Üyeleri din görevlilerinden oluşan sendikaların ne iş yaptığını merak ediyorum.
Bir sendika, üyelerinin maddi ve manevi problemlerini çözmek için ve görevlerini ifa ederken düştükleri sıkıntıları bertaraf etmek için girişimlerde bulunur, bulunmalıdır diye biliyoruz. Nerede, ne zaman ve ne yapılması gerektiği hususunda arkadaşlarımıza fikir verecek değiliz. Elbette ki bu, onların işi. Fakat şahit olduğumuz bir iki sıkıntıya da yetkililerin dikkatini çekmeyi vazife addediyoruz.
Camilerde yaz kurslarının başlaması ile birlikte, bir çok yerde görevli arkadaşlarla veliler karşı karşıya gelmiş durumda. Yasa gereği Diyanet İşleri'nin dolayısıyla müftülüklerin talimatı gereği cami görevlileri onbir yaşın altındaki çocukları yaz kurslarına kabul edemiyorlar. Veliler ise, haklı olarak çocuklarının tam da Kur'an öğrenme çağında, namaz surelerini ezberleme yaşında olduklarını ileri sürerek bu haksız uygulamaya isyan etmektedirler. Din görevlisi arkadaşlarımız ise yasa ile veli arasında sıkışıp kalmış durumda. Onbir yaş sınırında ısrarlı olup, bu sınırın üstüne çıkan beş on çocukla uğraşan görevli "sıkıntıdan kaçan, çabuk bitirip başka işine bakan" şeklinde değerlendirilmektedir. Ayrıca, bir evde biri dokuz diğeri de oniki yaşında iki çocuk olduğunu düşünün. Oniki yaşındaki her gün Kur'an'ını alıp camiye giderken, kardeşi mahzun bir şekilde peşinden bakıyor. Eve gelip, o gün öğrendiği duaları, ilahileri tekrar ederken yine buruk bir şekilde abisini ya da ablasını izliyor.
Anne-baba sabırlı olmasını, iki sene sonra kendisinin de Kur'an öğrenmeye gidebileceğini söyleyip avutmaya çalışıyorlar. Bir taraftan onbir yaş dayatması, diğer tarafta "Yedi yaşından itibaren camiye, namaza alıştırın" mealindeki Peygamber tavsiyesi. Görevli ne yapsın, veli nasıl etsin, çocuklar ne yana gitsin?
İşte sendika tam bu noktada devreye girmeyecekse ne zaman girecek? Böylesine hayati bir meselede görüş beyan etmeyecek, çözüm önerileri sunmayacaksa ne zaman sunacak? Mevcut iktidara; "Bu millet seni tek başına iktidar yaptı. İki yasama yılını geride bıraktın yüzlerce yeni yasa yüzlerce düzenleme yaptın. Bu çağdışı yasayı niye değiştirmedin. Ne kadar daha bekleyeceğiz?" demeyecekse, ne zaman konuşacaktır? Din görevlilerini temsil eden sendikaların konuşması için bundan daha önemli gerekçe olabilir mi? Sayın hükümetimiz kendisini eleştiren, yanlışlarını dile getiren görevlilere de çeşitli cezalar düşünmektedir. Sendikaların bu noktada derhal devreye girmesi ve hatipleri susturulmadan konuşması gerekmektedir. Şimdi bir vaiz bir müftü cuma sohbetinde; "Ey cemaat! Peygamber Efendimizin yedi yaşından itibaren çocukların namaza alıştırılması yönünde tavsiyeleri var. Şunu biliyorsunuz, mevcut yasalar buna müsait değil. Bunun için onbir yaşın altındaki çocukları sakın camiye, kursa göndermeyin" dediği zaman, hükümeti eleştirmiş mi sayılacak, hakkında derhal soruşturma mı başlatılacak?
Efendim, her yaştan çocuklar gelsin ama onbir yaşın altındakileri kaydetmeyin. Herhangi bir teftiş sırasında "Abisiyle, ablasıyla gelmiş.." dersiniz. Ne oluyoruz beyler! Tek partinin şeflik döneminde miyiz? Yoksa Stalin yönetiminde miyiz? Eğer böyle ise sendikalara yine görev düşüyor. AKP'nin üstündeki örtüyü kaldırsınlar gerçek ortaya çıksın.
