'Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır' diye çok bilindik bir söz vardı hatırlarsanız. AKP hükümetinin de yaptıkları yapacaklarının teminatı...
Bu yüzden çok iyi biliyoruz ki, yaklaşan seçimlerde anayasayı ihlal etmek AKP hükümeti için ne bir ilk, ne de son…
7 yıl kadar önce 'Anayasa Mahkemesi'nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasayı ihlal ederek, bu yıl yapılacak seçimlerde 3. kez cumhurbaşkanı adayı olmaya çalışması bundan dolayı hiç şaşırtıcı değil aslında.
Anayasa tarafında duran hukukçular –böyle diyorum, çünkü iktidar tarafında duran ve anayasaya sırtını dönen hukukçular da var maalesef- bir istisna dışında Erdoğan'ın bir defa daha aday olamayacağının altını çiziyorlar.
Yalnızca Meclis'in normal tarihten önce erken seçim kararı alması durumunda cumhurbaşkanının "benim sürem daha dolmadı" diyerek yeniden aday olabilme hakkının olduğuna dikkati çeken hukukçulara göre; anayasanın 'üçüncü kez aday olamaz' hükmü açık ve bu bağlamda Erdoğan kendisi Meclis'i seçime götürürse dahi bu hakkını kaybediyor.
Ancak son açıklamasında 10 Mart tarihinde cumhurbaşkanlığı yetkisini kullanacağını söyleyen Erdoğan, görünüşe göre allem edip kallem edip üçüncü kez aday olacak.
Peki ya özellikle ana muhalefet cephesinden neden ses çıkmıyor?
Bu soruya ana muhalefetteki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanıtı, "Diyelim ki ses çıkardık, nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu'na. O üyeleri atayan kim Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok" oldu.
Türkiye'de göz göre göre yaşanan hukuk katliamına sessiz ve tepkisiz kalmaya muhalefetteki CHP liderinin izahı bu.
Peki, madem bunları yaşamak zorunda bırakılıyoruz, o zaman şu soruları soralım:
Hukuk tanımaz bir iktidara verilebilecek en iyi cevap sizce ne olmalıdır?
Hiçbir şey yapmamak mı?
Ya da açılan o hukuksuz yolda sizin de onların peşinden yürümeniz ve bu yanlışa zimmen de olsa ortak olmanız mıdır?
Yoksa hukuktan olabildiğinde uzaklaşanlara hukuka sonuna kadar uyarak, anayasaya sonuna kadar bağlı kalarak gereğini yapmak mıdır en doğru yanıt?
En zor yol bu olsa da hukuksuzluklara verilebilecek en doğru yanıt, hukuka bağlı kalmak ve hukukun gereği neyse onu sonuna kadar yapmaya çalışmaktır.
Ama efendim, 'YSK'nin üyelerini bu hukuksuzluğa imza atan iktidar atamış' diyorlar. Hiç önemli değil.
'Efendim YSK'nin verdiği karar nihai karar, itiraz edilemiyor' diyorlar.
Bu da önemli değil.
Siz anayasanın emrettiği neyse onu yaparsınız, yapılan yanlışların sorumluluğu ise o anayasayı ihlal eden iktidarın ve de yargı mensuplarının omuzlarında kalır.
Doğru olan yoldan yürünürse, tarih bu günleri, "Bir taraf anayasayı yok saydı, uymadı. Ama muhalefet partileri ise birleşip sonuna kadar anayasaya bağlı kaldılar" yazacaktır.
Ama muhalefet gereğini yapmazsa tarih; iktidar ve iktidardaki ittifak anayasayı yok saydı, anayasaya aykırı kararlar alarak ülkeyi seçime götürdü. Muhalefetteki partiler ise sessiz kaldı' yazacaktır.
Mesele artık bir seçimden çok daha önemlidir.
Mesele iktidarın bağlı olmadığını düşündüğü anayasaya muhalefetteki partilerin bağlı olup olmadıklarını, önem verip vermediklerini göstermeleridir.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024