"Sınırötesi" operasyon için hükümete bir yıl süreyle izin veren tezkere, Meclis Genel Kurulu'nda yapılan oylamayla 507 "evet" oyuna karşı 19 "hayır" oyuyla kabul edildi. Hem oylama münasebetiyle, hem de oylamadan birkaç gün önce hükümet kanadından yapılan açıklamalar, çıkarılan tezkerenin "caydırıcılığını" ciddi anlamda şüpheli hale getiriyor. Tezkerenin Meclis Genel Kurulu'na sevkedilmesi konusunun karara bağlandığı birkaç gün önceki Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Cemil Çiçek'in yaptığı basın açıklamasında üzerine basa basa yaptığı "bu tezkere sadece ve sadece PKK içindir" vurgusunu Başbakan Erdoğan da hemen her platformda ısrarlı bir şekilde dile getirdi. Özellikle oylama sırasında AKP tarafından yapılan açıklamalar ilk olarak akıllara, "acaba bu tezkere kullanılmayacak mı" sorusunu getiriyor.Ve fakat tezkere sonrası Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Bush'un sözde söz düellosu ve öncesindeki ABD'ye rest çeken hükümet görüntüsü ise kafaları karıştıracak nitelikte. Tabir yerindeyse çok bulanık bir ortamda yolumuzu ve doğruyu bulmaya çalışıyoruz. Tezkere gerçekten sınırötesi operasyon tezkeresi mi? Eğer öyleyse bu tezkere fiili olarak kullanılacak mı?Ya da bu tezkere ve bu minval üzere yapılan sözde sataşmalar her zaman olduğu gibi yine birilerinin yazıp çizdiği senaryoya göre oynanan profesyonel bir oyun mu?İşte tam bu noktada Yiğit Bulut'un 15 Ekim'de kaleme aldığı, "ABD, Türkiye ile çatışmak istiyor olabilir..." başlıklı yazısından birkaç alıntı yapmamız gerekiyor. Bulut şöyle diyor: "ABD yönetimi, sözde Ermeni tasarısı geçmesin çabasında görünse bile, böyle bir girişim sonrası özellikle Kuzey Irak operasyonunun da gündeme geldiği bir ortamda, ilişkiler daha da gerilebilir... Kimin gerçekten ne istediği tam olarak bilinemez... Bugüne kadar İran'la ilgili her türlü sert açıklamayı yapan Amerikan yönetimine rağmen petrol fiyatları 80 dolar üzeride kalamadı... Oysa Kuzey Irak'a girmiş bir Türkiye ile orada bulunan ABD'nin, saatler hatta dakikalar sürecek bir sürtüşmesi bile petrolü 80-100 dolar bandına rahatlıkla sokar ve 100 dolara doğru itebilir... Petrol lobisinin kimleri desteklediği dikkate alınırsa; sözde Ermeni girişimleri, Kuzey Irak operasyonu ve ABD'nin ne istediği, daha anlamlı hale gelebilir..." Yukarıdaki tezin üzerinden 4 gün geçti ve dün sabah (14 Ekim) itibariyle baktığımızda gazetelerin manşetlerinden ortak cümleleri aynen aktarıyorum:"...Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahalesi ihtimali, dünya petrol fiyatlarını tarihi bir rekora taşıdı... Petrol fiyatlarının tırmanmasına ikinci neden ise ABD'de kabul edilen Ermeni tasarısı... Hampetrol varil fiyatı 84.05 dolara çıkarak yeni bir rekora imza attı. CNN, Financial Times (FT), Bloomberg gibi yayın organları da bu yükselişe gerekçe olarak Türkiye'nin Kuzey Irak'a operasyon düzenleme ihtimalinin yarattığı tedirginliği gösterdi..." Sevgili dostlar, Türkiye'nin Kuzey Irak'a operasyon yapması ile yükselen ve daha da yükselecek olan petrol fiyatları "önemli bir detay" olmakla birlikte Hükümet'in Amerika'ya sert çıkışlarını ve bugüne kadar gördüğü desteği de dikkate alınca; aklıma başka bir soru geliyor: Acaba Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesi isteniyor olabilir mi?" Yiğit Bulut'un bu analizi oldukça önemli? Çünkü tüm Türkiye olarak tezkereye kilitlendiğimiz bir ortamda, bütün bu yaşananların büyük petrol şirketlerinin "İran'a savaş senaryosuyla" gerçekleştiremediği petrol fiyatlarını zıplatma girişiminin bir parçası olduğu gerçeğini düşünemememiz çok normal sayılabilir. Sonuç itibariyle millet olarak yüreğimizi dağlayan acı olaylar yaşıyoruz ve duygusal düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Şu anki sonuçlara baktığımız zaman da, petrolün varil fiyatının 90 dolara yaklaştığını görüyoruz. Demek ki, Türkiye-ABD sözde gerginliği petrol fiyatlarını yükseltiyor. Fakat Yiğit Bulut'un "Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesini, petrol fiyatlarını yükseltmek için petrol şirketleri istiyor olabilir" tezini kabul etmekle beraber, şöyle bir açılımı da ekleyebiliriz. Bugün yaşadığımız sonuçtan hareketle şu analizi yapabiliriz:Daha Türkiye Kuzey Irak'a girmeden petrol fiyatlarında önemli bir yukarıya sapma yaşandı. Demek ki bu fiyatların yükselmesi için ille de Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesine gerek yok. Türkiye Kuzey Irak'a girmeden "polemik" düzeyinde ABD ile yaşanan çatışma profili bile büyük küresel hortumcuları memnun edebiliyor. O zaman, yüksek yoğunluklu çatışma profili uzun bir süre devam ettirilebilir. Ve maalesef böyle bir oyunun içinde başta Başbakanımız olmak üzere ilgili ve yetkili tüm devlet kademeleri yer alabiliyor. Yani özetle, petrol şirketlerinin çıkarına Türkiye Kuzey Irak'a girmeden de çok rahat hizmet edebiliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012