logo
04 MAYIS 2024

Şentop'tan bir Montrö açıklaması daha

TBMM Başkanı Mustafa Şentop: Devletin askeri sivil üst düzey bürokratik makamlarında görev yapmış bazı kişilerin, Türkiye'nin mukadderatını sadece bazı kelimelere cümlelere, imzalanmış metinlere bağlı addetmesini hayretle takip ediyoruz
29.03.2021 15:58:00
Şentop'tan bir Montrö açıklaması daha
Şentop'tan bir Montrö açıklaması daha

TBMM Başkanı Mustafa Şentop İstanbul'da gerçekleştirilen Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) 18. Olağan Genel Kurul Toplantısına katıldı.
Şentop toplantısı sonrasında konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Atatürk heykeline yapılan çirkin saldırıyı değerlendiren TBMM Başkanı Şentop,''Tekirdağ'ın Marmara Ereğlisi ilçesinde gece saatlerinde, 3 okulun bahçesindeki Atatürk büstlerine yönelik bir alçak saldırı girişimi olduğunu sabah saatlerinde öğrendik. Büstün altındaki kaide üzerine bazı yazılar yazıldığı, boyalar sürüldüğünü jandarma ve polis tespit ediliyor. Bununla ilgili takibat devam ediyor. Bu durum 3 okulda olduğuna için planlı bir provokasyon olduğunu düşünüyorum. Bunu iyi niyetli ve aklı başında birisini yapması mümkün değil. Güvenlik kameraları üzerinden bazı tespitler var. Çalışmalar devam ediyor. En kısa zamanda faillerini yakalanacağını ve gerekli şekilde cezalandırılacağını düşünüyorum'' dedi.

TBMM Başkanı Şentop, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ilgili şu açıklamayı yaptı:

''Bir televizyon programında konuşurken uluslararası sözleşmelerle anayasadaki ifadesiyle milletler arası antlaşmalarla ilgilide görüşlerimi ifade ettim. Ben herhangi bir antlaşma sözleşme ismi zikretmedim. Soruyu soran gazeteci arkadaşımızın iyi niyetle sorduğuna da eminim. Bazı antlaşmaların isimlerini zikrederek sordu. Ben yine herhangi bir sözleşmenin ismini telaffuz etmeksizin anayasanın 90'ıncı maddesinde ilgili mevzuatımızda uluslararası antlaşmalarla ilgili iç hukuktaki düzenlemelerden bahsettim. Programdan bir süre sonra bazı çevrelerin başta Montrö olmak üzere bazı antlaşmalarla ilgili bana yönelik bazı isnatlar yani benim kullandığımı ifade ettikleri sözler olduğunu gördük. Gizli saklı bir beyanat, görüşme, konuşma değil bir televizyonda canlı yayınlanan bir program ve ben hiçbir antlaşma ile ilgili bir durumdan isim zikrederek bir antlaşmadan bahsetmiyorum. Bunun Montrö dahil olmak üzere bazı antlaşmaları tartışmaya taşımak gibi bir amaçla nasıl yorumlandığını anlamakta zorlanıyorum. Şüphesiz siyasetçi olarak konuşurken ortalama bir zeka seviyesini hesap ederek konuşuyoruz. Bunun altında olan arkadaşlar varsa siyasetçi, bürokrat, gazeteci onlarla ilgili benim yapabileceğim pek bir şey yok. Konuşma metni açıktır konuşmam canlı olarak orada var. Şunu tekrar ifade etmek istiyorum, gerek Lozan gerek Montrö gibi antlaşmaların özel bir durumu vardır. İşin hukuki boyutu bir boyuttur ama sadece hukuki boyutlar ile ilgili olarak insanlar bakarak iş yapmazlar. Ben boşanma ile ilgili bir prosedür anlatsam insanları boşanmaya teşvik etmiş mi olurum? Bu kadar saçmalığı anlamakta zorlanıyorum. Şunu net olarak söyleyeyim uluslar arası antlaşmalar hukuk tekniği bakımından konuştuk. Montrö gibi Lozan gibi antlaşmalar ile ilgili hususta çıkma gibi mevzu bahis olmayacağını, çok çarpıcı ve akılda kalıcı bir ifade ile söyledim. Marmara Denizi'nden ne kadar ayran yapılabilirse bu antlaşmalardan da çıkmakta öyledir dedim. Bunun imkansızlığını bunun ihtimal dışı olduğunu ifade etmek için bunu da kullandım''.

