Seçim süreçleri, siyasi partilerin eksikliklerini, aksaklıklarını ve siyasetçilerin de iyisini, kötüsünü ortaya çıkarmaktadır. Tabiri caizse seçim süreçleri, siyasetin aynası mesabesindedir. Maalesef, ülkemizdeki siyaset aynasında görülenler, hiç de milletimize yakışmamaktadır. O kadar ki, hakaret etme ve aşağılama yarışı yapılmaktadır. Doğru, dürüst, düzgün, seviyeli ve bilgiye dayalı tartışmaların hasretini çekmekteyiz. Seçim günü yaklaştıkça söz konusu durum daha da kötülemektedir. Siyasi hayatımızda şöyle bir yanlış anlayış var. Seçim sürecinde ne yaparsan yap, seçim geçtikten sonra her şey geride kalır. Geride kalır ama toplumda açtığı yaralar sürer gider. Bu yaraların en kötüsü, toplumun ayrıştırılmasıdır. Zaten iyi siyasetçi ile kötüsünü ayıran ölçü de budur. Bir başka deyişle, iyi siyasetçi, toplumdaki ihtilâfları gidermeyi, birlik ve beraberliği sağlamayı amaç edinir ve bütün gayretini bu yolda sarf eder. Kötü siyasetçi ise, tam tersini yapar, yani toplumu ayrıştırır, ihtilâfları körükler ve böylece oy devşirmeye çalışır.Topluma bir tez sunarak ve onu ikna ederek oy almak zordur, fakat en doğru olan budur. Böyle yapılan siyaset, topluma hizmetin en üstün mertebesidir. Bunun dışındaki siyaset, topluma ancak zarar getirir.Siyasette belli nezaket kuralları çerçevesinde tartışmak esastır. Seçmenin tercihini en çok etkileyen bu tür tartışmalardır. Ülkemizde iyi veya kötü, siyasi tartışmalar yapılıyordu. Şimdi o, hepten rafa kaldırıldı.Partiler, her gün bir veya iki miting düzenleyerek seçmenlere sesleniyorlar. Mitinglerde, aşağı yukarı aynı sözler tekrarlanıyor ve televizyonlardan da canlı olarak yayınlanıyor. İletişimin yaygınlaştığı bir dünyada, bu çeşit görüntüler asla tasvip edilmemektedir. Seçim mitingleri para ve zaman israfına neden olmaktadır. Onun yerine liderlerin birkaç kez değişik konularda tartışması daha faydalıdır. Böyle tartışmaların yapılmaması, Türk siyasetinin eksikliklerinden biridir. Tartışma faydalı olur, ancak ilkönce tartışmayı bilmek gerekir. Bakınız, ekonominin en temel konularından biri olan ekonomik kaynakları bile demagojiye kaçmadan tartışamadık. CHP, bazı ekonomik vaatlerde bulundu. AKP, hemen kaynak nerede diyerek yaygarayı bastı. CHP lideri de "kaynak bütçe" diyerek cevap verdi ve ilâve etti: "Bu ülkede vergi toplanmasını, bütçe yapmasını biliyorum diyen 10 kişiden biri benim." Vergi toplamak ve harcamak bir hükümetin yapabileceği en kolay iştir. Bir devletin vergiden başka geliri kalmamışsa, yeni harcamalar için yapabileceği iki şey var: Ya vergileri arttıracak, ya da harcama kalemlerini kısacaktır. Her iki durumda da yük vatandaşın sırtına yüklenmektedir. Öyleyse ne yapılmalıdır? Bunu öğrenmek için MEM'e başvurmak gerekir. Zira MEM'de devletin vergiden başka gelir kaynakları gösterilmiştir. Daha yerinde bir deyişle, MEM'de, vatandaştan almadan, ona vermek vardır.MEM'deki kaynakları, tartışabilecek babayiğit bir siyasetçi var mı? Öyle birisi çıkarsa, seçmenler o zaman gerçek bir tartışma görmüş olurlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018