(…dünden devam)
Türkçülük (Turancılık):
Türk halkına milli bir şuur kazandırarak, Türk milletini oluşturmak temel amaçtır.
Türk milletinin siyasal ve kültürel birlikteliğini sağlamak amacıyla ortaya atılan Türkçülük akımı, 1880'li yıllardan itibaren Osmanlı Devleti içinde ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti ve Rus Çarlığına bağlı olan Azerbaycan'daki Rusyalı Müslümanlar arasında gelişmeye başlayan Türkçülük akımı; Osmanlı'nın son dönemine damga vurmuş ve aydınlar eliyle siyasete de taşınmıştı.
Türkiye'de Orta Asya'daki Türk halkları 16. yüzyılda Sokullu Mehmet Paşa'nın Don-Volga nehirlerini birleştirme projesiyle Anadolu Türkleriyle, Orta Asya Türkleri bütünleşecekti. Proje o dönemde gerçekleşmiş olsaydı Don ve Volga ırmakları bir kanalla birleştirilerek Osmanlı Devleti'ne Hazar Denizi'nin yolu açılacaktı. Böylece Osmanlı Asya'da bulunan diğer Türklerle irtibata geçebilecekti.
Enver Paşa'nın Aralık 1914'te giriştiği Sarıkamış taarruzunun stratejik hedefi Kafkasya üzerinden Orta Asya'da Türk egemenliğini kurmak idi. Ancak bu girişim, 23 bin Osmanlı askerinin şehit olduğu bir yenilgiyle sonuçlandı. 1918 yazında Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa (Killigil) komutasında bir Türk birliği, Ekim Devrimi nedeniyle kargaşa içinde bulunan Azerbaycan ve Dağıstan'ı Rus işgalinden kurtararak bağımsızlığını ilan etti. Turan'ı kurmaya yönelik bu girişime de, Osmanlı Devleti'nin diğer cephelerde uğradığı yenilgi nedeniyle, Kasım 1918'de son verildi.
Milli Mücadele'de İttihat ve Terakki'nin Türkçü ve Turancı kadroları önemli bir rol oynadığı halde, TBMM hükûmeti 1920'den itibaren Turancı akıma karşı kesin bir tavır aldı. Bunda Eylül 1920'de Sovyet rejimi ile Ankara arasında kurulan diplomatik yakınlığın etkisi vardı.
Turancı düşüncenin tanınmış önderi Ziya Gökalp 1923'te Ankara'da Matbuat Müdürlüğü tarafından yayımlanan Türkçülüğün Esasları adlı eserinde Turancılığı "uzak mefkûre" ilan ederek, Türkiye devletinin kuruluşunu esas alan yeni bir Türkçülük tanımı getiriyordu. Gökalp bu eserinin basımından iki ay sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından milletvekili adayı gösterildi.
Turancılık, yeryüzündeki bütün Türkleri tek bir yurt ve tek bir bayrak altında toplamak isteyen bir akımdır. Bu görüş çeşitli nedenlerle tatbikata konulamamıştır.
Ancak Misak-ı Milli sınırları içinde millet bilinci ve milliyetçilik Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük bir öngörüsüyle "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" formülüyle formülize edilmiştir.
Atatürk burada dehasını bir kez daha ortaya koyuyor; bahse konu olan bütün akımları adeta tek formülde ifade ediyor. Osmanlıcılığın, İslamcılığın, Türkçülüğün, Batıcılığın yapmak istediğini "Ne mutlu Türküm diyene "formülüyle gerçekleştirmiş ve bu temelle bir devlet kurmuştur. Adeta bir baba gibi her kesimi kucaklayarak ülkeyi, milleti kurtarmak isteyen tüm görüşleri tek bir formülle hayata geçirmiş yuvayı, ocağı yeniden kurmuş ve evlatlarının yani milletinin dağılıp yok olmasına müsaade etmemiştir. Yuvanın, yurdun parçalanmasına dağılmasına engel olmuştur. Dağıtmak isteyenleri de yurttan kovmuştur. Baba devlet olan, kimsesizlerin kimsesi olan Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur.
Mustafa Kemal Paşam, 99. yılını idrak ettiğimiz Cumhuriyetimiz senin hayallerine de uygun olarak Cumhuriyeti emanet ettiğin gençlerin de yeni hayalleri ile sonsuza kadar yaşayacaktır. Sen çok yaşa baba Mustafa Kemal Paşa. Sen Türk milletinin ve mazlum milletlerin sığınağı ve yol göstericisi olan babasısın. Sonsuz rahmetler olsun sana. Selam olsun senin evlatlarına.
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025