TBMM Başkanı Şentop, sözlerine şöyle devam etti: ''Başta Montrö olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu ve bizim istikbal harbi neticesinde kazanmış olduğumuz elde etmiş olduğumuz mevzilerle ilgili hiçbir tartışma yoktur, böyle bir tartışma bizim aklımızdan da geçmez geçmemektedir. O konuşmada da böyle bir şey yoktur. Benim uluslararası antlaşmalarla ilgili genel hükümler çerçevesinde hukuki boyutu anlatmam söz konusudur. İkincisi şuna üzülüyorum; Türkiye'de siyaset yapan bazı bürokratik, asker, sivil, mevkilere gelmiş insanlar bir sözü veya bir kişiyi eleştirirken en azından bunun ne dediğine bakması gerekir diye düşünüyorum. En azından ben öyle yapıyorum. Bir siyasetçi ne demiş, önce kendim bir ona bakıyorum. Buna bakmadan birkaç tane kötü niyetli insanın yapmış olduğu çarpıtma üzerinden sanki benim böyle sözleri söylemişim gibi değerlendirme yapmalarından da büyük bir üzüntü duyuyorum. Bu bir fikir haysiyetsizliğidir, açık olarak söylüyorum. Herkesi ciddiyete ve fikir haysiyetine sahip çıkmaya davet ediyorum. Son bir şey daha söylemem lazım. Bu tartışmalarda şunu gördüm; buradaki konuşmamda da ifade ettim. Türkiye'nin güvenliğini sınırlarını kara vatanımızın ve deniz vatanımızın mavi vatanımızın sınırlarını koruyan antlaşmalar değildir. Bunu koruyan bizim devletimizin kudretidir ordumuzun gücüdür milletimizin istiklal sevdasıdır.
Size birşey söyleyeceğim; anlamayanlarında anlamaları için 20 Temmuz 1936'da imzalandı Montrö antlaşması 10 gün önce Cumhuriyet Gazetesinin manşeti var 10 Temmuz 1936 tarihli manşet. Manşette diyor ki konferansta bedbin bir hava hakim. Bedbin karamsar demek, yani Türkiye açısından bir karamsar hava var. İmzadan 10 gün önce ve o gün Cumhuriyet Gazetesi'nde Yunus Nadi'nin imzasıyla yayınlanan başyazı var. Bu başyazıyı bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kaleme aldığı söylenir. Bazı hatıratta bunun sonunda diyor ki; ''Türkiye'nin evinin, hariminin kapısı olan boğazlardan isteyen istediğim gibi geçerim şeklindeki bir hakkı istihsal etmek isterse boğazlar konusunu kesin çözeriz'' diyor. Son cümle şu: Deriz ki kapımız kapalıdır biz dilediğimize ve dilediğimiz gibi geçme hakkı tanırız buna muktediriz. Bakın 1936'da Türkiye'nin özgüvenine ve Montrö Sözleşmesi'nin imzalanması aşamasındaki duruma bakınız. Bu gün bazı bürokratlar, asker, sivil ve siyasetçiler Montrö olmazsa işte Sevr olur falan diyor. Arkadaşlar 1936'da antlaşma imzalanmadan 10 gün önce Türkiye'nin söylediği söz Lozan'daki boğazlar antlaşmasına bile alternatif olarak bakmıyor. Diyor ki Montrö olmazsa bu konuda biz karar veririz. İşte Türkiye'nin özgüveni budur kararlılığı budur 1936'da budur bu özgüveni bu kararlılığı bugün bizler taşıyoruz ama içlerinde gizli mandacılık anlayışıyla özgüvensiz aşağılık kompleksi içerisindeki bazı siyasetçilerin ve bürokratların Türkiye'nin devletimizin kudreti ordumuzun gücü ve milletimizin kararlılığını yok sayarak, sadece yazılı metinler üzerinden bizim istikbalimizi ve sınırlarımızın güvenliğini tartışmalarını da üzüntü ile karşıladığımızı ifade etmek isterim. Herkes kendine gelsin. Türkiye Cumhuriyeti, Sevr antlaşmasını başka antlaşmalar ile yok etmedi. İstiklal harbinde verdiği canlar ile döktüğü kanlar ile yırtıp attı. Antlaşmaları var eden milletimizin devletimizin gücüdür. Onları ayakta tutan budur. Dolayısıyla antlaşmalar ile ilgili bir tartışma söz konusu değildir. Konuşanlar ve bunu gündeme getirenler, kendi içlerindeki o mandacı fikriyatları dile getirmektedirler, onları buradan kınıyorum''.

