Ülkemizde resmi verilere göre Suriyeli sığınmacı sayısı 3.8 milyon.
Hükümet cephesi sığınmacı sayısının bu rakamdan daha yüksek olduğunun ifade edilmesine çok sinirleniyor ve aşırı tepki veriyor.
Oysa bu resmi rakamlar sadece kayıt altına alınabilmiş sığınmacıları kapsıyor.
Peki, kayıt altına alınamamışların sayısı ne kadar?
3 milyon mu, 5 milyon mu, yoksa daha da mı fazla?
Bu sorunun yanıtını ise kimse bilmiyor.
Ancak bu verilerin kesin olarak gösterdiği gerçek, hükümetin resmi rakamlarla ifade ettiği sığınmacı sayıları gerçek sayının çok çok altında olduğudur.
İstanbul Valiliği kentte 1.3 milyon yabancının yasal olarak ikamet ettiğini açıklamıştı.
Bakınız sadece bu hafta içinde son 3 günde İstanbul'da yakalanan kaçak göçmenlerin sayısı 1.000'e yaklaşmış durumda.
Bu kaçaklar gerçekten sayılabilse 1.3 milyonun ne kadar komik bir rakam olarak kalacağından sığınmacı sayısının abartıldığını düşünenler de dâhil hepimiz farkındayız.
İstanbul böyle de diğer kentlerimiz farklı mı? Hepsinde aynı sorunlar çeşitli ölçülerde yaşanıyor. İstanbul, İzmir gibi şehirlerimiz başta olmak üzere Avrupa'ya yakın kentlerimiz bu sorunu çok daha derinden yaşıyorlar.
Hükümet ülkemizde 3.8 milyon Suriyelinin varlığını kabul ettiği halde çözüm diye ortaya attığı planlarını 1 milyon Suriyeliyi 'gönüllü' bir şekilde ülkelerine göndermek üzerine kuruyor.
Diyelim ki 1 milyon Suriyeliyi gönderebildiniz, sorun bitmiş mi olacak? Hayır. Peki, geri kalan 2.8 milyon Suriyeli ne olacak? Hükümette bu soruya cevap yok.
Sığınmacı sorununun sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşması için zamana ihtiyaç olduğu bir gerçek.
Muhalefet bile en az iki yıldan bahsediyor.
Bu yüzden sığınmacı sorununun kalıcı olarak çözümüne kadar sorunun en azından olduğu seviyede tutulması için hemen devreye girecek, hızla uygulanabilecek bir ara formül şart.
Bu formülü aslında birkaç ay önce Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş dile getirmişti.
BTP lideri Baş, ülkelerine gönderilene kadar sığınmacıların kamplarda barındırılması gereğine dikkat çekmişti.
Hükümet gerçekten bu sığınmacı ve göçmen sorununa çözüm bulmak istiyorsa bu bağlamda olmazsa olmaz şu iki temel adımı hemen atılmalıdır.
Birincisi; yeni sığınmacı ve göçmen girişleri durdurulmalı.
İkincisi ise tüm yurttaki sığınmacılar şehirlerden çıkarılıp, kamplara yerleştirilmeli. Kamlarda kalınması keyfiyete de bırakılmamalı. Suriyeli sığınmacılar ülkelerine gönderileceği için bunlar için Suriye sınırlarına yakın şehirlerimizde kamplar kurulmalı.
Süleyman Soylu vazgeçilmez mi?
Sığınmacı sorununun birinci derecede muhataplarından olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, maalesef çözüm üretmek yerine polemik ve skandal üretmeye odaklanmış durumda.
Son olarak Süleyman Soylu Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'a işgal ettiği makama yakışmayacak ağır hakaretler sarf etti. Bu sözler üzerine dün İçişleri Bakanlığı önüne gelen Özdağ, Bakan Soylu'ya seslenerek, "sen cumhuriyet tarihinin en büyük kriminalisin" dedi.
Bugüne kadar işgal ettiği bakanlık makamına yakışmayacak onlarca skandal ve iddianın odağındaki isim Süleyman Soylu'nun 10'da 1'i kadar skandala adı karışmayan bakanlar ve bürokratlar ya görevden alındı ya da aflarını istemek noktasında bırakıldı.
Merak ettiğim, Ak Parti'de oy kaybına da sebep olduğu halde Süleyman Soylu'yu Cumhurbaşkanı Erdoğan için bu kadar vazgeçilmez kılan şey nedir?
Belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023