Sanata konu olmuş nörolojik hastalıklar
İnsan psikolojisi ile ilgili farklı durumlara yer veren filmler, doğal olarak hepimizin ilgisini çekiyor. Romanlar, tiyatro oyunları ve sinema filmleri, çoğunu daha önceden bilmediğimiz ilginç hastalıkları tanımak için adeta bir rehber görevi görüyor. Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, sanata konu olmuş az bilinen nörolojik hastalıkları anlattı
04.06.2020 17:33:00





Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, romanlara, tiyatro oyunlarına ve sinema filmlerine konu olmuş az bilinen nörolojik hastalıkları hakkında bilgiler verdi.
Kör olduğu halde gördüğünü sanma hali (Anton Sendromu):
Nöroloji biliminde, fazla yaygınlaşmadığı için henüz biz doktorların bile pek aşina olmadığı değişik hastalıklar tanımlanmıştır. Bu hastalıklardan Anton Sendromu'nu meşhur eden, "İncognito/Beynin Gizli Hayatı" adını taşıyan ve David Eagleman'ın yazdığı çok satan kitabıdır.
Sözgelimi, beynin kanlanmasındaki bir soruna bağlı olarak körlüğün geliştiği Anton Sendromu'nda, hasta göremediğini inkâr eder. Hastane yatağının çevresinde toplaşmış doktorlar hastaya 'Söyleyin Bayan Green, şu anda yatağınızın çevresinde kaç kişi var?' diye sorduğunda, aslında 7 kişi olduğu halde hasta, büyük bir güvenle '4' yanıtını verecektir. Doktorlardan biri 'kaç parmağımı kaldırdığımı söyleyebilir misiniz?' diye sorduğunda '3' diyecek, oysa doktor o sırada hiç parmak kaldırmamış olacaktır. Rengi mavi olan gömleğin rengi sorulduğunda da 'beyaz' yanıtını verecektir. Bu insanların yaptıkları, kör değilmiş gibi davranmak değildir; kör olmadıklarına yürekten inanmakta, durumlarını yürekten inkâr etmektedirler.
Kör olduklarının farkında değiller
Sözel ifadeleri kusurlu olmakla birlikte, yalan değildir. Görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşamaktadırlar gerçekten de; ancak görüntü tümüyle içeride üretilmektedir. Anton Sendromlu hastalarda sık görülen bir durum, hastalığa neden olan beyin kanaması ya da damar tıkanıklığı gerçekleştikten bir süre sonrasına kadar tıbbi yardıma başvurmamalarıdır. Çünkü kör olduklarının farkında bile değildirler. Bir şeylerin ters gittiğini anlayana kadar genelde epeyce eşyaya çarpmaları gerekir. Hastanın verdiği yanıtlar tuhaf gelse de bunlara kurmuş olduğu içsel model çerçevesinde bakmak gerekir. Beyin kanlanmasında yaşanan sorundan dolayı dış veriler doğru yerlere ulaşamamakta, hastanın yaşadığı gerçeklik duyusu da, büyük ölçüde beyninin ürettiğiyle sınırlı kalmaktadır.
Patolojik gülme ve ağlama
PGA bir uyaran olmaksızın birdenbire, abartılı olarak ortaya çıkan kontrol edilemeyen gülme veya ağlama ataklarının veya her ikisinin birden görüldüğü bir durumdur. Fere tarafından 1903 yılında "Fou rire prodromique" (kontrol edilemeyen gülme atakları) adı ile bildirilmiş olan PGA için, çok yaygın olarak emosyonel labilite, emosyonalism, emosyonel disregülasyon, daha az sıklıkta ise emosyonel inkontinans veya patolojik duygusallık terimleri kullanılmaktadır. Daha çok inme geçiren bireylerde görülebilen PGA, Alzheimer hastalığı, travmatik beyin yaralanması, amyotropik lateral sklerosis, epilepsi, multiple skleroz, beyin tümörü, vasküler malformasyonlar ve Parkinson hastalığı olan hastalarda da görülebilmektedir.
Patolojik gülme ve ağlama, santral sinir sistemi bozukluklarının bir çeşidi olarak davranışsal bir durumdur. Bu durumdaki hastalar, mutluluk veya üzüntü olmaksızın sıklıkla gelen aşırı ağlama nöbetlerinden dolayı acı çekerler. Dolayısıyla inme sonrasında duygu kontrol bozukluklarının uygun yöntemlerle tedavisi oldukça önemlidir.
'Ruh hallerini sanatla tanımlıyoruz'
Sinemadan esinlenen kimi sendromlara dönecek olursak, ilk akla gelenlerden biri Truman Show olacaktır. Peter Weir'in yönettiği, başrolünü Jim Carrey'nin oynadığı 1998 yılı yapımı Truman Show filmi, bizi gözetlenmenin doğamızı bozup bozmadığı sorusundan yakalayıp yaşamın tümüyle bir illüzyon olup olmadığını düşünme noktasına kadar götürdü. Hayatı 24 saat boyunca kesintisiz olarak yayınlanan ve bundan habersiz olan Truman adlı adamın hikâyesi ile birlikte modern yaşamın cilvesi olan Truman Sendromu'ndan bahsetmeye başladık.