Bir sendika, üyelerinin maddi ve manevi problemlerini çözmek için ve görevlerini ifa ederken düştükleri sıkıntıları bertaraf etmek için girişimlerde bulunur, bulunmalıdır diye biliyoruz. Nerede, ne zaman ve ne yapılması gerektiği hususunda arkadaşlarımıza fikir verecek değiliz. Elbette ki bu, onların işi. Fakat şahit olduğumuz bir iki sıkıntıya da yetkililerin dikkatini çekmeyi vazife addediyoruz.
Camilerde yaz kurslarının başlaması ile birlikte, bir çok yerde görevli arkadaşlarla veliler karşı karşıya gelmiş durumda. Yasa gereği Diyanet İşleri'nin dolayısıyla müftülüklerin talimatı gereği cami görevlileri onbir yaşın altındaki çocukları yaz kurslarına kabul edemiyorlar. Veliler ise, haklı olarak çocuklarının tam da Kur'an öğrenme çağında, namaz surelerini ezberleme yaşında olduklarını ileri sürerek bu haksız uygulamaya isyan etmektedirler. Din görevlisi arkadaşlarımız ise yasa ile veli arasında sıkışıp kalmış durumda. Onbir yaş sınırında ısrarlı olup, bu sınırın üstüne çıkan beş on çocukla uğraşan görevli "sıkıntıdan kaçan, çabuk bitirip başka işine bakan" şeklinde değerlendirilmektedir. Ayrıca, bir evde biri dokuz diğeri de oniki yaşında iki çocuk olduğunu düşünün. Oniki yaşındaki her gün Kur'an'ını alıp camiye giderken, kardeşi mahzun bir şekilde peşinden bakıyor. Eve gelip, o gün öğrendiği duaları, ilahileri tekrar ederken yine buruk bir şekilde abisini ya da ablasını izliyor.
Anne-baba sabırlı olmasını, iki sene sonra kendisinin de Kur'an öğrenmeye gidebileceğini söyleyip avutmaya çalışıyorlar. Bir taraftan onbir yaş dayatması, diğer tarafta "Yedi yaşından itibaren camiye, namaza alıştırın" mealindeki Peygamber tavsiyesi. Görevli ne yapsın, veli nasıl etsin, çocuklar ne yana gitsin?
İşte sendika tam bu noktada devreye girmeyecekse ne zaman girecek? Böylesine hayati bir meselede görüş beyan etmeyecek, çözüm önerileri sunmayacaksa ne zaman sunacak? Mevcut iktidara; "Bu millet seni tek başına iktidar yaptı. İki yasama yılını geride bıraktın yüzlerce yeni yasa yüzlerce düzenleme yaptın. Bu çağdışı yasayı niye değiştirmedin. Ne kadar daha bekleyeceğiz?" demeyecekse, ne zaman konuşacaktır? Din görevlilerini temsil eden sendikaların konuşması için bundan daha önemli gerekçe olabilir mi? Sayın hükümetimiz kendisini eleştiren, yanlışlarını dile getiren görevlilere de çeşitli cezalar düşünmektedir. Sendikaların bu noktada derhal devreye girmesi ve hatipleri susturulmadan konuşması gerekmektedir. Şimdi bir vaiz bir müftü cuma sohbetinde; "Ey cemaat! Peygamber Efendimizin yedi yaşından itibaren çocukların namaza alıştırılması yönünde tavsiyeleri var. Şunu biliyorsunuz, mevcut yasalar buna müsait değil. Bunun için onbir yaşın altındaki çocukları sakın camiye, kursa göndermeyin" dediği zaman, hükümeti eleştirmiş mi sayılacak, hakkında derhal soruşturma mı başlatılacak?
Efendim, her yaştan çocuklar gelsin ama onbir yaşın altındakileri kaydetmeyin. Herhangi bir teftiş sırasında "Abisiyle, ablasıyla gelmiş.." dersiniz. Ne oluyoruz beyler! Tek partinin şeflik döneminde miyiz? Yoksa Stalin yönetiminde miyiz? Eğer böyle ise sendikalara yine görev düşüyor. AKP'nin üstündeki örtüyü kaldırsınlar gerçek ortaya çıksın.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024