TBMM Başkanı Şentop, HDP'nin kapatılması ile ilgili soruya ise şöyle cevap verdi: ''Bu konuda şu anda bir şey söyleyebilmemiz mümkün değil. Anayasa Mahkemesi safhasında bir iddianame var. Onun üzerinden önce röportör çalışacak. Sonra mahkeme görüşmeler yapacak, savunmalar olacak. Bu bir süreçtir onunla ilgili bir şey söylemek somut veri elimizde yok, yargı süreci''.


Cumhurbaşkanı isterse Montrö'den çekilebilir demişti

TBMM Başkanı Şentop, katıldığı bir tv programında "Belki bugünkü Cumhurbaşkanı olmaz da bir başkası gelip Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden de, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nden de çekebilir mi?" sorusuna "Evet yapabilir. Bunu sadece bizim cumhurbaşkanımız ya da bakanlar kurulumuz değil, Almanya da yapabilir, Amerika da yapabilir" yanıtını vermişti.

 

 

Cenazeleri bulunan işçilerin kimlikleri belli oldu
İliç'te iki cenazeye daha ulaşıldı
'Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok'
58 yıldır gerçek kimliğini arıyor
Aralarında kanser, MS ve diyabet ilaçları da var
81 ilaç geri ödeme listesine alındı
200 nüfuslu köyden 50 ülkeye ihracat
300 kişiye istihdam sağlıyor
Darısı Süper Lig'de yaşanan olaylara
Olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Şehirde kurulan yağma düzenini açıkladı
Doğal gazını bile belediye ödemiş
7 ilçede 14 kişi gözaltına alındı
'Daltonlar' çetesine operasyon
'Artık sağlığım bu görevi yerine getirmeme izin vermiyor'
Genel başkanlığı bırakıyor
10 çocuktan 3'ü bu sorunu yaşıyor
Çocukların kabusu: Toksik ebeveyn
Selvi'nin Kavala çıkışına destek Türkeş'ten geldi
'Düşünmek bile istemiyorum ama...'
40 dakikalık uçuş sonrası geri döndü
AJet uçağında bomba paniği
Görüşmenin ardından açıklama gelmedi
1.5 saatlik görüşmeye 2.5 saatlik izah
Tahmin yürütmek de zor
Elektriğe ve doğal gaza katmerli zam yolda
Çin arabaları Togg'un da baş belası
Togg'dan Tesla'ya 18 kat fark
Zanaatkârlık altın devrini yaşıyor
Kaynakçının maaşı mühendisi ikiye katlıyor
Cenazeleri bulunan işçilerin kimlikleri belli oldu
İliç'te iki cenazeye daha ulaşıldı
'Ölünce mezarıma yazılacak bir baba adım yok'
58 yıldır gerçek kimliğini arıyor
Aralarında kanser, MS ve diyabet ilaçları da var
81 ilaç geri ödeme listesine alındı
200 nüfuslu köyden 50 ülkeye ihracat
300 kişiye istihdam sağlıyor
Darısı Süper Lig'de yaşanan olaylara
Olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Şehirde kurulan yağma düzenini açıkladı
Doğal gazını bile belediye ödemiş
7 ilçede 14 kişi gözaltına alındı
'Daltonlar' çetesine operasyon
'Artık sağlığım bu görevi yerine getirmeme izin vermiyor'
Genel başkanlığı bırakıyor
10 çocuktan 3'ü bu sorunu yaşıyor
Çocukların kabusu: Toksik ebeveyn
Selvi'nin Kavala çıkışına destek Türkeş'ten geldi
'Düşünmek bile istemiyorum ama...'
40 dakikalık uçuş sonrası geri döndü
AJet uçağında bomba paniği
Görüşmenin ardından açıklama gelmedi
1.5 saatlik görüşmeye 2.5 saatlik izah
Tahmin yürütmek de zor
Elektriğe ve doğal gaza katmerli zam yolda
Çin arabaları Togg'un da baş belası
Togg'dan Tesla'ya 18 kat fark
Zanaatkârlık altın devrini yaşıyor
Kaynakçının maaşı mühendisi ikiye katlıyor