Garip bir el bulgusu
Yabancı El Sendromu (YES) ilk kez 1972'de tanımlanan nörolojik bir bulgudur. İlk kez beyninde Corpus Callosum tümörü bulunan üç hastada gözlemlenerek, Brion ve Jedynak isimli yazarlar tarafından "Garip bir el bulgusu" olarak nitelendirilmiştir. Bu hastalık ayrıca Uzaylı El Sendromu, Dr. Strangelove Sendromu ve Anarşik El gibi isimler de almaktadır. Bu sendromda hastalar ellerinin bilinç ve istekleri dışında konumlandığını, sanki bir başkasına yani bir yabancıya aitmiş gibi hareket ettiğini belirtmektedir. Kimi zaman hastaların ellerinin kendi uzvu olmadığını düşünüp bağımsız bir karakter olduğunu varsayarak ona isim verdikleri de görülmüştür. Bu sendromun ilerleyen seviyelerinde nadir de olsa elle aynı taraftaki alt ekstremite uzvu da bu durumdan etkilenmektedir.
Elin kontrol edilememesi, bu sendromun en belirgin semptomudur. Anarşik El, sanılanın aksine oldukça güçlüdür, yetersiz değildir. Yalnızca kişinin eli, amacına hizmet etmez ve kimi zaman bireyin hâkimiyeti dışında hareket eder. Merak edenler için söyleyelim; Yabancı El Sendromu'nun net bir nedeni yoktur. Yalnızca beynin motor kısımlarıyla alakalı bir sıkıntıdan olduğu öne sürülmektedir. Bu da ilginç bir hastalıktır ve diyet yaparken ağza yemek götüren, sigarayı bırakmışken istemsizce sigara yakan, sabah giyinirken düğmeleri tekrar açmaya çalışan örnekler kayıt edilmiştir.
Mutlu kukla hastalığı
Bize tuhaf gelen hastalıklar sadece filmlerde, romanlarda görülmez. Bazen gerçek hayatta da karşımıza çıkabilir. Örneğin geçtiğimiz yıllarda ülkemizde bir çocukta, nadir görülen mutlu kukla hastalığına rastlanmış ve aile, çeşitli haberlere konu olmuştu. Çocuğunun hastalığını kameralara anlatan anne, "Bu hastalığın özelliği, mutlu da olsa, sorun da yaşasa, kendini gülerek ifade ediyor. Mutlu olduğunda ve sinirlendiğinde, birbirinden farklı şekilde gülüyor" diyordu.
Kör olduğu halde gördüğünü sanma hali (Anton Sendromu):
Nöroloji biliminde, fazla yaygınlaşmadığı için henüz biz doktorların bile pek aşina olmadığı değişik hastalıklar tanımlanmıştır. Bu hastalıklardan Anton Sendromu'nu meşhur eden, "İncognito/Beynin Gizli Hayatı" adını taşıyan ve David Eagleman'ın yazdığı çok satan kitabıdır.
Sözgelimi, beynin kanlanmasındaki bir soruna bağlı olarak körlüğün geliştiği Anton Sendromu'nda, hasta göremediğini inkâr eder. Hastane yatağının çevresinde toplaşmış doktorlar hastaya 'Söyleyin Bayan Green, şu anda yatağınızın çevresinde kaç kişi var?' diye sorduğunda, aslında 7 kişi olduğu halde hasta, büyük bir güvenle '4' yanıtını verecektir. Doktorlardan biri 'kaç parmağımı kaldırdığımı söyleyebilir misiniz?' diye sorduğunda '3' diyecek, oysa doktor o sırada hiç parmak kaldırmamış olacaktır. Rengi mavi olan gömleğin rengi sorulduğunda da 'beyaz' yanıtını verecektir. Bu insanların yaptıkları, kör değilmiş gibi davranmak değildir; kör olmadıklarına yürekten inanmakta, durumlarını yürekten inkâr etmektedirler.
Kör olduklarının farkında değiller
Sözel ifadeleri kusurlu olmakla birlikte, yalan değildir. Görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşamaktadırlar gerçekten de; ancak görüntü tümüyle içeride üretilmektedir. Anton Sendromlu hastalarda sık görülen bir durum, hastalığa neden olan beyin kanaması ya da damar tıkanıklığı gerçekleştikten bir süre sonrasına kadar tıbbi yardıma başvurmamalarıdır. Çünkü kör olduklarının farkında bile değildirler. Bir şeylerin ters gittiğini anlayana kadar genelde epeyce eşyaya çarpmaları gerekir. Hastanın verdiği yanıtlar tuhaf gelse de bunlara kurmuş olduğu içsel model çerçevesinde bakmak gerekir. Beyin kanlanmasında yaşanan sorundan dolayı dış veriler doğru yerlere ulaşamamakta, hastanın yaşadığı gerçeklik duyusu da, büyük ölçüde beyninin ürettiğiyle sınırlı kalmaktadır.
