Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek
Ağaç dik, on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüzyıl sonra ise düşündüğün, halkı eğit.
Bir kez ürün verir ekersen tohum,
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir,
Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen halkı,
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.
Yukarıdaki dizeleri, İ.Ö. bin yılarında söylemiş Çin ozanı, Kuan-Tzu. Yüzyılları aşarak nice sınırları geçerek gelmiş bu günlere bu öğretici şiir. Halk yararına söylenmiş her söz, asırlar geçse de değerini aynen korur tıpkı bu şiir gibi.
Benim öğretmen arkadaşım, günlük politikalarla, gününü gün eden anlayışlarla ülkenin kalkınamayacağına inanmaktadır Kuan-Tzu gibi. Önüne birkaç balık atarak bunu ye ve sus diyen düşünceye karşıdır her zaman. Toplumun bilinçlenmesini, tüketen toplum değil, ürüten toplum olmasını istiyor benim meslektaşım. İnsanlarımızın kendi emeğiyle, kendi ürettikleriyle karınlarını doyurmasını istiyor aydın, çağdaş öğretmenim.
Öğretmen, geleceğin insanına şekil veren insandır. İnsanımıza barışı, huzuru, paylaşımı öğretir yaşamı boyunca. Gerek ülkemizde gerekse dünyada yaşanan olumsuzluklara duyarsız kalmaz, kalamaz da. Çünkü öğretmen eğitim kurumlarından öyle eğitim almıştır. Köy Enstitülerinde, Öğretmen Okullarında, Eğitim Enstitülerinde, Yüksek Öğretmen Okullarında öğretmen adayına, insana insanca yaklaşımı öğretmişlerdi ve öyle motive etmişlerdi eğitim süresince. Ne yazık ki bu güzelim kuruluşlara birer birer darbe vuruldu. Bana göre de öğretmendeki o ideal öldürüldü.
Öğretmenlik bir meslektir. Hem de mesleklerin en zoru ve yücesidir. Aynı zamanda yapılan hatayı kabul etmeyen bir meslektir de. Çünkü yapılan yanlışlık, yalnız kendini değil, toplumun her bireyini etkiler. Öyle ise bırakalım da bu mesleği gerek alan bilgisi ile yeterli, gerekse pedagojik yönden hazır insanlar yapsın. Mühendise iş bulmak için, işletmeciye iş bulmak için, veterinere iş bulmak için bu mesleklerin genç insanlarını öğretmen tayın edersek hem o insanlara yazık ederiz hem de öğretmenliği hafife almış oluruz diye düşünüyorum. Çünkü başta da belirttiğim gibi öğretmenlik birikim isteyen bir meslektir.
Bilirsiniz, eğitim şuraları toplanır zaman zaman. Toplanır da ne olur? Ne çıkar şuradan toplum yararına öğretmenlik yararına? Kimler çağrılır şuraya? Sendika temsilcileri var mı şurada? Yıllarını, yolu olmayan suyu, elektriği olmayan köylerde çalışan öğretmenler mi çağrılır şuraya? Yazar, şair olan öğretmenlerimizin adı geçer mi şurada? Onların görüşlerine, deneyimlerine, hatta oluşturdukları yöntemlere kulak veren olur mu bu toplantılarda? Yanıt ise maalesef olumlu değil.
Neden korkarız öğretmen kuruluşlarından bilmem ki! Milli Eğitim Bakanları veya Milli Eğitim Müdürleri öğretmen kuruluşlarına neden ters düşerler bir türlü anlayamıyorum doğrusu. Bu kuruluşlar eğitim konusunda birikimi olan mesleki örgütlerdir. Danışılacak, danışmanlık yaptırılacak kuruluşlardır da. Fakat her nedense her dönemde uzak durur sayın yöneticiler bu yapılanmalardan. Onun içinde bir arpa boyu ilerleyemez eğitim, aynı zamanda bu toplum. Böl yönet ilkesi uygulanmaktadır şu an ülkemizde..
Her partiye yakın öğretmen kuruluşları türedi yerden. İktidara çok yakın, iktidardan çok uzan öğretmen kuruluşları olaya siyasi bakıyor ve benim özverili öğretmenimi kullanıyorlar. Gereksiz adlarla açılan okullar, eğitime katkısı olmayan yönetmeliklerle öğretmenim seni huzursuz ediyorlar. Her olumsuz dönemin faturası öğretmenime çıkıyor.