Türkiye'de en çok araç FSM'den geçiyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 'En çok trafik hacmi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde oluştu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde trafik hacmi 240 bin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde ise 190 bin oldu' dedi
04.05.2024 11:39:00 / Güncelleme: 04.05.2024 11:45:41
İHA
Türkiye'de en çok araç FSM'den geçiyor
Türkiye'de en çok araç FSM'den geçiyor
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün 2023 yılı Trafik Hacim Bilgileri istatistiklerini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla Türkiye'de ulaşımın tüm modlarında çağ atlatan yatırımlar ve atılımlar yaptıklarını belirten Bakan Uraloğlu, karayollarının, ulaşım yatırımlarının lokomotifi olduğunu söyledi.

Uraloğlu, karayollarında yapılan yüksek standartlı yollarla Türkiye'nin dört bir yanında konforlu ve güvenli ulaşımı sağladıklarının altını çizerek, 'Ülkemizin doğusundan batısına kuzeyinden güneyine yüksek standartlı bölünmüş yollarla bağladık. Vatandaşlarımız artık yolculuklarında karayolunu da tercih ediyor' diye konuştu.

'FSM'de trafik hacmi 240 bin'

Ülke genelinde Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki yol ağında gerçekleştirilen ölçümlerde trafik hacimlerinin metropol geçişlerinde ve Karadeniz Sahil Yolu gibi bölgesel hizmet veren akslarda artış görüldüğüne dikkati çeken Bakan Uraloğlu, şunları kaydetti:

'En çok trafik hacmi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde oluştu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde trafik hacmi 240 bin, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde ise 190 bin oldu. İstanbul-Tekirdağ Devlet Yolu'nun bazı kesimlerinde Yıllık Ortalama Günlük Trafik (YOGT) miktarı 100 bini aştı. İstanbul-Kocaeli Devlet Yolu'nun çeşitli noktalarında 70 bini aşmaktadır. İstanbul Havalimanı'na bağlantı sağlayan yol kesiminde ise trafik 100 bini geçti.'

'Ankara Havalimanı güzergahını kullanan araç sayısı günde 70 bini buldu'

Yıllık Ortalama Günlük Trafik miktarlarının yüksek olduğu kesimlere dair açıklamalar yapan Bakan Uraloğlu, şöyle konuştu:

'İzmir şehir merkezindeki KGM sorumluluğundaki bazı kesimlerde trafiğin 70 binin üzerine çıktı. Konya şehir geçişindeki kesimlerde trafik 100 bini aşıyor. Ankara-Sincan-Yenikent güzergahındaki bazı kesimlerde 100 binin üzerine çıktı. Ankara Havalimanı'na erişim sağlayan güzergahta bazı kesimlerde ise günlük araç sayısı 70 bini aştı. Ankara-Gölbaşı arasında da her gün 80 bin araç seyahat etti. Ankara'yı Polatlı tarafına bağlayan Ankara-Temelli Yolu'nu da her gün 60 binin üzerinde araç kullandı.'

