henüz  yitirilmediğini gösteriyor. Bu  tespit,  bir nebze olsun gelecek adına bizi umutlandırmıştır. Hala haksız kazanımları hazmetme güçlüğü yaşayanların var olduğunu görmek ülkemiz ve halkımız adına memnuniyet verici bir husus. Şampiyon Fenerbahçe taraftarları takımlarının Avrupa da oynayacağı Şampiyonlar Ligi müsabakalarından ümitsiz. Hele, hele ön eleme oynanacak olması ihtimalinden dolayı ödleri patlıyor. Çok tedirginler ve takımlarına güvenmiyorlar. Yarım ağız bir memnuniyetle hak etmedikleri bu şampiyonluğu dillendirmeleri, vicdanlarının ne kadar rahatsız olduğunun beyanı olsa gerek. Ligin en iyi futbolunun Trabzon tarafından oynandığı gerçeğinden" oldukça rahatsız olmuş durumdalar. Hoş ne zaman hakkıyla şampiyon oldular ki sorusuna verecekleri uygun bir cevapları  var mı ki?Değerli okuyucularım, benim iddiam, Ligimiz de üç değil bir büyük olduğudur ki; O da TRABZONSPOR'dur. Tarih ve cereyan eden olaylar beni bir defa daha haklı çıkarmıştır... Şampiyon olmuşsunuz, basın, siyaset, güç odakları yanınızda. Paraya hükmediyorsunuz, hak etmediğiniz halde her istediğiniz anında emir telakki edilmek suretiyle yapılıyor.  Güç ise güç, kuvvet ise kuvvet, suç ise suç, size her şey mubah. Gönüllü yağcılarınız, hizmette asla kusur etmeyen eski ve yeni hakemleriniz emrinizde. Ekranlar sizin, meydanlar sizin, unvanlar sizin. Bol keseden dağıtılmakta olan  ulufeler sizin. Aslan payı, kaplan payı, fil payı, balina payı sizin. Bütün bunlara rağmen  Lig ikinciliğini kazanan Trabzonspor gerçek futbolsever, gerçek yorumcu ve gerçek otorite tarafından ŞAMPİYON olmuş gibi muamele görüyor. Trabzonspor ismi dillendirildiğinde, saygı ifade eden söz ve davranışlar sergileniyor. Ülke futbolu adına Fenerbahçe'nin, şampiyon yapılmasının tedirgin ettiği yürekler, lig ikincisi Trabzonspor gerçeği  ile geleceğe umutla bakıyorlar. Kendi şehrinin çocuklarının nüvesini oluşturduğu yetenekli bir takım gibi takım. Milli takım olgusunun ön planda tutulması sebebiyle fedakarlık boyutunu aşan saygın davranış şeklinin getirdiği itibar. Kendi hocası ile ülke tarihinin en büyük başarısına uzanan  anahtara sahip, ahlaki değerlerin ön planda tutulduğu bir camia. Müsrifliği reddeden bir yönetim biçimi, hakkı olmayanı almayı reddeden  saygın taraftar yığınları. Hak ettiğini almak uğruna verilen düzeyli mücadele...  İşte size  sözde  değil özde Şampiyon, "GÖNÜLLERİN ŞAMPİYONU TRABZONSPOR"...Bu itibarla ben görüntülerin değil, gönüllerin ŞAMPİYONU TRABZONSPOR'u yürekten kutluyorum. Gönüllerde şampiyon olmak zordur. Her babayiğidin harcı da değildir. Öyleyse herkes ayağa kalksın ve gönüllerin şampiyonu olan TRABZONSPOR'u selamlasın. Selam olsun sana, yolun açık olsun ŞAMPİYON...