Patolojik gülme ve ağlama
PGA bir uyaran olmaksızın birdenbire, abartılı olarak ortaya çıkan kontrol edilemeyen gülme veya ağlama ataklarının veya her ikisinin birden görüldüğü bir durumdur. Fere tarafından 1903 yılında "Fou rire prodromique" (kontrol edilemeyen gülme atakları) adı ile bildirilmiş olan PGA için, çok yaygın olarak emosyonel labilite, emosyonalism, emosyonel disregülasyon, daha az sıklıkta ise emosyonel inkontinans veya patolojik duygusallık terimleri kullanılmaktadır. Daha çok inme geçiren bireylerde görülebilen PGA, Alzheimer hastalığı, travmatik beyin yaralanması, amyotropik lateral sklerosis, epilepsi, multiple skleroz, beyin tümörü, vasküler malformasyonlar ve Parkinson hastalığı olan hastalarda da görülebilmektedir.
Patolojik gülme ve ağlama, santral sinir sistemi bozukluklarının bir çeşidi olarak davranışsal bir durumdur. Bu durumdaki hastalar, mutluluk veya üzüntü olmaksızın sıklıkla gelen aşırı ağlama nöbetlerinden dolayı acı çekerler. Dolayısıyla inme sonrasında duygu kontrol bozukluklarının uygun yöntemlerle tedavisi oldukça önemlidir.
'Ruh hallerini sanatla tanımlıyoruz'
Sinemadan esinlenen kimi sendromlara dönecek olursak, ilk akla gelenlerden biri Truman Show olacaktır. Peter Weir'in yönettiği, başrolünü Jim Carrey'nin oynadığı 1998 yılı yapımı Truman Show filmi, bizi gözetlenmenin doğamızı bozup bozmadığı sorusundan yakalayıp yaşamın tümüyle bir illüzyon olup olmadığını düşünme noktasına kadar götürdü. Hayatı 24 saat boyunca kesintisiz olarak yayınlanan ve bundan habersiz olan Truman adlı adamın hikâyesi ile birlikte modern yaşamın cilvesi olan Truman Sendromu'ndan bahsetmeye başladık.
Garip bir el bulgusu
Yabancı El Sendromu (YES) ilk kez 1972'de tanımlanan nörolojik bir bulgudur. İlk kez beyninde Corpus Callosum tümörü bulunan üç hastada gözlemlenerek, Brion ve Jedynak isimli yazarlar tarafından "Garip bir el bulgusu" olarak nitelendirilmiştir. Bu hastalık ayrıca Uzaylı El Sendromu, Dr. Strangelove Sendromu ve Anarşik El gibi isimler de almaktadır. Bu sendromda hastalar ellerinin bilinç ve istekleri dışında konumlandığını, sanki bir başkasına yani bir yabancıya aitmiş gibi hareket ettiğini belirtmektedir. Kimi zaman hastaların ellerinin kendi uzvu olmadığını düşünüp bağımsız bir karakter olduğunu varsayarak ona isim verdikleri de görülmüştür. Bu sendromun ilerleyen seviyelerinde nadir de olsa elle aynı taraftaki alt ekstremite uzvu da bu durumdan etkilenmektedir.
Elin kontrol edilememesi, bu sendromun en belirgin semptomudur. Anarşik El, sanılanın aksine oldukça güçlüdür, yetersiz değildir. Yalnızca kişinin eli, amacına hizmet etmez ve kimi zaman bireyin hâkimiyeti dışında hareket eder. Merak edenler için söyleyelim; Yabancı El Sendromu'nun net bir nedeni yoktur. Yalnızca beynin motor kısımlarıyla alakalı bir sıkıntıdan olduğu öne sürülmektedir. Bu da ilginç bir hastalıktır ve diyet yaparken ağza yemek götüren, sigarayı bırakmışken istemsizce sigara yakan, sabah giyinirken düğmeleri tekrar açmaya çalışan örnekler kayıt edilmiştir.
Mutlu kukla hastalığı
Bize tuhaf gelen hastalıklar sadece filmlerde, romanlarda görülmez. Bazen gerçek hayatta da karşımıza çıkabilir. Örneğin geçtiğimiz yıllarda ülkemizde bir çocukta, nadir görülen mutlu kukla hastalığına rastlanmış ve aile, çeşitli haberlere konu olmuştu. Çocuğunun hastalığını kameralara anlatan anne, "Bu hastalığın özelliği, mutlu da olsa, sorun da yaşasa, kendini gülerek ifade ediyor. Mutlu olduğunda ve sinirlendiğinde, birbirinden farklı şekilde gülüyor" diyordu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.