Taşımalı eğitim altında ülkemizi karanlığa soktular. Köylerimde okullar ağaların, muhtarların samanlığı oldu. Köye ışığı sen götürmüştün yıllarca. Açtın, açıktın, yorgundun ama ülken için, insanın için elinde meşale koşmuştun Anadolu'nun en ücra köşelerine.
Eğitim, üretim içindir, duyguca davranışça, görgüce biçimlendirmek işidir. Yeni alışkanlıkların biçimlenmesine, çağdaş dünya görüşü oluşmasına katkıda bulunmaktır .. Çin ozanının dediği gibi yüzyılları, bin yılları hedef alarak ulusu uzaklara taşımaktır eğitim. Peki, bunu kim başaracak? Elbette ki çağın koşullarına göre eğitilmiş mesleki becerisi olan öğretmenler?
Sevgili öğretmenim, dün olduğu gibi bugün de işin gerçekten zor. Hem ekonomik sıkıntı çekeceksin, hem de çok çalışacaksın. Ülkemizde bir öğretmen yılda 1816 saat çalışırken Almanya'da 1708 saat çalışmaktadır. Türkiye'de bir öğretmen yılda 6350 dolar alırken Almanya 'da bir öğretmen 38 bin dolar almaktadır. Öğretmenim hem onurunu koruyacak hem de aile bireylerinin geçimini düşünerek sınıfa girecek ve orada başarılı olacak... Onun için işiniz zor diyorum size. Biliyorum ne pahasına olursa olsun, ilken Atatürkçülük, izleyeceğin yol ise çağdaş uygarlık yoludur. Yolun açık, ilkelerin sağlam, geleceğin güzel olsun. Çünkü bu ülkenin sizlere ihtiyacı var, sizin özverinize ihtiyacı var.
Tüm öğretmenlerimizin geçmişte olduğu gibi, bugün de gelecekte de özveriyle hizmetlerini sürdüreceklerine kimsenin kuşkusu olmasın. Baskı ve etkilenmelerden uzak durarak ülke insanına eğitim vereceklerinden ülkemizi aydınlatacaklarından emin olarak, gününüz kutlu,gönlünüz hoş, yolunuz dikensiz olsun sevgili öğretmenim.
Ağaç dik, on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüzyıl sonra ise düşündüğün, halkı eğit.
Bir kez ürün verir ekersen tohum,
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir,
Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen halkı,
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.
Yukarıdaki dizeleri, İ.Ö. bin yılarında söylemiş Çin ozanı, Kuan-Tzu. Yüzyılları aşarak nice sınırları geçerek gelmiş bu günlere bu öğretici şiir. Halk yararına söylenmiş her söz, asırlar geçse de değerini aynen korur tıpkı bu şiir gibi.
Benim öğretmen arkadaşım, günlük politikalarla, gününü gün eden anlayışlarla ülkenin kalkınamayacağına inanmaktadır Kuan-Tzu gibi. Önüne birkaç balık atarak bunu ye ve sus diyen düşünceye karşıdır her zaman. Toplumun bilinçlenmesini, tüketen toplum değil, ürüten toplum olmasını istiyor benim meslektaşım. İnsanlarımızın kendi emeğiyle, kendi ürettikleriyle karınlarını doyurmasını istiyor aydın, çağdaş öğretmenim.
Öğretmen, geleceğin insanına şekil veren insandır. İnsanımıza barışı, huzuru, paylaşımı öğretir yaşamı boyunca. Gerek ülkemizde gerekse dünyada yaşanan olumsuzluklara duyarsız kalmaz, kalamaz da. Çünkü öğretmen eğitim kurumlarından öyle eğitim almıştır. Köy Enstitülerinde, Öğretmen Okullarında, Eğitim Enstitülerinde, Yüksek Öğretmen Okullarında öğretmen adayına, insana insanca yaklaşımı öğretmişlerdi ve öyle motive etmişlerdi eğitim süresince. Ne yazık ki bu güzelim kuruluşlara birer birer darbe vuruldu. Bana göre de öğretmendeki o ideal öldürüldü.
