"Estevdi'ullâhe dîneküm ve emâneteküm ve havâtîme a'mâleküm/Dininizi koruyup emânetlerinizi ifâ etmeniz ve amellerinizi hayırla sonuçlandırmanız hususunda sizi Allah'a emânet ediyorum."(Ebû Dâvud, Cihâd, 73; Tirmizî, Deavât, 4) Hz. Peygamber (s.a.v)'in, yolculuğa çıkanlara ettikleri duâ...Yine Hz. peygamber(s.a.v.), yola çıkacaklara; "Fî hıfzıllâhi ve fî kenefihî, zevvedekellâhüt-takvâ ve ğafere leke zenbeke ve vecceheke lilhayri eynemâ teveccehte/Allah'ın hıfz'u himâyesiyle git. Allah sana takva azığı versin. Günahını bağışlasın. Her nereye yönelirsen, hayrı o yöne çevirsin" (Dârimî, İstizân, 41) diye duâ etmişler...Bu duâlara sığınıp, Baştürk Haydar Hoca'nın görevlendirmesiyle en makbûl duânın çalışmak olduğunu bilen Müslüman-Türk Kandaşlarımın desteklerine güvenerek zor ve keyifli bir yoldayım!Bu Kutlu Sefere, -yüzümüzün akıyla bitirdikten sonra- takip edenlere iz kalacak olan bu yola, tavsiye ve duâlarla çıktık!Bu yola gerçek ma'nâda; Dîn ile milleti, Dîn ile Devleti, Devlet ile milleti kucaklaştıracak fikrin sahîbi, Milli Ekonomi Modeli ile dünya insanlığını Vahşi Kapitalizmden kurtaracak olan Baştürk'ün kadrosuna dahil olmak şerefiyle çıktık!Allah'a güvenerek, Resûlullah ve Ehl-i Beyt'e sığınarak, On İki İmam'dan medet dileyerek, Anadolu'nun mânevi fatihi, ma'nâ Genelkurmay Başkanı Hünkâr Hacı Bektaş'ın muhabbet öğretileriyle çıktık bu yola!Her yolcu, yola çıkmadan bir yol hazırlığı yapar!Yolbaşçı'ların, ekip başlarının ve kılavuzların yol hazırlığı, elbette yolculardan farklıdır. Rehberin, bir pusulası mutlaka ama mutlaka olmalıdır!Şahsen Baştürk Haydar Hoca gibi ehîl bir kılavuzun arkasına takılanların peşinden sessiz-sedâsız yürümek niyetindeydim! Geç kalmışlığımın farkındaydım ve biliyordum ki garipliğimden kaynaklı, yol bilmezliğim yüzünden kaybolmama izin verilmeyecekti! Kör değildim ama gariptim! Yeni geldiğim mahalli tanıyıncaya kadar zamana ihtiyâcım vardı ama öyle nizâmlı, öyle planlı bir mahaldeydim ki istesem de kaybolamazdım! Çünkü bütün yollar, bir yere; Cihat Müslümanı Atatürk'e, Müslüman-Türklüğe, Vatan-Millet Sevdasına, Kâinat Devleti hayaline çıkıyordu...Müslüman Atatürk'le her karşılaştıkça, Baştürk'le her karşılaştıkça, her kavşakta Ehl-i Beyt sevdâlısı biriyle karşılaştıkça şevkimiz, hevesimiz artıyordu...Yeni palazlanmış kartal misali uçmak hevesiyle çırpınıyordum, çırpınıyordum!...Antalya Şûrası'nda Baştürk Haydar Hoca; lûtfettikleri duâlarıyla, muhabbet kaynağı gözlerinden gözlerime ve gönlüme zerk ettikleri cesâret nazarlarıyla; "Koş Mustafa'm!" buyruğunu verdiler! Yeni emekleyen bir yaşındaki toraman çocuk cevvaliyetiyle çırpınıyordum zıplayıp ayağa kalktım, koşuyorum... Baştürk Haydar Hoca'm; Türk Milleti adına fakîre çetin bir görev teslîm ettiler! Çaka Beğ emâneti, Efeler diyârı, Türk İzmir'de II. Kuvay-ı Milliye Hareketi'ni temsil gibi çok zor bir görev tevdi ettiler ama görevim kolaylaşsın diye de elime şaşmaz pusulayı tutuşturdular!O pusula; Allah'a, Resulullah'a, Kitab-ı Ekmel'e ve Ehl-i Beyt'e sadâkatti...O pusula; Muhteşem Türk Atatürk ve mesai arkadaşlarının emânetlerine Türk'çe sahiplenmekti...O pusula; samîmiyetti...O pusula; yıllar sonra bir daha "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için!" Türk Töresinin yeniden hayata geçirilmesiydi!Baştürk'ün verdiği bu pusulanın heves ve heyecânı ile bir hadsizlik ettim galiba! "Haydar Hocam'ı, İzmir'de ta-nı-ta-ca-ğım!" diye ukalalaştım! Yemînle söylerim ki İzmir'de Haydar Hocam'ın bu kadar tanınıyor olacağını, Vallahi bilmiyordum!Vel-hâsıl; Hiç yüzme bilmeden dert deryâsını,Yüzüp geçemezsem boğulacağım!Yıkmaya çıkmışken şer binâsını,Kötüler başına dert olacağım!...Yola çıktım dünden, yolum yârına,Bakmadan tâcirin zarâr kârına;Ömrümü yükleyip sâm rüzgârına,Bütün dostluklara dağılacağım...Düşmanı gördükçe gerileceğim!Bin dirilmek için, bir öleceğim!Öldüm sanıldıkça dirileceğim,Şehît türbesinde fer bulacağım...Sağırlar duyacak, körler görecek!Tarih Türklük ile devrân sürecek."Milletim Yaşasın!" deyip ölecekMeydandan meydana atılacağım,Kâinat Devleti anlatacağım..."OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017