Bir yemekten zevk almak için birçok faktör vardır. Birincisi yemeğin lezzetli olması, ikincisi ağzımızın tadının yerinde olması lazım. Ayrıca mekânın nasıl olduğu da çok önemlidir. Deniz kenarında, sevdiğimiz bir müzik eşliğinde ya da kuş sesleriyle dolu bir orman - dağ manzarasında yenen yemekle; hiçbir özelliği olmayan bir yerde yenen yemekten aldığımız lezzet aynı olur mu?
Yemek yerken yalnız olmamız ya da sevdiğimiz insanlarla birlikte olmamız yemekten aldığımız lezzeti mutlaka çok etkiler. Lezzeti etkileyen diğer bir sebep de bizim iştahımızın olup olmadığıdır. İştahımız yoksa yemek istediğimiz kadar lezzetli olsun tat alamayız.
Yemekten lezzet alma olayında ne kadar çok faktör varsa, ibadetlerimizden zevk alma meselesinde de pek çok olay vardır. Bugün Müslümanlar olarak en büyük sorunlarımızdan biri de ibadetlerimizden zevk alamamak, iştahsızca zoraki, istemeye istemeye yapmak. Böyle olunca da memur zihniyetle son dakikada yalap şalap kılınan namazlar, ne dediğimiz bile anlaşılmadan çekilen tespihler, dualar vs. Birbirini sevmeyen, birbirinden hoşlanmayan çiftlerin evliliklerinin yürümemesi gibi devam etmekle terk etmek arası bir ruh haliyle yapılan ibadetler…
İbadetten zevk alacak yerimiz en başta kalbimiz, gönlümüz olduğuna göre öncelikle onu düzeltmek ve temizlemek gerekir. Çünkü kirli ve bozuk bir kalbin ibadetten zevk alması şöyle dursun nefret etmesi bile mümkündür. O zaman ilk yapacağımız şey de kirlenmiş kalbimizi temizlemek ve oraya Allah'ı, Peygamberimizi, Ehl-i Beyt'i yerleştirmek. Bu sevgi kalbe yerleşmeye başladığı zaman işte o zaman başlar ibadetten zevk almalar. Sonra tıpkı lezzetli bir yemek yapmak için özenerek yapmak gerektiği gibi ibadeti de özenerek, şartlarına uyarak ve başka hiçbir şey düşünmeden konsantre olarak yapmak gerekiyor ki, o ibadet sırasında kalbe tecelli gelsin ve o tecelli bizi zevkten dört köşe yapsın.
Bize zevk verecek olan şey, hakkıyla ibadet yapıp o sırada Allah'tan gelen tecellileri alabilmektedir. İbadete iştahımızı artırmak için, ne için ibadet yapmamız gerektiğini ortaya koymak gerekmektedir. Sırf cehennem korkusuyla yapılan İbadetten zevk alamayız. Pek çok nimeti, cenneti ve sevgisini vereceğini düşündüğümüz Allah için ibadet etmek inancı bize aradığımız zevki verebilir ancak.
Beynimizde ruh hormonu salgılayan epifiz bezi vardır ve bu bez ibadette konsantrasyonu yakaladığımızda çalışmaya başlar ve işte o zaman kalplerimiz coşmaya kaynamaya başlar. Bu ruh hormonu seher vaktinde, yükseklerde ve sessizlikte daha fazla salgılanır ve Allah dostları bu yüzden ibadet mekânları olarak böyle yerleri tercih ederler. Yine tıpkı dostlarımızla yediğimiz yemekten nasıl daha fazla lezzet alıyorsak sevdiklerimizle ya da Allah'ın sevdiği kişilerle yani cemaatle yapılan ibadetlerden de o kadar çok zevk alırız. Kalbimizi temizlemenin yollarını da gelecek yazımızda bahsetmek ümidiyle…
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023