Uraloğlu, Ankara'nın şehir içi trafiğini rahatlatan önemli yollardan biri olan Eskişehir Çevre Yolu'nda da trafik hacminin günlük 70 binin üzerinde olduğunu vurguladı.

Bakan Uraloğlu, Gaziantep için büyük öneme sahip Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'ne ulaşım sağlayan yol kesiminde ise günlü trafiğin 70 bini geçtiğini kaydetti.

Samsun Çevre Yolu'nun önemli oranda trafik alan yollarından bir diğeri olduğunu belirten Uraloğlu, Çevre Yolu'nun her gün 60 bin araç tarafından kullanıldığını aktardı. Uraloğlu, Karadeniz Sahil Yolu'nda ise en fazla yoğunlaşan kesimin Trabzon geçişi olduğunu vurgulayarak trafik hacminin 90 bine ulaştığını ifade etti.

Bakan Uraloğlu, yüksek trafik alan yollardan biri olan Antalya-Alanya Yolu'nda da günlük araç hacminin 90 bini bulduğunu vurgulayarak Bursa-Karacabey Yolu'nda 70 bin sınırının da aşıldığını kaydetti.

Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

'Otoyol kesimlerinde; Çatalca-İzmit güzergahındaki çeşitli noktalarda 100 bin, Mahmutbey-Çamlıca güzergahında 100 bin, Kuzey Marmara Otoyolu'nda çeşitli noktalarda 90 bin, Ankara Çevre Yolu'nun bazı kesimlerinde 100 bin, Bursa Çevre Yolu'nun bazı kesimlerinde 100 bin, İzmir Çevre Yolu'nun bazı kesimlerinde 100 bin, Adana Çevre Yolu'ndaki çeşitli kesimlerde trafik hacminin 90 bine ulaştığı görülüyor. 2003 yılından bu yana ülke genelindeki trafik hacminin yüzde 195 artarak 154,5 milyar taşıt x km değerine ulaştı. Bu sayılar, bu yolları yaparak ne kadar yerinde bir karar verdiğimizin de en büyük kanıtıdır. Bizler hizmet için, vatandaşlarımızın konforu için yol yapmaya, Türkiye'nin yolunu açmaya devam edeceğiz.'

İzmir'deki olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis

Spor Toto 1'inci Lig'de 27 Kasım 2022'de tatil edilen Göztepe-Altay maçındaki tribün olaylarına ilişkin 24 sanığın yargılandığı davada, seyircilerin üzerine havai fişek atan taraftar 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı
04.05.2024 10:05:00 / Güncelleme: 04.05.2024 10:12:37
İhlas Haber Ajansı
İzmir'deki olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
İzmir'deki olaylı derbide fişekçiye 15 yıl hapis
Spor Toto 1'inci Lig'de 27 Kasım 2022'de tatil edilen Göztepe-Altay maçındaki tribün olaylarına ilişkin 24 sanığın yargılandığı davada, seyircilerin üzerine havai fişek atan taraftar 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanık F.E. ile bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Sanık ifadelerinin ardından son sözleri sorulan F.E, olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirerek, kimseyi yaralamak gibi bir niyeti olmadığını ifade etti.

"Vicdan azabı çekiyorum." diyen sanık, tahliyesini isterken, verilen aranın ardından kararını açıklayan heyet, tutuklu sanık F.E'ye "silahla kasten yaralama"dan 11 yıl 3 ay, "spor alanlarına yasak madde sokulması"ndan 2 yıl 1 ay ve "müsabaka düzeninin bozulması" suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Toplam 15 yıl hapis cezasına hükmedilen sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Mahkeme, tutuksuz 13 sanığın ise "spor alanlarına yasak madde sokulması" ve "müsabaka düzeninin bozulması" suçlarından 10 aydan 2 yıl 6 aya kadar hapsine hükmetti ancak hükmün açıklanması geri bırakıldı. Ayrıca duruşmada, 10 sanık hakkında ise beraat kararı verildi.

