22 Temmuz seçimleri öncesinde Türk siyaseti çok farklı bir zemin üzerine oturdu. Partilerin açıklanan seçim beyannameleri ve siyasi partilerin genel başkanlarının beyanatları dikkatle incelendiği zaman bu zeminin diğer dönemlere göre ne kadar farklı olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Türkiye, çok partili siyasi hayata geçtiğinden bu yana siyasi partiler, seçmenin oyunu alabilmek için çok farklı vaatlerde bulunurdu. Bu vaatler arasında, günümüzde örneklendirmek adına halen kullanılan "anahtar" vaadi bir simge haline gelmiştir. Özellikle Demirel'in, "ne veriyorlarsa 5 fazlasını veriyorum" cümlesi, siyasi partiler arasındaki vaat yarışını ve vaat mantığını ortaya koyar niteliktedir. Doğrusu, seçmenin bu tür vaatlere bakışı çok da olumlu olmayıp, vaad edene duyulan güvensizlik, vaadin içeriğini sorgulama ihtiyacını ortadan kaldırmıştır. Bu bağlamda seçmen, vaad edene, çoğu zaman seçim öncesinde "nasıl yapacaksın" diye, seçim sonrasında da "neden vaadini yerine getirmedin" diye sorma ihtiyacı hissetmez. Çünkü o vaadlerin, sadece söylenmek için söylendiğini, siyasi parti ve liderinin kendini kandırdığını gayet iyi bilir Türk seçmeni. Yarım asrı aşkın bir süredir devam eden "seçmen-vaad-güvensizlik" süreci 2007 seçimleri öncesinde farklı bir mecraya girmiş görünüyor. Seçmen yine aynı seçmen, partiler (çoğu) yine aynı partiler ama vaadlerde temel bir farklılık sözkonusu. Öncelikle bu seçimde neredeyse bütün partilerin vaatleri ortak bir noktada buluşmuş görünüyor. Bu bile, bugünkü seçim sürecinin geçmişteki süreçten farklılığını ortaya koyuyor. Şu anda Türkiye'de tartışılan vaatler şöyle:Mazot 1 YTL'nin altına inecek,ÖSS kaldırılacak,İşsizlere maaş bağlanacak,Emekli maaşları artacak,Ev hanımlarına maaş verilecek?Bu vaadler medya, seçmen ve siyasi partiler tarafından bir numaralı gündem haline getirilmiş durumda. Şu anda CHP, MHP, GP ve DP bu vaatleri seçim meydanlarında dile getiriyorlar. Bu vaatleri nasıl hayata geçirecekleri, hangi kaynakla yapacakları ve yapamadıkları takdirde seçmenin yüzüne nasıl bakacakları konusunda her zaman olduğu gibi derin bir sessizlik hakim. Aslında buraya kadar, vaadlerin ortaklığı haricinde, süreç tıpkı geçmişteki gibi, seçim öncesi vaad ver ama seçim sonrası yapmasan da olur şeklinde işliyor. İşte tam bu noktada, yukarıdaki bu vaatlerin gerçek sahibi durumundaki BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş beyin Türk siyasetinde açtığı yeni çığır ve yeni konsept devreye giriyor. BTP lideri Baş'ın en temel farkı, yukarıda bizim "vaad" diye sıraladığımız cümlelere "proje" demesi. Yani vaad değil, proje konuşuyor Prof. Dr. Baş. Baş'ın diğer farkı, bu projelerini seçimlere bir ay kala değil, tam 5 yıl önce, 2002 seçimlerinden önce dile getirmesi. BTP lideri Prof. Dr. Baş, bu projelerini üç uluslar arası kongre ile (İstanbul, Bakü, Almanya) tüm dünya ilim adamları tarafından onaylanan Milli Ekonomi Modeli gibi uluslar arası bir modele dayandırıyor. Bu modelde bu projelerin nasıl hayata geçirileceği, hangi kaynaklarla yapılacağı ve Türk ekonomisinin nasıl ayağa kaldırılacağı detaylı olarak anlatılıyor.Ve hepsinden önemlisi Prof. Dr. Haydar Baş, Türk siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, bütün bu projelerini noter tasdikli taahhütnamelerle kayıt altına alarak, "eğer işbaşına geldiğimde bu projeleri hayata geçirmezsem, dava açabilirsiniz" diyor. Sadece demekle kalmıyor, bunun hukuki altyapısını ve belgesini de Türk seçmenine veriyor.Son noktada, Prof. Dr. Haydar Baş, proje ve siyasete getirdiği yeni tarzla, Türk siyasetinde çok farklı ve üst düzey bir çığır açmıştır. Prof. Dr. Baş'ın 5 yıl önce dile getirdiği projelerin, her ne kadar alındığı kaynak belirtilmese de, siyasi partilerin büyük çoğunluğu tarafından taklit edilmesi, Baş'ın Türk siyasetine attığı imza hükmündedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012