Öğretmenlik bir meslektir. Hem de mesleklerin en zoru ve yücesidir. Aynı zamanda yapılan hatayı kabul etmeyen bir meslektir de. Çünkü yapılan yanlışlık, yalnız kendini değil, toplumun her bireyini etkiler. Öyle ise bırakalım da bu mesleği gerek alan bilgisi ile yeterli, gerekse pedagojik yönden hazır insanlar yapsın. Mühendise iş bulmak için, işletmeciye iş bulmak için, veterinere iş bulmak için bu mesleklerin genç insanlarını öğretmen tayın edersek hem o insanlara yazık ederiz hem de öğretmenliği hafife almış oluruz diye düşünüyorum. Çünkü başta da belirttiğim gibi öğretmenlik birikim isteyen bir meslektir.
Bilirsiniz, eğitim şuraları toplanır zaman zaman. Toplanır da ne olur? Ne çıkar şuradan toplum yararına öğretmenlik yararına? Kimler çağrılır şuraya? Sendika temsilcileri var mı şurada? Yıllarını, yolu olmayan suyu, elektriği olmayan köylerde çalışan öğretmenler mi çağrılır şuraya? Yazar, şair olan öğretmenlerimizin adı geçer mi şurada? Onların görüşlerine, deneyimlerine, hatta oluşturdukları yöntemlere kulak veren olur mu bu toplantılarda? Yanıt ise maalesef olumlu değil.
Neden korkarız öğretmen kuruluşlarından bilmem ki! Milli Eğitim Bakanları veya Milli Eğitim Müdürleri öğretmen kuruluşlarına neden ters düşerler bir türlü anlayamıyorum doğrusu. Bu kuruluşlar eğitim konusunda birikimi olan mesleki örgütlerdir. Danışılacak, danışmanlık yaptırılacak kuruluşlardır da. Fakat her nedense her dönemde uzak durur sayın yöneticiler bu yapılanmalardan. Onun içinde bir arpa boyu ilerleyemez eğitim, aynı zamanda bu toplum. Böl yönet ilkesi uygulanmaktadır şu an ülkemizde..
Her partiye yakın öğretmen kuruluşları türedi yerden. İktidara çok yakın, iktidardan çok uzan öğretmen kuruluşları olaya siyasi bakıyor ve benim özverili öğretmenimi kullanıyorlar. Gereksiz adlarla açılan okullar, eğitime katkısı olmayan yönetmeliklerle öğretmenim seni huzursuz ediyorlar. Her olumsuz dönemin faturası öğretmenime çıkıyor.
Taşımalı eğitim altında ülkemizi karanlığa soktular. Köylerimde okullar ağaların, muhtarların samanlığı oldu. Köye ışığı sen götürmüştün yıllarca. Açtın, açıktın, yorgundun ama ülken için, insanın için elinde meşale koşmuştun Anadolu'nun en ücra köşelerine.
Eğitim, üretim içindir, duyguca davranışça, görgüce biçimlendirmek işidir. Yeni alışkanlıkların biçimlenmesine, çağdaş dünya görüşü oluşmasına katkıda bulunmaktır .. Çin ozanının dediği gibi yüzyılları, bin yılları hedef alarak ulusu uzaklara taşımaktır eğitim. Peki, bunu kim başaracak? Elbette ki çağın koşullarına göre eğitilmiş mesleki becerisi olan öğretmenler?
Sevgili öğretmenim, dün olduğu gibi bugün de işin gerçekten zor. Hem ekonomik sıkıntı çekeceksin, hem de çok çalışacaksın. Ülkemizde bir öğretmen yılda 1816 saat çalışırken Almanya'da 1708 saat çalışmaktadır. Türkiye'de bir öğretmen yılda 6350 dolar alırken Almanya 'da bir öğretmen 38 bin dolar almaktadır. Öğretmenim hem onurunu koruyacak hem de aile bireylerinin geçimini düşünerek sınıfa girecek ve orada başarılı olacak... Onun için işiniz zor diyorum size. Biliyorum ne pahasına olursa olsun, ilken Atatürkçülük, izleyeceğin yol ise çağdaş uygarlık yoludur. Yolun açık, ilkelerin sağlam, geleceğin güzel olsun. Çünkü bu ülkenin sizlere ihtiyacı var, sizin özverinize ihtiyacı var.
Tüm öğretmenlerimizin geçmişte olduğu gibi, bugün de gelecekte de özveriyle hizmetlerini sürdüreceklerine kimsenin kuşkusu olmasın. Baskı ve etkilenmelerden uzak durarak ülke insanına eğitim vereceklerinden ülkemizi aydınlatacaklarından emin olarak, gününüz kutlu,gönlünüz hoş, yolunuz dikensiz olsun sevgili öğretmenim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023