Davanın geçmişi

27 Kasım 2022'de Gürsel Aksel Stadı'ndaki derbide yaşanan olaylar sonrası İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 24 sanık hakkında iddianame hazırlanmıştı. Sanık F.E'nin, işaret fişeğini binlerce kişinin bulunduğu Göztepe tribünlerine doğru hedef gözetip ateşlediği gerekçesiyle "silahla kasten yaralama", "spor alanlarına yasak madde sokulması" ve "müsabaka düzeninin bozulması" suçlarından hapsi istenmişti. Diğer sanıkların da "spor alanlarına yasak madde sokulması", "spor alanlarına sokulan yasak maddeyi seyircilere temin etme" ve "müsabaka düzeninin bozulması" gibi suçlardan cezalandırılması talep edilmişti.

Ankara-Erzincan seferi yapan uçak bomba ihbarı nedeniyle geri döndü

AJet'in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü.
04.05.2024 07:20:00 / Güncelleme: 04.05.2024 07:36:22
İhlas Haber Ajansı
Ankara-Erzincan seferi yapan uçak bomba ihbarı nedeniyle geri döndü
Ankara-Erzincan seferi yapan uçak bomba ihbarı nedeniyle geri döndü
Edinilen bilgilere göre AJet'in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55'te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü.



Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi.

Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, 'AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55'te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış' şeklinde anlattı.



Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise 'Saat 12'ye beş kala bindik. Uçak Ankara'ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz' dedi.

YKS için 40 günlük mecburi kamp başladı!

 
ÖSYM'nin 8-9 Haziran'daki Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) soru kitapçıklarının basımı, paketlenmesi, kontrolü ve sevki için görev alacak personelin yaklaşık 40 gün dış dünyadan izole yaşayacakları kapalı matbaa dönemi başladı.
04.05.2024 00:33:00
AA
 YKS için 40 günlük mecburi kamp başladı!
 YKS için 40 günlük mecburi kamp başladı!

ÖSYM'nin 8-9 Haziran'daki Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) soru kitapçıklarının basımı, paketlenmesi, kontrolü ve sevki için görev alacak personelin yaklaşık 40 gün dış dünyadan izole yaşayacakları kapalı matbaa dönemi başladı.
Bu yıl 3 milyonun üzerinde adayın başvuru yaptığı YKS hazırlık sürecinde, tek bir pencerenin dahi bulunmadığı, üst düzey güvenlik önlemleriyle korunan kapalı matbaa merkezindeki çalışmalarına başlayan 100'ü aşkın personel, sınavın sona ereceği 9 Haziran akşamına kadar dışarı çıkamayacak.

Tüm temel ihtiyaçları bu merkezde karşılanan personel, aileleri de dahil olmak üzere yaklaşık 40 gün boyunca hiçbir şekilde dış dünya ile iletişim kuramayacak. Soru havuzlarının kriptolu sistemlerinin oluşturulmasının ardından başlatılan kapalı matbaa sürecinde, ÖSYM personeli, matbaa işçileri, yemek servisi yapanlar, uzmanlar ve öğretim üyelerinden oluşan personel, YKS'de son oturum olan YDT'nin 9 Haziran saat 17.45 itibarıyla tamamlanmasıyla birlikte merkezden çıkarak aileleriyle buluşacak. Yıl boyu devam eden soru hazırlama aşamasının ardından sınavda çıkacak soru sayısının 10 katı soru, kriptolu sistemlerle kapalı matbaa merkezine getirilecek.

Burada şifreleri çözüldükten sonra sorular üzerinde akademisyenler çalışmaya başlayacak. Her sınavda bir yazarın tek bir sorusu yer alabilecek, ikinci bir soruya izin verilmeyecek. Sorular burada bir kez daha en az 3-4 denetimden daha geçirilecek. Yaklaşık 20 bin metrekare üzerine kurulu kapalı merkezde paketlenen soru kitapçıkları, nakil araçlarıyla da ilgili sınav merkezlerine gönderilecek. AA
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.